PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

İNSANIN KENDİNE OLAN AŞKI NARSİSİZM

PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

  • 1113

Kişinin kendini diğerlerinden üstün görmesi, diğerlerinden kendini farklı ve ayrıcalıklı görmesi olarak tanımlanan Narsisizm, kısaca kişinin kendine âşık olması olarak da ifade edilebilir. Her insanın diğerleri tarafından beğenilme, özel olma, takdir edilme, eşsiz ve biricik olma ihtiyacı vardır ancak, Narsist kişilikler bunu olması gerekenden çok daha fazla abartmaktadırlar. Her birimiz alsında kendi içinde eşsiz, benzersiz ve özel varlıklarız ancak, eşit ve ortak da pek çok yönlerimiz var. Narsist kişiler diğerleri ile eşit noktaların olduğunu, diğerlerinin de kendisi kadar duyulmaya, anlaşılmaya ihtiyacı olduğunu algılayamazlar ve dünyanın sadece kendi etrafında döndüğü yanılsamasına kapılırlar. Narsist kişiliğe sahip biriyle yaşayan kişinin derin bir yalnızlık ve mutsuzluk girdabına sürüklenmesi de Narsist kişinin bu özelliklerinden kaynaklanmaktadır. 
Başlangıçta her insan bir Narsist olarak dünyaya gelir. Çünkü insanın dünyaya gözlerini açtığı ilk andaki tek gerçekliği kendisidir. Dış dünyayla herhangi bir bağlantısı olmayan insan yavrusu, sadece kendine odaklıdır ve kendi ihtiyaçlarının diğerleri tarafından acilen doyurulmasını bekler. Büyüdükçe ve geliştikçe dış dünyanın farkına varmaya, diğerlerini algılamaya, anlamaya başlar ve zamanla diğerlerinin sadece kendine hizmet etmek için var olmadığını, kendisinin de diğerleri için yapabileceği şeyler olduğunu, dünyanın sadece kendisi için var olmadığını, kendisinin dünyanın sadece bir parçası olduğu ayrımına varmaya başlar. Narsist kişinin diğerlerinden farkı, bu ayrımı yapamaması ve herkes gibi yeryüzünün önemli ve küçük bir parçası değil, herkesten farklı olarak yeryüzünün tek ve eşsiz varlığı olduğu yanılsamasına sahip olmasıdır. 
Narsisizm, ismini aldığı Yunan mitololojisindeki Narkissos ile Echo’nun hikayesinden anlaşılacağı gibi, aslında Narsist kişi kendi derin yalnızlığında boğulan kişidir. Çünkü kişinin kendisinin eşsiz ve tek olduğuna inanması, aynı zamanda derin ve ıssız bir yalnızlığı da beraberinde getirir.  Narsisizmin mitolojideki hikayesi şöyledir: Çok güzel bir peri kızı olan Echo, bir gün bir nehir kenarında Narkissosa rastlar ve onu görür görmez âşık olur. Narkissos yakışıklı ve güçlü bir avcıdır. Avlanmaktan yorulduğu için dere kenarına soluklanmaya gelmiştir. Echo, Narkissos’u gördükten sonra kendi güzelliğini unutur ve onun aşkı ile yanıp kavrulur. Ancak Narkissos, Echo’nun aşkını karşılıksız bırakır, çünkü o kendine âşıktır. Bunun üzerine Echo için yaşamak anlamsızlaşır ve düştüğü kara sevda yüzünden günden güne eriyerek ölür. Echo’nun vücudundan arta kalan kemikler kayalara, sesi ise bugün “eko” denilen yankıya dönüşür. Bu ölüme hem çok üzülen hem de çok kızan Tanrılar, Narkissos’u cezalandırmaya karar verirler. Günlerden bir gün yine dinlenmek için nehir kıyısına gelen Narkissos, su içmek için suya eğildiğinde, suyun üzerindeki kendi yansımasını görür ve daha önce hiç görmediği kendi görüntüsü karşısında büyülenir, kendi görüntüsüne âşık olur. O zamana kadar hiç kimseyi sevmediği kadar kendini sever. Aynı Echo gibi kara sevdaya düşer. Tüm zamanını suya yansıyan kendi görüntüsünü izleyerek geçiren Narkissos, yaşamını hiçbir zaman dokunamayacağı, sarılamayacağı suya yansıyan kendi görüntüsünü izleyerek, kendi aşk denizinde boğularak ölür. Tanrılar da kibirli insanlara ibret olması için, onu güzel kokulu ve yalnızlığa mahkûm bir çiçek olan nergise dönüştürür. 
