Çok karamsar yorumlar duyuyorum şu günlerde.
Malum seçim süreci yaşıyoruz ve maalesef Türkiye’de hemen hemen tüm seçim süreçleri çok sancılı olmuştur.
Bombalar patlar, suikastlar olur, terör saldırıları olur ve onlarca bazen yüzlerce can kaybı.
İnsanları birbirlerine düşürüp fanatikleştirmeye çalışırlar.
Bunlar kimilerinin o kadar çok işine yarar ki, kaybedilecek seçimler bunlar sayesinde kazanılır.
Türkiye’de en ucuz ve kıymetsiz şey insan hayatıdır. Seksen beş milyondan birkaç yüz eksilmiş ne önemi var. Büyük zaferler için küçük gruplar feda edilir.
Maalesef mantık bu.
Vicdan azabından kurtulmanın bir yolu.
Hitler ve onun yandaşları 2,5 milyon Yahudi’yi öldürürken de vicdanlarını rahatlatacak kendilerince bir gerekçe bulmuşlardı.
Hatta, bunlar çok fazla nasıl daha çabuk öldürebiliriz sorununa! çözüm olarak yüzlerce kişiyi aynı anda ve çok kısa zamanda öldürebildikleri gaz odalarını keşfetmişlerdi.
O odalardan çıkan dumanlar ve kokulardan dolayı herkes de bal gibi insanların öldürülüp, yakıldığını biliyordu ve bunlar zamanında onların komşularıydı, yeri geldiğinde ekmeklerini paylaştıkları.
Fakat algı ve propaganda çok güçlü bir silah.
En vicdanlı insanı kısa sürede canavara döndürebiliyor.
O zamanlar teknoloji böyle de değildi, ama 2-3 yıl gibi kısa sürede bu algı oluşturulabilmişti.
Milyonlarca insan zarar gördü.
O zulme seslerini çıkarmayan almanlar da zarar gördü.
Kraliyet Hava Kuvvetleri ve Amerikan Hava Kuvvetleri 13-15 Şubat 1945 tarihlerinde toplamda yaklaşık 1300 ağır bombardımanla 25.000’e yakın Dresden’de yaşayan almanı öldürdü. Çoğu yanarak öldü. Bu sadece bir olay. Bunun gibi daha çok katliam var.
Bosna’da komşusunu acımasızca öldüren Sırplar.
Elbette onlar da kendi vicdanlarını rahatlatacak bir sebep buldular.
İster savaş olsun ister başka bir çatışma, algı insanı canavarlaştırabiliyor.
Öyle bir noktaya geldik ki, iç savaş dillendirenlerin haddi hesabı yok.
Yaşadığımız şu süreçte tekrar ve tekrar söylüyorum, lütfen her söylenene inanmayalım. Bizi tuzağa düşürmek isteyenlere fırsat vermeyelim. Hakkımızı arayalım ama kimsenin hakkını yemeyelim.
Eğer suçlular varsa bırakım cezalarını adalet versin.
Ve emin olun, her kim zerre miktar hayır işlemişse onun karşılığını görür ve her kim zerre miktar şer işlemişse onun karşılığını görür.
Yüce adalete güveniniz tam olsun.
