BUNLAR HİÇ BAŞINIZA GELDİ Mİ !?

  • 3587

İnsan ömrü başarılarla, başarısızlıklarla, sakarlıklarla, sürprizlerle, aksiliklerle ve şanslı zamanlarla doludur… Mutlu-mutsuz, huzurlu-huzursuz, şanslı-şanssız, hasta veya sağlıklı olduğunuz zamanların oranları ölçüsünde yaşamdan zevk alır veya kahrolursunuz!.. Sizin başınıza da şu gibi olaylar hiç geldi mi?

--İlçenizden 10 kilometre uzaktaki bir köyde yaşıyorsunuz!.. Soğuk bir Kış günü sabahın köründe müthiş bir bel ağrısıyla sıcak yatağınızdan fırlıyor, hemen hastaneye gitmek için arabanızın anahtarını kapıp, dışarı koşuyorsunuz… O soğukta marşa basıyorsunuz, arabanız çalışmıyor!.. Israrla tekrar ediyorsunuz, yine çalışmıyor; ne yaparsınız? Bir tamirci çağırmayı mı; yoksa tepesine benzin döküp, o arabayı hemen yakmayı mı düşünürsünüz!?

--Bir gün çoluğunuzu-çocuğunuzu alıp, neşe içinde bir sahil kenarına pikniğe gidiyorsunuz… Şehir girişinde trafik polisi durduruyor… Ehliyeti evde unuttuğunuzu fark ediyor, yediğiniz yeni ve zamlı para cezası ile sarsılıyorsunuz; birden kaybolan neşenizi yeniden-ne kadar zamanda, nasıl, nerede ve nasıl bulursunuz?

--Sıkıntıda olan bir arkadaşınıza borç para yardımında bulunursunuz, o paranın kendinize ihtiyaç olacak zamanı da ona ısrarla hatırlatırsınız, ama paranız zamanında geri gelmez, siz kendiniz borç takibine düşersiniz!.. Böyle durumlarda tavrınız ne olur?

--Çapayı, küreği, orağı alıp, evinizden çok uzaktaki, kuş uçmaz-kervan geçmez bir mevkideki tarlanıza çalışmaya gittiniz… O sıcakta, ağaçların diplerini çapalayıp, etraflarındaki ot ve dikenleri biçtiniz, terlediniz ve yoruldunuz… Ceviz ağacınızın dibine, koyu gölgeye oturup, çok canınız çektiği için, cebinizden bir cigara zıkkımı çıkardınız, o zıkkımı keyifle yakacaksınız!.. Ama tüm ceplerinizi karıştırdığınızda, çakmağınızı evde unuttuğunuzu fark ediyorsunuz!.. Böyle zamanlarda siz ne halt eder, kendinize nasıl tepki gösterirsiniz?

--Meselâ Sibel TÜZÜN hanımefendi gibi ünlü bir ses sanatçısısınız… Yeni albümünüzü ilk defa TRT’deki bir programda tanıtacağınız için çok mutlusunuz ve heyecanla o önemli günü bekliyorsunuz… O arada da boş durmuyor, elinden mazbatası alınmış Başkan Ekrem İmamoğlu için, sosyal medyadan; “Her Şey Çok Güzel Olacak!” diye bir mesaj atıyorsunuz… Gün geliyor, programa tam çıkacağınız sırada, program yapımcıları sizi arıyor ve “Siz bu programdan çıkarıldınız, gelmeyin!” diyorlar… Böyle bir olaya siz nasıl tepki gösterirsiniz!?

--Bir seçim sırasında kararsız durumdasınız… Aylık ücretinizin ailenize yetmediğini görüyor, aşırı pahalılıktan çocuklarınızın yüzüne bakamaz haldesiniz ve kahroluyorsunuz!.. Bu sırada bir siyasi lider çıkıp; “Bu kardeşinize oyunuzu verin, yetkiyi verin, bakın faizlerle, dolar nasıl düşüyor, pahalılık nasıl ucuzluğa dönüşüyor görün!..” diyor… Bu vatandaş yine bu kişiye inanıyor ve yine oyunu veriyor; faiz, dolar ve pahalılık bu sefer iki katına çıkıyor!.. Bu seçmenin yerinde siz olsaydınız; “Elim kırılsaydı da oy vermeseydim!” mi derdiniz, yoksa; “Bunlar dış güçlerin bir oyunu, ben oyumu yine buna vereceğim!” mi derdiniz?

Köydeyken, çok sevdiğim ağabeylerimden biri anlatmıştı, olay şöyle olmuş: Çocukluk arkadaşı olan fırıncıya yüklüce bir borç para yardımında bulunmuş… O da tütün parasında borcunu hemen ödeyecekmiş… Tütün paraları alınmış, kendisinin de traktör taksitini ödeme zamanı gelmiş, ama fırıncı arkadaşından o para bir türlü gelmiyormuş… Bir gün yolunu kesip, parasını istemiş… Fırıncı arkadaşı ne demiş biliyor musunuz; “Tütün paramı faize yatırdım, süresi dolunca senin paranı da ödeyeceğim yahu!.. Sen beni parasız ve unutkan biri mi zannettin yoksa, vallahi çok ayıp ediyorsun arkadaş!” demiş, iyi mi?

Atalarımız hep; “İnsan aklı unutmakla malûldür!” derlerdi… İnsanların başlarına hep böyle olaylar geldiği zaman, bunlara karşı nasıl tavır aldıkları çok önemlidir!.. Bunlara karşı gülerek mi, kızarak mı, artık dünyanın sonunun geldiğini düşünerek mi; yoksa her olayı soğukkanlı bir şekilde karşılayıp, sabırla çözümler arayarak mı yaklaşıyorsunuz!? İşte, asıl önemli olan husus budur, çünkü hiçbir olumsuzluk ve unutkanlık dünyanın sonu değildir!..            Sakin KOŞAR… 

 

Yazarın Diğer Yazıları