Talin Kalemkaryan / Talin'in Mutfağı

HUZURLA UYUMAK

Talin Kalemkaryan / Talin'in Mutfağı

  • 1230

Bir haftadır Fethiye dışında idim, salı gecesi döndüm. Gittiğim yerler hem çok soğuktu hem de alışık olmadığım rutubetsiz kuru bir hava vardı. O soğukta kesin hasta olurum diye düşünürken şükürler olsun boğazım bile ağrımadı.
Benim yıllar sonra lisedeki edebiyat öğretmenimle karşılaşmam facebook sayesinde oldu. Fen kolunda okumama rağmen Divan Edebiyatını bize sevdiren lise 2 de  Türk Dili ve Edebiyatı dersimize giren Türkay Hoca idi. Son senede Zeynep Hanım da Türkay Hanım’a eşlik etmişti.
Orta birinci sınıftan lise sona kadar kız lisesinden okuduğum için okul yıllarımız şimdikilere göre bir daha fazla disiplinli geçmişti. Sosyal medya sayesinde 3 sene önce öğretmenlerimin çoğunu bulduk ve görüşmeye başladık. Okul mezunlarımızdan oluşan gönüllü bir grup öğretmenimizin önderliğinde çalışmalara başlamışlar. Kendilerine ulaşan yardım talepleri için başlamışlar el ele vermeye.
Herşeyi devletten beklemekle olmaz mantığı ile başlamışlar ve büyümüşlerdi. Ben de gruba dahil oldum. 3 senedir sonbaharda ve ilkbaharda olmak üzere 2 defa farklı şehirlere gidip, talep sahiplerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Özellikle çocuklar bizim için öncelikli, hazırlanan kırtasiye malzemeleri ve atkı bere gibi giyim eşyalarını tek tek hediye paketi haline getirip, kargo ile gideceğimiz yere ulaştırıp, bir depoda bekletiyoruz, sonra dağıtımda bulunacak kaç kişi isek öğretmenimizle birlikte oraya gidip, kendi elimizle ihtiyaç sahiplerine teslim ediyoruz.
Zaman durmuyor, çok hızlı geçiyor. İhtiyaçların şekli değişiyor, miktarı değişiyor, ama aslen kendisi değişmiyor. ‘’İhtiyaç’’ her zaman ve her yerde ihtiyaçtır.
Grup artık büyümüş, bizim okul mezunlarının haricinde de yardımseverliği, paylaşmayı bilen herkese kapılarını açmıştı. Bu sene kendi aramızda bir kış gezisi yapalım dedik, okul ziyareti olmadan biraz gezelim istedik çünkü yardım gezilerinde gezmeye fazla vakit ayıramıyorduk. Ama bu mümkün mü? Gideceğimiz şehirlerden bir tanesindeki bir tanıdık, öğretmenimizden talepte bulunduğu için ve biz de salt gezmeye alışık olmadığımız için yine kolları sıvadık. Bu sefer önce yardımı yaptık sonra gezelim dedik. 
İkinci günü bir muhtarlığa uğradık ve iki aile çocukları ile geldi. Oğlanın gözleri çok hoşuma gitti. Çocuk, masumiyet ve utangaçlık karışımı bir ifade ile yüzümüze bakmaya korkan, kaçamak bakışlarla bizi süzüyordu. Yanına yaklaştığımda hemen annesine sarıldı, saklanmaya çalıştı. Arkadaşlarım kolilerdeki eşyalardan onların bedenine uygun olanları ayıklamaya çalışırken ben de çocuğun ayakkabısını çıkartmaya çalıştım. Bizim gönderdiklerimizden içi kürklü olan minik botları verecektim. Ayakkabıyı çıkardım ve o minik ama buz gibi soğuk ayakları elime değdiğinde; bir gece önce annemle telefonda konuşurken ‘’hava çok soğuk’’ dediğim için kendimden utandım. 
O çocuğun yaşamak zorunda kaldığı yoksulluğu ona özgü bir noksanlıkmış gibi hissettirmemek için sesimi çıkarmadım, dudaklarımı büzmemeye çalıştım. ‘’Önce sana desenli bir çorap bulalım buradan ‘’ deyip kalın bir çorapla başladık çocuğu ve kardeşlerini, ablalarını giydirmeye. Hepsi mutluydu, en çok da sanırım anneleri. Çünkü çocukları giydirdikten sonra evlerine de birkaç parça erzak aldık. Güle oynaya annelerinin elinden tutup evlerine gittiler.
Fethiye’ye döndüm, sıcak evime kavuştum. O kadar soğuk olmasına rağmen, üşümemize rağmen, dört şehir birden gezmemize rağmen çok yorgunluk hissetmedim. Sadece ben değil benimle birlikte olan diğer arkadaşlarım da hissetmediler. Akşam hepimiz de rahat rahat uyuduk ve sabah normal hayatımıza döndük. Gördüklerimiz içimizi üşütmüştü ama yüreğimizdeki sıcaklık ve huzur bizi mışıl mışıl uyuttu o gece.
Geceleri herkesin huzurla uyumasını dilerim.


 

Yorumlar 1
İlknur Altunyuva 21 Mart 2020 10:36

Hepinize daha çok yardım edecek güç ve imkan diliyorum

Yazarın Diğer Yazıları