PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

KARNE KRİZE DÖNÜŞMESİN

PSİKOLOG SAADET ELEVLİ

  • 960

Okulların kapanmasına az kala, ailelerin karneye bakış açısı nasıl olmalı?
Anne-babaların çocuklarının karne notlarına vereceği tepkilere göre karne aile içinde bir krize de dönüşebilir, çocuk için kendini geliştirme fırsatı da sağlayabilir. Karnenin ne yönde kullanılacağı, ailenin karneye ve başarıya yüklediği anlama bağlı olarak değişmektedir.
Sorgulayan, düşünen, sağlıklı bireyler yetiştirmek için öncelikle anne-babalar şu soruları kendilerine yöneltmelilerdir: 
Eğer işler yolunda değilse ne olmuş olabilir? Evde huzurlu bir ortam var mı? Çocuğuma ders ve ders dışında sınır koyma ile ilgili tutarlı davranıyor muyum? Kurallarım ve bunları takip eden bir sistemim var mı?  Dikkat ile ilgili sıkıntı yaşıyor olabilir mi? Öğrenme güçlüğü çekiyor olabilir mi? Okulunda onu rahatsız eden, aşağılayan, kısaca zorbalık yapan birileri var mı? Okulun eğitim-öğretim sistemi sağlıklı mı? Destekleyici bir öğretmeni var mı? Bu liste uzayıp gidebilir... Ortada bir problem varsa, problemi çözmenin öncelikli koşulu, problemin kaynağını doğru anlayabilmektir… Çocukların başarısızlıklarına öfkelenmeden önce, ebeveynler bu sonucun nedenlerini anlamaya çalışmalılardır. Ayrıca geçmiş kişisel tarihimize baktığımızda, her birimizin geçmişinde mutlaka başarısızlık hikâyeleri olduğunuzu görebiliriz. Hatta yetişkinlerin, çocuklarının başarısız olmasından bu kadar çok korku ve kaygı duymalarının altında, kendi geçmişlerindeki başarısızlıklar yatmakta olduğunu görürüz. Başarısızlık, korku duyulacak bir şey değildir, doğru değerlendirilirse, yeni öğrenmelere gebe çok iyi bir öğretmedir. 
 Çocuklara düşük notları nedeniyle olumsuz (tembel, yetersiz, dikkatsiz, akılsız vb.) mesajlar verildiğinde çocuklar bu durumu kendi kişilik özellikleri ile özdeşleştirirler ve bu da onların özgüvenlerinin düşmesine, olumsuz bir benlik algısı geliştirmelerine yol açar. Bu olumsuz inançları nedeniyle ikinci defa denemekten veya çabalamaktan vazgeçerler. Artık amaç yeni bir şeyler öğrenmek değil “akıllı”, “zeki” vb. etiketini korumaya çalışmak veya “tembel”, “akılsız” vb. etiketleri bir kez daha duymaktan kaçınmak olur. İleriki yaşlarda bir sorun olarak karşısına çıkacak,  performans kaygısının temelleri böylece atılmış olur. Böyle bir sonuçla karşılaşmamak için ebeveynler öncelikle kendilerinin karneye yükledikleri anlamın ne olduğunu fark etmelidir. “Çocuğun zekasını, akıllı olup olmadığını gösteren bir belge mi?”, yoksa “Öğrendiği bilgi düzeyi ve geliştirebileceği yönleri hakkında bilgi veren bir değerlendirme mi?”… 
Ebeveynlerin olumlu ve olumsuz geri bildirimleri çocuğun zekasına, kişiliğine değil her zaman davranışına, çalışma düzenine yönelik olmalıdır. İşte o zaman çocukların karneye atfettikleri anlam da sevilmenin, değerli olmanın, kabul görmenin ön koşulu değil; bir öğrenme ve gelişme sürecinin değerlendirmesi, yeni hedefler belirleme fırsatı olacaktır.
Eğer bir konuda eksiklik varsa bunda öğrencinin herhangi bir sorumluluğu olmadığını anlamına gelmez ancak, tek sebep öğrenci olmayabilir, çözümü doğru yerlerde aramak gerekir. 
Ebeveynler, çocuklarının başarısızlıklarını cezalandırılacak bir sonuç olarak değerlendirmemelidirler. Nitekim, cezalandırmak çocuğu motive etmez, kalıcı davranış değişimi sağlamaz, aksine öfke duygusu geliştirmesine ve olumsuz etkiye sebep olur. Çünkü cezalar bireye neyi ve nasıl yapması gerektiğini öğretmez, sadece kötü notları olduğu için korkmasını öğretir. Ayrıca çocuğa bir iç disiplin ve motivasyon geliştirme olanağı da sağlamaz. Yaz tatilini bir fırsat olarak kullanıp, bu sürecin bir öğrenme olarak ele alınması ve neler yapılırsa daha iyiye gideceğine bakılması acısından aileyi ve öğrenciyi olumlu sonuçlara götürebilir. Cezalandırma yerine ebeveynler, çocuğun ders çalışma alışkanlıklarında, öğrenme süreçlerinde ya da okul ile ilgili bir sorun olup olmadığı araştırılmalıdır.
 Çocuklar yaz tatilini amacına uygun kullanmalı, dinlenmeli, enerji toplamalı, arkadaşlarıyla bir araya gelmeli, sevdiği ve hoşlandığı bir aktiviteye katılımı sağlanmalı. Ebeveynler çocuğun sosyal ve iletişim becerisini, yaşam becerilerini destekleyici bir yaklaşımla yaz tatilini çocukların işlevsel geçirmelerine yardımcı olmalıdırlar. 
Karnesi nasıl olursa olsun çocuğun tatilde dinlenmesi gerekmektedir.  Ebeveynler “matematik dersine çalış” demek yerine okulun verdiği çalışmaları nasıl yapacağı konusunda çocukla birlikte plan yapabilirler. Böylece çocuk da etkin öğrenmenin önemli bir parçası olan, program ve plan yapabilme alışkanlığı kazanır. 

Yaşam boyunca çocuklar başarıyı da başarısızlığı da deneyimleyeceklerdir. Önemli olan onların deneyimlerini öğrenmeye ve yaşam becerisine dönüştürebilmelerine katkı sağlayabilmektir. Bu da ebeveynlerin başarıya nasıl bir anlam yüklediklerine bağlıdır. Ebeveynler çocukların başarılarını aşırı yüceltmek ya da başarısızlıklarını da felaketleştirmek yerine, yaşamın bir parçası, yaşam becerilerinin gelişimine bir katkı sağlayan bir deneyim olarak görürler ve çocuklarının başarı ya da başarısızlıklarına, kişisel anlamlar yüklemezlerse, yaşamın olağan döngüsü içinde bir deneyim olarak değerlendirirlerse çocuklarının gelişim sürecine çok önemli katkı sağlamış olacaklardır. 
Tüm öğrencilere keyifle, mutlulukla ve huzurla geçirdikleri bir yaz tatili diliyorum… 

Yazarın Diğer Yazıları