PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

  • 657

Davranış sorunları, çocuğun çeşitli ruhsal ve bedensel nedenlere bağlı iç çatışmalarını davranışlarına aktarması sonucu oluşmaktadır. Her yeni gelişim dönemi beraberinde getirdiği değişik şartlar ve güçlükler, çocuk için başlı başına uyum çabasını gerektirmektedir. Yeni duruma adapte olana kadar çocuklarda bazı davranışsal sorunlar görülebilmektedir. Bunlar geçici sorunlar olarak değerlendirilebilir, ancak uzun süreçte devam ederse davranış bozukluğundan bahsetmek gerekmektedir. Bu nedenle çocuklardaki her olumsuz davranışı, davranış bozukluğu olarak etiketlemeden önce, çocuğun yaşına, içinde bulunduğu çevresel şartlara, gelişim dönemine, davranışın yoğunluk ve sıklığına dikkate almak ona göre değerlendirmek gerekmektedir
0-6 yaş aralığında çocuklarda, olumsuz ebeveyn tutumları, ailede istismar öyküsünün bulunması, annede depresyon öyküsü, düşük sosyo-ekonomik düzey, fiziksel şartları olumsuz bir evde yaşıyor olmak, duygusal şiddet, ihmal ve istismar yaşantılarının olması çocuklarda görülen davranış bozuklukları için önemli faktörlerdir. 
Genel olarak çocuklardaki davranış bozukluklarının nedenleri; dikkat çekmek, ebeveynlere karşı güç kazanma isteği, olumsuz davranışların çevre tarafından bazı durumlarda ödüllendirilmesi, içe atılmış öfke duygusu, arkadaşları tarafından onaylanma ihtiyacı, yetersizlik inancı, vicdan ya da suçluluk duygusunda yoksunluk, (çocuğun yanlış ya da kötü bir şey yaptığında kendini suçlu hissetmemesi, davranışının olumsuz sonuçları karşısında endişe duymaması), şefkat ve empati yoksunluğu, (davranışın karşı tarafa zarar verdiğini bildiği halde, bireyin kendisine olan etkisine odaklanması), yetersiz duygusal yakınlık (bireyin diğer insanlara duygularını göstermemesi, yakınlık gördüğünde ise bunun bir çıkardan kaynaklı olabileceğini düşünmesi), erken yaşta yaşanan travmatik olaylar olarak sıralanabilir. 
Çocuklarda davranış bozukluklarını değerlendirirken, çocuğu içinde bulunduğu gelişim dönemi dikkate alınmalıdır. Yaşa bağlı olarak ortaya çıkan her yeni davranış, bozukluk olarak değerlendirilmemelidir. Ortaya çıkan duygu ve davranışın şiddetinin normalden fazla olması gerekmektedir. Erkekler ve kızlar zaman zaman cinsel rollerine göre davranmayabilirler. Bu durum tek başına değil, diğer faktörlerle birlikte düşünülmelidir. 
En sık görülen davranış bozuklukları, kişilere ve hayvanlara karşı agresyon, eşyalara zarar verme, çalma, kuralları sürekli ihlal etme, diğer insanlara sıklıkla zorbalık yapmak, fiziksel şiddeti başlatmak, insanlara ya da hayvanlara şiddet uygulamak, cana ya da mala zarar vermek (kasten yangın çıkarmak), sempati kazanmak ya da zorunluluklardan kaçmak amacıyla sıklıkla yalan söylemek sayılabilir… Zıtlaşma bozukluğu, kural tanımama olarak da ifade edebileceğimiz bir davranış biçimidir. Zıtlaşma bozukluğunda kızgın ruh hali, tartışma, karşı gelme (kuralları ihlal etme), kindarlık sık gözlenmektedir. Ancak bu davranışların kardeşler arasında olması, bozukluk olduğu anlamına gelmemektedir. Başka biriyle etkileşim halindeyken (bir yetişkin, öğretmen ya da bir otorite figürü) ortaya çıkması gerekmektedir. Karşı gelme davranışında birey, otorite ile sürekli çatışma halindedir. Kuralları sıklıkla reddettiği, aktif bir şekilde sürekli karşı geldiği görülmektedir. Kasten ve sıklıkla diğerlerini kızdırma eğiliminde, sıklıkla kendi hatalarını ya da hatalı davranışları için başkalarını suçladığı da gözlenmektedir. Bu kişilerin öz eleştiriye karşı sürekli savunma halinde olduğu da düşülmektedir. 
Davranış bozuluğu, agresif hareketlerle kurallara uymama ile ilgiliyken, zıtlaşma bozukluğu, otoriteye karşı tavırla daha yakından ilgili olduğu görülmektedir. O yüzden zıtlaşma davranışı olan çocuklarda davranış bozukluğu olduğunu söyleyebilmek zor iken, davranış bozukluğu olan çocuklarda zıtlaşma bozukluğu olduğunu söyleyebilmek çok daha zordur. İkisini iyi ayırt edebilmek oldukça önemlidir. Zıtlaşma bozukluğunda bir tutum vardır ancak davranışın yapılmış olması çok daha önemlidir. 
Davranış bozukluğu gösteren çocuklara karşı ebeveynler kesinlikle cezalandırıcı bir tutum içerisine girmemelilerdir. Her zaman çocuğun yaşına göre (ne çok az ne de çok fazla) sorumluluk verilmelidir. Anne baba çocuğuna iyi bir rol model olma yönünde hareket etmeye çalışmalıdır. Çocuk olumsuz bir davranış gerçekleştirdiğinde, sürekli olumsuz davranışa odaklanmak “hayır, yapma” gibi müdahaleler yerine, olumlu davranışa odaklanılmalı, çocuğun dikkatini çok fazla uyarılarla ya da komutlarla olumsuz davranışa odaklamamaya özen gösterilmelidir. Çocuğun yaşına uygun beklentiler oluşturulmalı, yetersizlik ve başarısızlığa zemin hazırlanmamalıdır. Diğer çocuklarla kıyaslanmamalı, eğer çocuk isteği bir şeyi elde etmek için olumsuz bir davranışa yöneliyorsa, çocuğun isteği olumsuz davranışın hemen arkasından yapılmamalıdır. 
Karşı gelme bozukluğu ya da davranım bozukluğu zamanında müdahale edilmezse yetişkinlik döneminde suça yönelme sıklıkla gelişebilmektedir. Davranım bozukluğu olan çocuklarda ilerde antisosyal kişilik bozukluğu gelişmesi yüksek oranda görülebilmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğunda; alkol, uyuşturucu kullanımı, ilişkilerde sorun yaşama, fiziksel şiddete yatkınlık riskleri gözlenmektedir. Suç işleme oranı yüksek olduğu, kızlarda erken gebelik, antisosyal kişilikte eş seçme riskinin yüksek olduğu görülmektedir. Bu sebeplerden dolayı, çocuklardaki davranış sorunlarının erken tespit edilmesi ve gerekli müdahalelerin yapılması hem bireyin yetişkinlik dönemi ruh sağlığı, sosyal ilişkileri ve toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. 
Huzurlu bir hafta dileğiyle…


 

Yazarın Diğer Yazıları