PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

SEZGİSEL YEME DAVRANIŞI

PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

  • 297

Yeme davranışında, sınırlandırılmış ve kurallı bir diyet mi yoksa vücudun bilgeliğine odaklanan sezgilere kulak vermek mi?
Sezgisel yeme kavramı 1995 yılında ilk kez klinik diyetisyen Evelyn Tribole ve Elyse Resch tarafından yeme davranışına, diyet dışı bir yaklaşım olarak tanımlanmıştır. Tribole ve Resch bu yöntemi, geleneksel olmayan bir diyet yaklaşımı ile ideal vücut ağırlığına ulaşmak için diyet içeren tipik halk sağlığı yaklaşımı arasında bir köprü olarak kurmuşlardır. 
 Sezgisel yeme bireyin, vücudunun doğal olarak verdiği fiziksel açlık, tokluk ve doyum sinyallerini dinleyerek ve bu sinyallere uyum sağlayarak yemek yeme biçimi olarak tanımlanmaktadır. Sezgisel yeme, fizyolojik açlık ve doyma ipuçlarına yanıt olarak yemeyi vurgulayan uyumlu bir diyet davranışıdır ve temel ilkesi “vücut bilgeliğidir”.
Sezgisel yemek yemede temel yaklaşım; bireyin herhangi bir kronik hastalığı olmadığı sürece içgüdüsel olarak beslenme dengesini sağlayacak şekilde seçimlerini yapması ve bu nedenle besin tüketim çeşitliliği ile ilgili herhangi bir kısıtlamanın olmaması yönündedir.  
Yemek yemeye koşulsuz izin verme davranışı, kişinin fiziksel açlık hissettiğinde o anda arzulanan yemeği yemesi olarak açıklanmaktadır. Bu yeme stratejisine katılan bireyler, ne ve ne kadar yiyeceğini düşünmeden sadece açlık sinyallerine göre hareket etmektedirler. Yemek yeme konusunda kendilerine koşulsuz izin veren bireylerin fiziksel açlık ve tokluk sinyalleri tarafından kontrol edilen yeme davranışları nedeniyle aşırı yeme davranışı sergilemedikleri belirtilmektedir. Ayrıca sezgisel yeme davranışının doğuştan gelen bir farkındalık yetisi ile geliştiği ve bireyin “karnın aç olduğunda yemek ye ve karnın doyduğunda yemeyi bırak” ilkesi ile hareket ettiği belirtilmektedir.
Sezgisel yeme olgusunu geliştiren Tribole ve Resch’e göre sezgisel beslenme 10 ilkeye dayanmaktadır. Bu ilkeler: “diyet zihniyetini reddetme”, “açlık hissinden onur duyma”, “yiyecekler ile barışma”, “gıda polisine karşı çıkma”, “doygunluğu hissetme”, “ memnuniyet faktörünü keşfetme”, “hissedilen duyguyu yemeğe yönelmeden yaşama”, “vücuduna saygı gösterme”, “egzersiz yaparak farkı hissetme” ve “sağlığını onurlandırmahoşgörülü beslenme”dir. Bu ilkeler rehber edinilerek eski beslenme alışkanlıkların terkedilmesi, besin ve beslenmeye dair tabuların yıkılması ve insanın doğuştan gelen sezgisel yeme içgüdülerinin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Böylelikle bireyin gerçek bir beden-besin-akıl uyumuna sahip olabileceği vurgulanmaktadır.
Yeme davranışını düzenlemek için iç açlığa ve doygunluk ipuçlarına daha fazla odaklanmayı vurgulayan sezgisel yemenin tabak ve porsiyon boyutu gibi çevresel faktörlere etkisi araştırıldığında daha yüksek sezgisel yeme seviyelerinin daha az besin tüketimi ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Vücudun içgüdüsel olarak sağlığın korunması için gerekli olan yiyecek çeşitliliğini sürdürmesi ilkesine dayanan sezgisel yeme davranışında, sezgisel besin tüketenlerin sezgisel besin tüketmeyenlere göre daha sağlıklı bir beslenme alışkanlığı ve daha olumlu beslenme modelleri sergileyeceği beklenmektedir.
Sezgisel yeme kavramı, bilindik ve geleneksel diyet kurallarını sorgulatan, dışardan belirlenen kuralların aksine, bedenin sinyallerini okumayı, bedenin ihtiyacı olanı en iyi bilen olduğuna odaklanan bir kavram…

Yazarın Diğer Yazıları