Narsist kişi de aynı Narkissos gibi, sudaki kendi görüntüsüne aşık olan ve sonunda kendi görüntüsünde boğulan kişidir aslında. Narsist kişinin, dünyadaki en temel var oluş amacı, kendinin diğerlerinden daha değerli, daha önemli, diğerlerinden daha üstün özelliklere sahip olduğu ve bunu diğerlerine onaylatmak üzerine kurulmuştur. Narsist kişinin benliğini besleyen, yaşamın temel hedefi haline gelen diğerlerinden üstün olduğunu kendine kanıtlamaktır. Diğerlerini kendinden daha aşağıda görmesinin, diğerlerinin varlığının onun ihtiyaçlarını doyurmak için olduğu yanılsamasına sahiptir.  
Narsist Kişiler, çoğunlukla dinlemeyi sevmez, her şeyin en doğrusunu kendilerinin bildiklerini düşünürler. Kişisel başarılarını ve yeteneklerini abartarak anlatırlar. Kendilerini kusursuz gördükleri için, eleştiri kabul etmezler. Övgü ve taktir Narsistelerin en değerli besinidir. Kendilerine bir hayran kitlesi oluşturmaktan hoşlanırlar. Sürekli övülmeye ve taktir edilmeye ihtiyaç duyarlar. Hatalarını kabul etmezler ve eleştirildiklerinde şiddetli öfke tepkisi gösterirler. 
Narsist bir kişiliğin altında aslında, derin bir kendine güvensizlik duygusu yatmaktadır. Eleştiriye tahammül edememeleri, diğerleri ile empati kuramamaları, kendilerin yeryüzündeki tek eşsiz kişi olduğuna inanmaları da kendi içlerinde, derinlere gömülü duran, kendilerine karşı var  olan temel güvensizlik duygusundan kaynaklanmaktadır. Kendi ile derdi olmayanın diğerleri ile derdi olmaz. Kendi içinde kendi ile barışık olanın da, diğerleri ile herhangi bir savaşı da olmaz. Yani Narsist kişinin kendini eşsiz bir varlık olarak görüp, diğerlerini basitleştirerek değersizleştirmesi, aşağılık görmesi, kendinden düşük görmesi, diğerleri ile ilgili değil, aslında onun kendi ile ilgili bir sorundur. 
Narsist kişi aslında çok derinlere ittiği güçlü güvensizlik duygusu, kendisiyle ilgili olumsuz inançları olan, bunlarla yüzleşmeye cesareti edemeyecek kadar onu rahatsız ettiği için, karşıt bir tepki geliştiren, kendine olan nefretini dış dünyaya yansıtarak, kendi derin yalnızlığında,  kendi kendini boğan kişidir.  Bu açıdan bakınca Narsizm aslında ciddi bir kişilik bozukluğudur ve tedavi gerektirir. Ancak Narsist kişiler, kendilerinin mükemmel, diğerlerinin hatalı olduğu inancına sahip oldukları için, genellikle psikolojik destek almayı reddederler. Bir başkasından yardım alma düşüncesi Narsist kişi için aşağılayıcı bir durum olarak algılandığı, aslında tüm hataların kendinden değil diğerlerinden kaynaklandığı düşüncesi tedaviyi kabul etmede önemli bir engel oluşturur. 
İçinde bulunduğumuz yüzyılın değişen sosyal değerleri de insanlardaki Narsisizm eğilimi güçlendirdiği düşünülürse, önümüzdeki yıllarda Narsisizmin sadece bir kişilik sorunu değil, aynı zamanda sosyolojik sorunların da bir parçası olarak yerini alacağı görülmektedir. Bunun farkında olmak, belki kendiyle barışık yarınlara tohum olabilir.
Kendiyle barışık, diğerlerine “İNSAN”yarınlara…

Yazarın Diğer Yazıları