Resmi kayıtlara göre elli bin kişinin hayatını kaybettiği, yüz binlerce insanın evsiz kaldığı, yarısı yok olan şehirlerin olduğu bir afet yaşadık.
Üzerinden tam bir ay geçti. Yaralar hala taze. Yok olmuş onlarca aile var.
Tüm çocuklarını depremde kaybetmiş sadece kendisi kalmış anneler, babalar var. Tüm ailesini kaybetmiş çocuklar var.
Ve bunlar azımsanacak kadar da değil. Binlerce.
Düşünün gece yatarken bir şehriniz var, bir işiniz var, bir eviniz ve aileniz var.
Ama sabah hepsi yok oluyor.
Tüm hayat bitiyor.
Allah böyle bir acıyı bir daha yaşatmasın.
Ama acı tarafı şu ki; hala bu yaralar kanıyorken, bir parti genel başkanı masadan kalkıyor ve birden bire gündem değişiyor.
Tüm bu acılar, kanayan yaralar bir anda unutuluyor. Oradaki feryatlar ve çırpınışlar artık duyulmaz oluyor.
İnsanlık için oldukça üzücü.
Lütfen unutmayalım ve unutulmasına müsaade etmeyelim.
Hala yardım bekleyen, çok zorda insanlar var. Yardım elimizi çekmeyelim.
Peki sayın Akşener’in ittifaktan ayrılması önemsiz mi?
Elbette önemsiz değil ama bu acılardan da önemli değil.
Bu konu ile ilgili yazımı yazacağım.
Ama şimdi değil.
Bu algılarla yönetilme meselesi artık çok sıktı.
Ne olur biraz uyanık olalım.
Hep aynı delikten sokulunmaz.
Rahmetli Zübeyr Gündüzalp’in “Her hatayı yapabilirsin ama bir hatayı iki kere yapma” sözü bize rehber olsun.
Hafızalarımız biraz daha geniş mesafeli olsun.
Bir insan her akşam aynı çukura düşer mi?