SOSYAL FOBİ
Psikolog Saadet ELEVLİ
- 547
Sosyal fobi, kişinin diğer bireylerle etkileşime geçtiğinde hissettiği sıkıntı, endişe ve yoğun korku duygusudur. Sosyal fobi yaşayan kişilerde; kalabalık ortamlarda, toplu taşımada, telefonla konuşurken veya başkalarıyla yemek yerken kaygı seviyesinin arttığı gözlemlenmektedir. Bununla birlikte titreme ya da kızarma gibi fiziksel belirtiler de görülebilir. Sosyal kaygı bozukluğuna sahip bireyler, diğer insanlarla konuşurken kendilerini rahatsız hissetmekte, konuşma sırasında anlaşılmayacağını ya da eleştirilip yargılanacağını ya da alay edileceklerini düşünebilmektedirler. Bu yüzden bir konuşma ya da ilişki başlatmak konusunda çekingen davranabilmektedirler. Sosyal fobisi olan kişilerin çoğunlukla utangaç ve çekingen davranışlar sergiledikleri ve göz teması kurmaktan kaçındıkları görülmektedir.
Sosyal fobi ile ilgili yapılan araştırmalara göre diğer davranış bozukluğu türlerinde olduğu gibi kalıtımsal faktörlerin etkili olduğuyla ilgili bulgulara ulaşılmıştır. Ancak kalıtımsal faktörlerin ne derece etkilediği bilinmemektedir. Bununla birlikte bazı araştırmalarda çevresel faktörlerin kalıtımsal faktörler kadar etkili olduğu belirlenmiştir. Dolayısıyla hem genetik hem çevresel etkiler olduğu takdirde kişide sosyal fobi görülme olasılığı artmaktadır.
Sosyal fobide ailenin etkisini araştırmak için yapılan bir çalışmada, sosyal anksiyetesi olan ebeveynlerin çocuklarının sosyal anksiyete riskinin arttığı görülmüştür. Buna ek olarak ailenin ilgisizliği, dışlanmaya maruz kalma gibi durumlar çocukta onaylanma ihtiyacının artmasına yol açarak sosyal fobi riskini artırabilir. Ayrıca sosyal fobi, kişinin öğrenilmiş bir davranışı da olabilir. Eğer kişi onun için utanç veren bir sosyal durum yaşadıysa bundan sonrasında sosyal anksiyete hissetmeye başlayabilir.
Bazı araştırmalarda ise beyindeki amigdala bölümünün aşırı aktif olmasının da sosyal kaygı bozukluğuna yol açabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Korkuyla ilgili tepkileri kontrol eden amigdala, normalden daha aktif olduğunda kişi sosyal herhangi bir durumda kendini endişeli hissedebilmektedir.
Sosyal fobi yaşayan kişiler çoğunlukla içedönük özellikte oldukları, düşük ve kısık bir ses tonu ile konuştukları, ortamda kendilerine yönelik olumlu bir eleştiri yapıldığında ya da iltifat edildiğinde, bunu sessizce geçiştirdikleri, kendilerini açık ve net bir şekilde ifade etmekten çekindikleri gözlenmektedir. Sosyal ortamlarda dikkatin kendilerinde olmasından hoşlanmadıkları, genelde kalabalık ortamlardan kaçındıkları ve genellikle onlara büyük bir konfor alanı sunan evde zaman geçirmeyi daha çok tercih ettikleri görülmektedir
Sosyal fobi yaşayan bireylerde sosyal etkileşim esnasında ya da herhangi bir sosyal ortama girildiğinde yüzde kızarma, nabzın hızlanması, titreme, terleme, mide bulantısı, baş dönmesi, kaslarda gerginlik ve normal bir şekilde nefes alamamak gibi bazı fiziksel belirtiler de görülebilmektedir.
Sosyal fobiye sahip olan bireyler için telefonda konuşmak, yeni biriyle tanışmak, başkalarıyla birlikte yemek yemek, bir iş yaparken izlenmek, kalabalık içinde konuşmak, otorite sahibi kişilerle bir arada bulunmak önemli tetikleyicilerdir. Bu tür durumlarda kinin önemli oranda korku ve endişe hissettiği görülmekte ve bu sebeple bireyin bu tür durumlardan kaçınma davranışı sergilediği görülmektedir.
Sosyal fobi tedavisinde öncelikle bireyin hangi durumlarda rahatsız hissettiği tespit edilir. Diğer insanlarla yemek yemek, ortamdaki sohbete katılmaktan kaçınmak, toplu yerlerde endişeli hissetmek gibi durumlardan hangilerini yaşadığı ve bunlarla karşılaştığında nasıl davrandığı belirlenmelidir. Semptomların azaltılması için kişinin rahatsızlık hissettiği durumlarla ilgili duygu ve düşüncelerini kontrol etmek gerekir. Ek olarak kaçındığı ve korku hissettiği durumlardan kaçınması da azaltılmalı, kişinin sosyal durumlardaki endişesini kontrol altına alabilmesi sağlanmalıdır. Bunun için psikoterapi tedavisi önerilmekte ve bazı durumlarda ilaç tedavisi de uygun görülebilmektedir.