KLEPTOMANİ (ÇALMA HASTALIĞI)
Psikolog Saadet ELEVLİ
- 556
Kleptomani, kişisel kullanım ya da parasal değeri için gereksinme duyulmayan nesneleri çalmaya yönelik dürtülere karşı koyamama olarak tanımlanan bir dürtü kontrol bozukluğudur.
Kleptomani, kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülmekte olup, tanı alan olguların %77'sinin kadın olduğunu bilinmektedir. Bunun nedeni olarak, dürtü kontrol bozukluğu bulunan erkeklerin daha çok saldırgan türde davranış sergilemeleri, kadınların yıkıcı davranışlarının daha az olması, dürtü kontrol bozukluğunun erkeklerde patolojik kumar, piromani ve aralıklı öfke patlaması bozukluğu ile kadınlarda da kleptomani ve trikotillomani şeklinde daha sıklıkla görülmesidir.
Kleptomani, genellikle çocukluk, ergenlik ya da erken erişkinlik döneminde başlamakta, ortalama başlama yaşı 20 yaş olarak belirtilmektedir. Olguların çalma atağı sıklığının ayda ortalama 27 olduğu, bunun ayda 120'ye kadar çıkabileceği bildirilmiştir. Bu bulgular, kleptomaninin hasta tarafından engellenmesi ne kadar güç bir dürtü denetim bozukluğu olduğunu göstermektedir.
Kleptomanisi olan kişinin, çalma girişiminde bulunmadan hemen önce giderek artan bir gerginlik duyumsadığı, çalma eylemini gerçekleştirirken haz, doyum ve rahatlama duygusunun ortaya çıktığı belirtilmektedir. Genelde bireyin çalınan nesneleri satın alacak gücü olduğu gözlenmekte, sıklıklar bireyin çaldığı nesneleri başkalarına verdiği ya da gizlice geri koyduğu, sakladığı ya da bazen de attıüı görülmektedir. Davranışları önceden planlanmadığı, çalma davranışının o anda, kendiliğinden gerçekleştiği, bir nesneyi çalmak için diğer insanlarla herhangi bir işbirliği içine girmedikleri, genelde suç ortaklarının olmadığı, bu davranışı dürtüsel olarak bireysel gerçekleştirdikleri görülmektedir. Kleptoman kişiler çalma suçundan yakalandıktan sonra öfke ve öç alma duygusundan çok suçluluk, üzüntü ve bunaltı duymaktadırlar.
Bireyler çalma davranışını yanlış bir eylem olarak değerlendirmekte, büyük bir kısmı da çalmadan sonra suçluluk duyduklarını belirtmekte, kimilerinin çaldıkları eşyaları hayır kurulularına bağışladıkları, soydukları dükkandan çaldıkları eşyanın ücretini geri ödedikleri, ya da çalınan eşya konusunda satıcıyı uyararak çalma eyleminin diyetini ödetmeye çalıştıkları gözlenmektedir.
Kısaca özetlemek gerekirse çalma hastalığına sahip bireyler, bilinen hırsızlık davranışında bulunanların aksine, kişisel kazanç elde etmek için çalmazlar, çalma atakları genelde kendiliğinden, planlanmadan, başkasından yardım almadan gerçekleşir.
Kleptomaninin nedenlerinin tam olarak bilinmemesine karşın, önemli etkenlerden biri olduğu düşünülen, beyinde bulunan nörotransmitter denilen maddelerden biri olan serotonin seviyesinin dengesizliğidir. Kleptomani gibi dürtü kontrol bozukluğu olan bireylerde, serotonin seviyesinin normalden daha düşük olduğu gözlenmiştir.
Geçmiş aile öyküsünde kleptomanisi ya da obsesif kompulsif bozukluğu olan, alkol ya da madde bağımlılığı olan ebeveyn ya da birinci derecede akrabaya sahip olanın önemli bir risk faktörü olduğu söylenmektedir.
Çalma hastalığına sahip olan bir bireye öncelikle suçlayıcı, karalayıcı ve yargılayıcı bir tutumla yaklaşmamak gerekmektedir. Bu durumun bir davranış bozukluğu, bir dürtü kontrol sorunu olduğu, profesyonel tedavi gerektiren ve tedavi edilebilen bir sorun olduğu unutulmamalıdır.