Ali Gönen

TOSUNCUKLAR ! NERELERDESİNİZ?

Ali Gönen

  • 1839

70’lik Rakı 156 TL. oldu.

Artık birkaç arkadaş bir meyhanede oturup iki dört laf edemez duruma geldik, geleceğiz.

Herkes evine…

Bu fiyata 70’ lik rakı nasıl alınır arkadaş?

Yakında meyhaneler de kapanmaya başlar.

Bir kültürü, meyhane kültürünü de yok edeceğiz yakında.

Biliyorsunuz sevgili okurlar Ankara’ dakiler eskiye dair ne varsa silip süpürmek için çalışıyor.

Adamlar aslında bize rakıyı bırak da su bile içirmeyecekler ama, vergisine bayılıyorlar meretin!

Bu memlekette trafikte kaza yapmayan mı var?

Ama bir alkollü yurttaşımızın yaptığı trafik kazasını görmeye koysunlar.

Olayı dümbürdüdük ediyorlar.

Su içen, ayran içen kazaya neden olmuyor sanki…

Şair Nedim iki yüz yıl önce ne güzel yazmış:

“Meyhane mukassi görünür taşradan amma,

Bir başka ferah, bir başka letafet var içinde”

Yani;

Meyhane dışardan kasvetli görünür ama

İçinde bir başka ferah, bir başka güzellik vardır.

***

Bir zamanlar İkinci Cumhuriyetçiler denen bir kesim vardı.

Cumhuriyete numara verirken hazır ellerindekini de kaybettiler.

Tosuncuklar!

“Cumhuriyet, Toplum Mühendisliği Yaptı” diyorlardı.

Nerede şimdi onlar, sesleri çıkmıyor ya?

Toplum mühendisliği nasıl yapılıyormuş gördüler mi acaba?

Dahası bir toplum, “toplum” olmaktan nasıl çıkarılıyormuş gördüler mi acaba?.

Bir yurttaşın “yurttaşlıktan” ümmetliğe doğru nasıl evrildiğini gördüler mi acaba?

Onlara tosuncuk demek aslında bildiğimiz tosunlara hakaret oluyor.

Onları, tosunun büyüğünün adı ile arayıp sormak gerekiyor.

Ulan dangalak..! (Pardon!)

Cumhuriyet 1923’te, yüzde doksan beşi okuma yazma bilmeyen bir “ümmet” devraldı Osmanlıdan.

Birinci Dünya Savaşında perişan olmuş…

Yemen’den Sarıkamış’a savrulup durmuş…

Çanakkale Boğazı sırtlarında akan kan boğaza kadar inmiş…

Elde kalan beş on gencini de Sakarya’ da toprağa vermiş bir halk var Cumhuriyet’ in elinde.

Kadın ve çocuklardan, yaşlılardan ibaret…

Sakarya Nehri’nde bir süre su değil kan akmış kan!

Sen bu destanların neresindesin şaşkın? Masa başına oturmuş laf ediyorsun. Bal kabağı!

Elde yok avuçta yok iken, Emperyalistlere karşı kazanılmış bir bağımsızlık savaşı var ortada.

Laik bir devlet ve toplum yapısı oluşturulmaya çalışılıyor.

Ülkede okur yazar yok iken devrim üstüne devrim yapılıyor.

“ Yurttaşlık” ve “Ulus” bilinci oluşturuluyor.

Bu arada günümüz mirasyedilerinin halen sata sata bitiremediği fabrikalar yapılıyor…

Sen eey tosuncuk, durmuş “Cumhuriyet Toplum Mühendisliği yaptı” diyorsun.

Bu koşullarda ne yapsaydı Cumhuriyet.

Cumhuriyet adam yetiştirdi adam!

Gördün mü şimdi seninkiler ne yetiştiriyor?

Salya sümük bir Fetö’ nün peşinden giden şu sözde koca koca adamlara bak!

Ülkenin Kozmik Odasını talan ettirdiler, yüzleri bile kızarmıyor.

Tarikat yurtlarında başında takkesi ile diz çöküp mollanın ağzına bakan çocuklarımıza bak!

Sizi gidi gafiller sizi. Siz dün şaşkındınız, bu gün şaşkınsınız, yarın daha şaşkın olursunuz.

***

Bu arada Kemal Kılıçtaroğlu bir “İttifak” işine girdi, girip gireceğine pişman oldu.

Temenni edelim de adayların açıklanması Yerel Seçimlerden sonraya kalmasın.

Eh be Kılıçtaroğlu Cumhuriyet Halk Partisinde adam mı kalmamıştı sanki?

Neyine senin ittifak?

Sevgili okurlar, benim aklım bir taraftan da halâ 600 milletvekilinde.

Son Anayasa oylaması-Referandum öncesinde bir Tanrının kulu da çıkıp bize demedi ki: “Yav siz 600 milletvekilini ne yapacaksınız. Size 300 milletvekili bile çok. Bir şey ürettiğiniz yok zaten.  Bu kadar vekile nasıl bakacaksınız..”

Biz bu şeyi niçin yedik halâ anlamış değilim.

***

Bektaşi’ yi rica minnet camiye götürmüşler. Hoca başlamış anlatmaya.

-Bir yer vardır ki orada zengin fakir ayırımı yoktur. Dertli giren neşeli çıkar. Herkesin gönlü hoştur. Bilin bakalım orası neresidir?

-Neresi olacak, MEYHANEDİR demiş, Bektaşi.

 

Yazarın Diğer Yazıları