Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

MISRALAR DİLE DÜŞTÜ - HÜSEYİN AVCI

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 367

1-2-3 Şubat 2024 tarihlerinde Bodrum Kitap Günleri etkinliğine katıldım. Günce Yayınları standında yerimizi aldık, kitaplarımızı imzaladık. Son gün, Günce Yayınları yazarlarından Hüseyin Avcı ile beraberdik. Tanıştık, bol bol sohbet ettik. Kitaplarımızı karşılıklı imzaladık , hediye ettik birbirimize. Elimde iki kitabı var. İkisini de okudum. Mısralar Dile Düştü, şiir kitabı, Günce Yayınları, Temmuz, 2022 ve Künye adlı deneme kitabı. Günce Yayınları, Aralık,2023.
Nedense, yazarını önceden görüp, tanıdığım, tavır ve davranışlarına tanık olduğum kitapları daha net olarak, bir bütün olarak değerlendirebiliyorum. Sanırım biraz da tasavvufa yöneldiğimizden olacak, önce " hâl" sonra " kal" bilgisi ağırlık kazanıyor bende. Bu yüzden, hâl' den dınıfını geçenlerin kitaplarını okumak daha keyifli geliyor. Bu kitapları değerlendirmek de daha samimi geliyor sanki ibadet edermişcesine. 
Hüseyin Avcı ile tanışmak da böyle oldu. Eşiyle birlikte gelmişti kitap günlerine. Bir gün boyunca birlikte olmak, onları tanımak için bana yetti. Zaten böyle fuarlara asıl katılma nedenimiz, dost kazanmak, güzel insanlar kazanmak. Hüseyin Avcı ve eşiyle tanışmak da benim kazancım oldu. Yani anlayacağınız, " hâl" sınavından yüzlerinin akıyla çıktılar. Şükürler olsun. Şimdi rahatça ve keyifle kitapları okuyabilirim .
Hüseyin Avcı, 1964 Milas/Muğla doğumlu. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Edebiyat öğretmenliği yapmış degişik yörelerde. Şimdi emekli. Kitaplarını yavaş yavaş okurla bilusturma uğraşında. 
Önce şiir kitabını okudum bir solukta. Daha şiirlerini okurken farkettim ki, şiirlerinde de yaşama bakışında, dünyayı yorumlamasında, olaylara, doğaya, çevreye, hayvanlara bakışında güzel bir bakış var. Yaşama ve yaşatma sevinci var. " Hâl" den anlayan bir dost var karşımda. Birlikte olduğumuz gün tesbit ettiğim " hâl" durumu şiirlere de yansımış. Yani şiirler, böyle güzel bir hâl' in doğal sonucu. Sonra hemen denemelerine geçtim. Orada da benzer durum olunca, "Tamam, doğru anlamışım, bu bir yaşama biçimi olmuş artık." dedim.
Kendini bir şiir biçimiyle sınırlamamış. Serbest de var, hece de var. Osmanlı dönemindeki Divan tarzı bile var. Rübai var. Üstelik bu Divan tarzında beyitler yazdığında, o döneme özgü dili de kullanmaktan çekinmiyor, harabat, melal, izmihlal gibi.Vefa, dostluk, sadakat, yaşam, ölüm, çevre, doğa sevgisi ve duyarlılığı ve elbette aşk sevda şiirleri. " Giderim" şiiri de daha ilk kıtasında bütün şairlerin baş belası olan hayırsız birinin yanında mutlu ve bahtiyar görünen vefasız sevgiliye duyulan sitem var:" Böyle hayırsızın yanında/ Görünce mutlu ve bahtiyar;/ Gönül ülkemdeki köşkünü/ Durmam yıkar giderim!" Ben de aynısını yaparım valla. Yine de sevgiliyi düşünmeden edemez. " Seni Düşününce" adlı şiirinin bir bölümünde söyle diyor " 
" Seni düşününce/ Mahzun yüreğimde bir kıpırtı...
Gönlüme mesken tutmuş acılarım
Karakış ve zemheri/ Kasvet ve keder / Bir bir terkeder beni (s.28)
(....)
Seni düşününce/ 
İyi ki varsın derim/ ne güzel yârimsin benim
Firkat türkülerinin yerini/ Vuslat türküleri alır beni
Götürür gittiğin yere." ( s.30)

 Ne kadar ilgilidir bilmem ama, biraz da tasavvufi bir hava sezdim. Yunus Emre' den, Hallacı Mansur' dan söz eden şiirleri bana böyle bir izlenim verdi.
Şiirlerini beğendim. Bakış açısını beğendim. Giderek daha derinleşen eserleri üretecegini umuyorum, diliyorum .
Çok beğendiğim  bir şiiriyle bitirelim yazıyı:

" Çoğu Akşam

Çoğu akşam içimi bir hüzün kaplar,
Boşuna mı düştü saçıma aklar?
Bilseniz bu gönül neleri saklar;
Ne yapsam nafile, geçiyor önrüm!

Bir ben mi kahır çekmişim dünyada,
Bir ben mi çırpınırım bu ummanda ;
Yetiş ey felek, yetiş gel imdada,
Ne yapsam nafile, geçiyor ömrüm!" (d. 75)
 

Yazarın Diğer Yazıları