Nuray Bartoschek

SON KARARINIZ MI?

Nuray Bartoschek

  • 3022

 Merak duygusu,  öğrenmenin, bilimin, keşiflerin  ilk adımıdır. Çocuklarda merak duygusu doğuştan vardır  ama bizim toplumumuzda ne yazık ki  büyüme sürecinde dışsal etkenlerle giderek körelir. Bizim toplumumuzda diye özellikle belirtiyorum çünkü bizde çok soru soran çocuk yerine uslu uslu bir kenarda sessizce oturan çocuk tercih edilir. Büyüklerimiz her şeyin iyisini bilir. Biz ne dersek doğru odur. Hatta gururla, övünerek söyleriz “Benim çocuğum hep söz dinler, bana hiç karşı çıkmaz. “ diye. İsteriz ki, çocuğumuzun yaşı kaç olursa olsun   ne yiyeceğine, ne giyeceğine, hangi okulda okuyacağına  hangi mesleği seçeceğine, hatta kiminle evleneceğine hep biz karar verelim. İlk başlarda çocuklar bu durumdan hoşnut olmasa ve sıkça “Hayır, ben bugün bu giysiyi değil, mavi elbisemi giymek istiyorum” ya da “Ben mühendis olmak istemiyorum, resim öğretmeni olmak istiyorum” dese de, çoğu kez onlar da akıntıya karşı kürek çekmekten yorulup, kendi yaşamlarıyla ilgili alınan kararları sessizce onaylamaya başlar. Zaten bu tutum sadece ailede değil, okulda, toplumun her kesiminde devam etmektedir. Öğretmenler uslu çocuk severler. Amirler, müdürler kendi halinde, verilen emri sorgulamadan uygulayan çalışanları tercih ederler. Birey, sürekli kendisini azarlayan, denetleyen, ne zaman ne yapması ya da yapmaması gerektiğini söyleyen  otoriter baba kavramıyla öylesine özdeşleşir ki  sonunda  tek başına özgür iradesiyle karar alamaz hale gelir.

 Evet, ne yazık ki, bir zamanlar çocukluğumuzda, gençliğimizde sızlandığımız bu durum hiç farkında olmadan giderek bizim yaşam biçimimizi oluşturur. Çocukluktan uzaklaştıkça geçmişte sızlandığımız ebeveynlerimize, öğretmenlerimize, müdürlerimize dönüşür ve  bunu nesilden nesile miras gibi  aktarmaya devam ederiz.

Sosyolog ve Aile Danışmanı olarak çalışmaya başladığımdan buyana çoluk çocuk sahibi, onca yıllık evli çiftlerle yaptığım çalışmalarda ne gözlemledim biliyor musunuz; azımsanmayacak sayıda çift , evliliğinde sorun yaşadığında   öncelikle kendi ebeveynlerine koşup eşini şikayet ediyor. Tıpkı mahallede çocukken oyun kavgalarında hemen  eve koşup “Babaaa, arkadaşım benim topumu patlattı “ ya da “Anneee, arkadaşım oyuncak bebeğimi kırdı.” Der gibi. Sonrasında  zaten olay eşlerin değil, kız tarafı ve oğlan tarafının sorunu haline geliyor.  Evli çift bir kenarda anne ve babaların  “Sizin oğlunuz …” ya da “Sizin kızınız ..”  diye başlayan suçlayıcı konuşmalarıyla kendi ilişkileri hakkında verecekleri kararı beklerken,  kendi aralarında da “Senin baban  benim babama ‘……’ demiş “ ya da “Senin annen, anneme ‘ ……’ “ demiş diyerek krizi iyice içinden çıkılamaz hale getiriyorlar.

Bir danışanım bu durumu “Ailelerimiz istedi evlendik, şimdi de ailelerimiz birbirleriyle anlaşamadıkları için ayrılıyoruz. Bu ilişki asla ikimize ait olmamıştı zaten” diye özetlemişti.

 İnanın bana bu durumla tahmin edebileceğinizden çok daha sık karşılaşıyorum.

 Elbette her anne baba çocuğu için en iyisini yapmak için çabalıyor ama gerçek şu ki bizim en iyimiz her zaman en doğru olan değil. Sonuçta tek başına sorumluluk almakta, karar vermekte zorlanan bağımlı bireyler yetiştiriyoruz . Bu durum kuşaktan kuşağa aktarıldıkça ne yazık ki toplumsal kimlik olarak da üzerimize oturmaya başlıyor.  Siyasi liderleri “Baba” ya da “Ana “ kavramlarıyla özdeşleştiriyoruz . Bir yanımız hep yanlış yapmaktan korkan “yetersiz çocuk”, diğer yanımız ana babası tarafından takdir edilmek isteyen ve dediklerini sorgulamaksızın yerine getirmek için  yarışan uslu çocuk. Yaşamsal konularda bile düşünme, araştırma gereği duymuyor “Büyüklerimiz bizden daha iyi bilir.” mantığıyla bize sunulanı -özgür irademizle tercih yaptığımızı sanarak – sorgulamaksızın kabul ediyoruz. Aldığınız kararların, yaptığınız seçimlerin, yaşadığınız hayatın ne kadarı gerçekten size ait hiç düşündünüz mü? Sizin çocuklarınız gerektiğinde size bile “Hayır” diyebilecek ve kendi kararlarını alabilecek özgür iradeye ve cesarete sahip mi?

Geleceğimizi daha bilinçli şekillendirebilmek için düşünen, araştıran, merak eden, sorgulayan bireyler yetiştirmenizi ve özgür iradenizle, farkındalıkla, sonuçlarını araştırarak, düşünerek, bilinçli tercihler yapabilmenizi diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları