Malum bu günlerde üniversite sınavına girip belli bir başarı gösteren arkadaşların üniversite tercih heyecanları var. Bana da zaman zaman tavsiye niteliğinde sorular soruyorlar. Onlara verdiğim tavsiyelerden genel olan kısımları bu hafta bu köşede tekrarlamak istiyorum.
Öncelikle üniversite sınavında başarılı olan arkadaşları tebrik ediyorum. Özellikle istedikleri alanları kazanan arkadaşlara hayırlı olsun diyorum. Onların çok fazla sıkıntıları yok. Belki sadece istediği şehir olmayanlar biraz üzülmüş olabilir ama hiç üzülmesinler karşılarına nereden nelerin çıkabileceği belli olmaz. Haklarında hayırlısı olur diye temenni ediyorum.
Bir kısım arkadaşlar da maalesef istedikleri yerleri tutturamadı. Ya tekrar sınava girmeyi göze alabilip, alamayacaklarına; ya da mevcut başarı durumuna göre her hangi bir alanı seçme kafa karışıklığı ile mücadele etmekteler. Her iki kesime de söyleyeceğim birkaç kelamım olacak.
Bir meslek seçme aşamasındasınız. Bu karar belkide hayatta aldığınız en önemli kararlardan birisi olacak. Çünkü bundan sonraki hayatınızı şekillendirecek karardır bu. Şu anda bir çok alternatif içerisindesiniz. Doktor, mühendis, avukat, asker, işletmeci, veteriner, hemşire vs. bir çok seçenek arasındasınız, ama karar verdikten sonra artık o mesleği yaşayacaksınız iyisiyle, kötüsüyle.
Her mesleğin kendine göre güzellikleri vardır. Tabiki zorlukları da. Burada önemli olan size uygun olan meslek hangisi? İlgi duyduğunuz ve başarılı olduğunuz alan hangisi? İlk olarak bunu netleştirmeniz lazım. Sevdiğiniz bir alanda başarılı olma ihtimaliniz daha yüksektir.
Bana soranlara öncelikle sevdiğiniz mesleği yazın diyorum. En az otuz yıl çalışacağınız bir meslek bu. Sevmeden, istemeyerek bu işi yapmanın otuz yıl çekilecek bir işkence olacağını unutmayın.
Bizde maalesef ekmek kapısı olarak Devlet düşünülüyor. Devlete kapağı atalım, sabit bir gelirimiz, güvencemiz olsun yeter saikiyle hareket ediliyor. Elbette anlaşılacak bir tarafı var ama memleketin memurdan çok cesur girişimcilere ihtiyacı vardır. Memuriyet her zaman kolaya kaçmanın bir yolu, ama dünyayı yöneten girişimcilerdir.
Arkadaşlar cesur olmalı ve başaracaklarına inandıkları mesleklere yönelmelidirler.
Şu şehirde demirci, marangoz, klimacı, tesisatçı bulmanın zorluğunu bilen biri olarak söylüyorum; bu meslekler hiç yabana atılacak meslekler değil.
Nalbantlık diye bir meslek var. Zannediyorum yeni nesil bunun ne olduğunu bilmez. Artık atlarla sürülen arabalar ve çiftçilik kalmadı. Geçenlerde bunun bir okulunun olduğunu ve dünya paralar kazandıklarını duyunca hayret etmiştim. Sonra yarış atlarının değerlerinin milyonlarla ölçüldüğünü görünce hak verdim. O kadar değerli atları elbette işinin ehline teslim etmek isteyecekler. Nalbantlık atları seven birileri için neden cazip bir meslek olmasın.
Nalbant olun demiyorum ama bu şekilde çok cazip, yaparken keyif alabileceğiniz başka buna benzer meslekler de olabilir. Sadece araştırın diyorum.
İstedikleri alanı kazanan arkadaşlar için de sözüm var. Üniversiteyi kazanmak yeterli değildir, önemli olan o alanda kendinizi geliştirebilmeniz ve yeterli donanıma sahip olabilmenizdir. Unutmayın Kamu Yönetimini bitiren herkesi Kaymakam yapacak bir sistem yok. Olması da mümkün değil.
Önce üniversite sınavında yarış yapıyordunuz. Şimdi ise aynı alanda okuyanlarla yarış yapmak zorundasınız. Önemli olan sadece bir doktor olmak değil, alanında iyi bir doktor olmaktır. Her meslek için geçerli bunlar. Aman bu doktora gitmeyin masada kalma ihtimaliniz yüksek şeklinde nam salan bir doktor yerine, çok maharetli, adeta sanat yapıyor denilen bir marangoz olmak belki de daha hayırlıdır.
Seçimlerinizin hakkınızda hayırlı olmasını diliyorum.