Talin Kalemkaryan / Talin'in Mutfağı

Merhaba,

Talin Kalemkaryan / Talin'in Mutfağı

  • 1185

Herkesin ağzının tadının yerinde olduğunu düşünerek, kendi kendimle konuşmaya başladım yine.
Sebep-sonuç ilişkisinde anlayamadığım o kadar çok şey var ki; nereden başlayayım bilmiyorum. Mesela konuşamayan insanların neden konuşamadığını merak ederim. Düşündüm de galiba bunun nedeni anne babalarımız.
Ana babalar çocuklarının ne zaman konuşmaya başlayacağını merak ederler. İlk kelimeleri ne olacak? Anne mi diyecek, yoksa baba mı? Erken mi konuşacak, yoksa geç mi? Benim gibi ‘ş’ harfinde takılacak mı, yoksa ‘r’yi yutacak mı? Hemen hemen her anne babanın, çocuklarının konuşmaya başlama dönemi ile ilgili endişeleri muhakkak olmuştur. 
Zaman ilerledikçe; konuşmaya başlayan çocuğunu, sevinç çığlıkları ile karşılayan ana baba yavaş yavaş ‘’sus, sen konuşma ‘’ demeye başlar. İşin rengi değişmeye başlamıştır artık, konuşsun diye çabalayan ana babalar, çocukları büyüdükçe konuşmasın diye çırpınırlar. Hal böyle olunca sanırım çocuklar da dengeyi kuramayıp, ne zaman konuşacaklarını bilemeyip, susmayı tercih edip, sessizleşiyorlar. Bu dengesizliği kavrayamayan çocuklar büyüyorlar ve iletişim kurmayı bilmeyen birer birey haline geliyorlar. 
İletişim kurmak, en basit şekli ile karşısındaki kişi ile konuşmaktır; kendini, duygularını ve düşüncelerini sözlü olarak ifade edebilmektir. Bir karış suratla ortada dolaşmak, homurdanmak veya bir köşeye çekilip tek başına oturmak, iletişim değildir, çözüm de değildir, sadece kendini soyutlamaktır; bir işe yaramaz.
Çevreme bakıyorum da; eğitimli insanlar, belli mevkilere gelmiş insanlar olmalarına rağmen maalesef iletişim konusunda hiçbir yere gelememiş o kadar çok kişi var ki.
Adam, bir şirketin ortaklarından biri. Kuruluş aşamasında şirket ana sözleşmesine imzasını atıyor, vaatlerde bulunuyor. Aradan bir hafta geçiyor; adam, rakip bir firmanın kurulmasına ön ayak oluyor ve kendi ilk şirketindeki toplantıya kimseye bir mazeret dahi sunmadan katılmıyor. Şirketten ayrıldığını ise, konuşmak yerine, telefondan müdüre mesaj atarak bildiriyor. 
Kadını da, erkeği de, genci de, yaşlısı da aynı. Artık konuşmuyoruz, dertleşmiyoruz, rahatsızlıklarımızı veya endişelerimizi dile getirmiyoruz, çözüm için bir fırsat beklentimiz yok, sadece ilişkiyi bitiriyoruz. Üstelik  vedalaşmıyoruz, tokalaşmıyoruz, sadece yazıyoruz ve iletişime geçmeye başlamadan bitiriyoruz.
Nerde kaldı bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı?
Sevgili anne babalar, bence çocuklarınızın konuşmaya başlaması için acele edin, doğar doğmaz konuşturmaya çalışın. Çünkü yaş aldıkça, eğitim aldıkça insan gibi oturup karşılıklı konuşmayı unutacaklar.
Görüşmek üzere;

Yazarın Diğer Yazıları