PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

KARANTİNA GÜNLERİ VE AİLE İÇİ ŞİDDET PANDEMİSİ

PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

  • 2983

Coronavirüs pandemisini kontrol altına alabilmek, daha fazla hayat kurtarabilmek için, insanlara “evde kal” derken, başka bir tehlikenin kapıları açıldı: Aile içi şiddet.  Karantina süreci boyunca dünyadan gelen tüm veriler, izolasyonun en çok kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti arttırdığını gösteriyor. Kurumsal kayıtlar, insanları virüsten korumaya çalışırken kullandığımız yöntemlerin, aile içi şiddeti arttırarak, kadınların daha fazla öldürülmesine neden olduğunu göstermektedir.  Salgını önlemenin ön şartlarından biri olan insanların eve kapanmasının, aile içinde hâlihazırda var olan şiddetli geçimsizlikleri daha da arttırarak, şiddet olaylarına ve cinayetlere neden olduğunu göstermektedir.
Pandemi süreci boyunca tüm dünyada uygulanan karantina günlerindeki sosyal izolasyonun, aile içi şiddete olan etkisi incelendiğinde, dünyada ve Türkiye’de karşılaşılan tablo şöyle; 
Karantina döneminde coronavirüs vakasının ilk görüldüğü ülke olan Çin’de, kadına yönelik şiddet oranının 3 kat arttığı, karantinanın bitmesiyle boşanma başvuruları sayısında da artış yaşandığı görülmüştür.
Corona pandemisi sürecinde ABD’de, Philadelphia merkezli kadın kuruluşu Women Againts Abuse, Covid-19 günlerinde kadına şiddetin yüzde 30 arttığını duyurmuştur.
İngiltere ve Galler'deki yerel istismar kuruluşlarına göre de, İngiltere'de bir hafta içinde Ulusal İstismar Yardım Hattı'na yapılan çağrılar yüzde 65 arttığı görülmüştür.
Pandemi sürecinde, Danimarka'da, kadın sığınma evlerine başvuran kadınların sayısının arttığı açıklaması yapılmıştır.
Fransa'da 17 Mart 2020 de başlayan sokağa çıkma yasağının ardından ev içi şiddet vakalarının yüzde 30 arttığı tespit edilmiştir.
Türkiye’deki durumlar incelendiğinde, son 10 günde, 10 kadın ev içinde öldürülmüştür. Kadınlar genelde ev içi şiddetten, evden dışarıya kaçarak kurtulurlarken, karantina günlerinde dışarıya çıkamadıkları için Türkiye’de de kadın cinayetlerinin arttığı görülmüştür. 
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre sadece 2020 Mart ayı içerisinde 29 kadın cinayeti işlenmiştir. Türkiye’de karantina uygulamasının başladığı 11 Mart 2020 ile 31 Mart 2020’ye kadar geçen 20 günlük süre içerisinde 21 kadın öldürülmüştür.
Coronavirüs pandemisi insanları evde kalmaya, aile ile birlikte olmaya zorlamış, bununla birlikte mali sıkıntılar ve gelecek kaygısı gibi stres yaratan faktörler ortaya çıkmıştır. İnsanların uzun süre evde kalması geçmişten beri süregelen aile içindeki ilişki sorunlarını tetikleyerek,  aile içi şiddetin artmasına, kadın cinayetlerin küresel çapta yükselmesine neden olmuştur. 
Corona virüs pandemisinin daha ne kadar devam edeceği, karantina süresinin daha ne kadar uzayacağı, sokağa çıkma yasaklarının kaç gün daha uygulanacağı belirsiz olan şu durumda, insanların evlere kapanmasının bir sonucu olarak, aile içi şiddete yönelik de önemli tedbir ve acil önlemlerin alınması gerekmektedir. Coronavirüs ile mücadele sürecinde, aile içi şiddete yönelik tedbirler, pandemi koşullarına göre yeniden düzenlenmeli, kadına ve çocuklara şiddet uygulayanları coronavirüsten korunurken, kadın ve çocukların hayatlarının tehlikeye atılmasına izin verilmemelidir.
2019 yılı kayıt altına alınan kadın cinayeti: 474
2017 ile 2019 yılları arasında kayıtlara geçen kadın cinayeti: 1.406 
18 Mart -18 Nisan 2020 coronavirüsten ölen kişi sayısı: 1.890
Şu anda tüm dünyanın gözü coronavirüsten ölen insan rakamlarına odaklanmış durumdadır. Her akşam insanlar evlerinde meraklı gözlerle resmi kurumların, acaba bu gün dünyada ve Türkiye’de kaç kişi coronavirüsten öldüğünün sayısal verilerini beklemektedir.  Peki pandemi olduğundan bu yana dünyada cocronavirüsten başka ölümler gerçekleşmemiş midir? Sadece 20 günlük karantina sürecinde ölen, 21 kadının yok olan hayatı, annelerinin yok olan hayatı ile birlikte çocuklarının da yok olan hayatı ölüm değil midir? Bir annenin ölümü, bin çocuğun ölümüdür! Bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürür! Fakat bizler  7/24 medyanın odaklandığı coronavirüs ölüm haberlerinden dolayı, zihnimiz dünyada tek ölümün coronavirüsten kaynaklanacağı, başka ölümlerin gerçek ölüm olamayacağı  gibi bir algı deformasyonuna uğratılıyoruz. Virüslerin bizleri öldürdüğünü biliyor, ona savaş açıyor ve mücadele ediyoruz. Peki içimizdeki virüsler ne olacak? Üstelik kimse bu virüslerin farkında değil. He gün sokaktalar, iş yerlerindeler, evin içindeler... 
Coronavirüs bir pandemidir. Ancak şiddet de bir pandemidir. Coronavirüs pandemisinin farkındayız, onun düşmanımız olduğunu biliyor, kendimizi koruyabiliyor ve coronavirüsün bir gün biteceğini biliyoruz. Peki ya şiddet? Kadına şiddet! Çocuğa şiddet! Hayvana şiddet! İnsana şiddet! Hayata ve yaşama şiddet! Üzerinde yaşadığımız yeryüzüne şiddet! Nefes alan her şeye şiddet! Peki bunu ne yapacağız? Üstelik uzun sürece yayılmış, içimizde bizimle yaşayan, kimsenin farkında bile olmadığı, her an içimizden birini yok etme ihtimali olan, içimizdeki bu virüsü nasıl yok edeceğiz? 
Şiddet de küresel bir pandemidir! Üstelik insanlık tarihi boyunca coronavirüsten çok daha fazla can almıştır ve kontrol edilmediği sürece daha da can almaya devam edecektir. Düşmanı bilmek ve tanımak bir zaferdir. Ancak sinsi, gizli ve fark edilmeyen düşman, her zaman kaybettirir. Yaşayan ve nefes alan her şeye uygulanan şiddet de bir pandemidir ve coronavirüsten çok daha büyür bir tehlikedir.
 

Yazarın Diğer Yazıları