Nuray Bartoschek

KORONA GÜNLÜĞÜ 2

Nuray Bartoschek

  • 6425

SIRADANLIĞIN SIRADIŞILIĞI

Sıradanlığın sıradışılaştığı günlerdeyiz. Yıllardır günlerimiz ev, okul, iş arasında benzer  ritimde geçerken  belki de pek çoğumuz “Sıradan bir gün “ olarak yorumluyorduk günlerimizi.  Sıradan, yani hiçbir özelliği olmayan bir gün.

Belki bıkmıştık her gün aynı iş yerine gitmekten, aynı okulda, aynı sıralarda oturmaktan, aynı yüzleri görmekten.

Sabahları  günaydınlar bile unutuluyordu belki telaşla. “Seni seviyorum”lar, “Benim için çok özelsin”ler dile getirilmiyordu yeterince.

Akşamları aynı evi, odayı, salonu, masayı paylaşıyorduk ama hayatı paylaşmıyorduk.

Televizyon, bilgisayar, cep telefonları arasındaki sanal dünyamızda öylesine kaybolmuştuk ki,  birbirimizin dünyasının kapısını aralayacak zamanımız yoktu.

Sahilde yürürken, otururken, konuşurken ne denize bakıyorduk, ne bulutlara, ne de martılara.

Kimin ne yediği, ne içtiği, nerelerde gezdiği her şeyden önemliydi. Sosyal medyadaki paylaşımlara bakılırsa zaten hiç kimsenin derdi tasası yoktu. Herkes ne kadar mutlu, ne kadar güzel, ne kadar yakışıklı, ne kadar zengin, ne kadar rengarenk bir yaşantısı olduğu konusunda birbiriyle yarışıyor gibiydi adeta.

Uzak diye bir yer yoktu. Uçak biletini aldık mı dünyanın en uzak köşesine gidebiliyorduk.

Kuaföre, berbere gitmezsek olmazdı. Alışveriş merkezleri dolup taşıyordu.

Hani, artık yeni dünya düzeninde robotların pek çok işi yapacağı gibi senaryolar yazılıyor ya, biz aslında çoktan robotlaşmıştık da, farkında değildik diye düşünüyorum.   Hayatımızı oto pilota bağlamış gibi aynı döngü içerisinde düşünmeden, sorgulamadan , baş döndürücü bir hızla  sürekli kendimiz dahil her şeyi tüketerek yaşıyorduk.

Sonra durdu dünya… O, küçücük gözle görünmeyen virüs “Dur” düğmesine bastı yaşamın.  Önce inanmak istemedik, karşı çıktık. Herkes “Bana bir şey olmaz” dedi, ölüm yanı başına yaklaşıncaya dek.

Okula, işe gidebilmenin, her gün aynı insanları görmenin, benzer sohbetleri yapabilmenin bile özlemini duymaya başladık.

Dışarı çıkmadan evde yaşamaya başladığımızda, aslında birbirimize ne denli yabancılaştığımızın da farkına vardık.

Sevdiklerimize sarılmak, öpmek,  koklamak hiç bu denli çekici gelmemişti bize.

Sosyal medyadaki paylaşımlar da değişti bugünlerde. Hani nerede,  neredeyse  24 saat bakımlı, güzel, mutlu insanlar? Paylaşımlara bakınca “Sanki daha önce reklamları izliyorduk, şimdi asıl film başladı “diye düşünüyorum.

Siz de “Ah, şu yasaklar bitse denizin, ormanın, sahilde yürümenin tadını çıkaracağım “ diyor musunuz?

 Doğrusu “Keşke” diyorum. “Keşke severek, koruyarak, özenerek, gerçekten tadını çıkarabilsek doğanın . Keşke ciğerlerimize çeksek temiz havayı, tutabilsek sevdiğimizin elini, bakabilsek gözlerine. Martılara ekmek atsak, bulutların hareketini izlesek. Bir ağaç kesilecek olsa sokaklara dökülsek hep birlikte.

Tuttuğumuz takım kazandığı için değil, bir orman kurtulduğu için kutlamalar yapsak coşkuyla caddelerde.

Dünyanın sahibi olmadığımızın, bu güzelim gezegende geçici bir misafir olduğumuzun farkındalığıyla yaşamayı öğrenebilsek keşke.

Tüketmeyi değil, üretmeyi, hırslarımızdan  uzaklaşıp , sevgiyle, şefkatle paylaşmayı, “Biz” olarak yaşamayı başarabilsek keşke.

Keşke, birbirimizi ve doğayı severek, sayarak, koruyarak, “ İnsana yaraşır biçimde” yaşamanın güzelliğine varabilsek.

Uçağa atlayıp uzakları keşfe gitmeden önce keşke yanı başımızdaki güzellikleri keşfedebilsek öncelikle.

Demem o ki dostlar, içinde bulunduğumuz “Sıradışı “ günler aslında hayatımızın hiçbir gününün “Sıradan” olmadığını gösterdi bize.

“ Bu süreç ne  zaman bitecek? “ diye sorarsanız, yanıtım, “Virüse karşı aşı bulunduğu zaman “ değil  , “Daha bilinçli, daha farkındalıkla yaşamayı  öğrendiğimiz zaman”

Sevgiyle, sağlıkla, farkındalıkla kalın.

Yorumlar 2
Bahar Özbay 19 Mayıs 2020 17:58

Farkındalığımızı artıran bilinçlendiren süper bir yazı kalemine Sağlıķ arkadaşım

Devlet Uykusuz 17 Mayıs 2020 12:28

Canım arkadaşım güzel yüreğinin ve beyninin süzgecinden gecirdigin güzel düşüncelerini yine çok güzel aktarmışsin. Emeğine ve kalemine sağlık.

Yazarın Diğer Yazıları