Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

Sahte Hayat

Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

  • 960


Ülkemizde okuma oranlarının çok düşük olduğunu biliyoruz. Ama üniversite mezunu sayımız çok arttı.
Demek mesele okuma oranı da değil.
Okuduğunu anlayabilme oranı desek daha doğru olur herhalde. 
Ama burada kasıt okul okumak değil elbette. Roman okumak, şiir okumak, makale okumak, köşe yazısı okumaktır kast edilen.
Kimileri okumuş  cahil toplum istiyor. 
Onları yönetmek çok kolay. 
Onun için de gerçek anlamda okumaya ve okuyana karşı çıkıyor, okumayı teşvik edecek hiçbir hamle yok. Sadece cılız bir sesle, aman duyulmasın hesabıyla, ayıp olmasın, bakın biz de okumanın ne kadar önemli olduğunu her fırsatta söylüyoruz diyebilmek için söylenmiş birkaç kelam.
Ama okumayı da ihmal etmedik tabi.
İçi bomboş bir sürü üniversite açtık. Kimilerinin altında üç harfli marketler bile var enflasyonu yüzde yüzellilere çıkaran.
Açtığımız bu üniversiteler ile de her gittiğimiz şehirde övündük.  Bir sürü rektörümüz, dekanımız oldu. Mitinglerde çay dağıtır gibi profesör sertifikaları dağıttık. 
Yüzlerce profesörümüz var artık, “dolar artmış bana ne ben her severinde elli liralık benzin alırım” diyen. Televizyonlarda boy gösterip, ağam her ne yapıyorsa doğrudur tarzı bilimsel analizlerden aydınlanmaktan yüzlerimiz bembeyaz oldu. Nurlandık çok şükür.
Hayatlarını çaldığımız gençlerimiz, ben üniversite mezunuyum diye gururla dolaşıyor sokaklarda.
Artık makine mühendisi gece bekçilerimiz, kamu yönetimi mezunu komilerimiz, kat görevlisi öğretmenlerimiz, patatesçi avukatlarımız var. Uzmanlıklarına göre motor tamircisi, kabortacı ya da oto elektrikçi doktorlar da zamanlarının gelmesini bekliyorlar. Bu arada onları da yumruktan kaçma, hakaretlere sabretme eğitimi ile sanayi hayatına alıştırmaya çalışıyoruz tabiki.
Kalite tavan.
Gururla ve azimle dünyanın en büyük ilk on ekonomisi arasına koşar adımlarla dalıyoruz.
Ama okuma alışkanlıklarında sondan birinci olabilme çabamız emin ve istikrarlı adımlarda devam ediyor.
Hiç mübalağa etmiyorum, çünkü biliyorum, azımsanmayacak kadar kesirlerde toplama çıkarma işlemini yapamayan üniversite öğrencilerimiz, hatta mezunlarımız var.
Şu gözlerim iktisat bilmeyen iktisat doçenti, matematik bilmeyen matematik öğretmeni gördü.
Artık o kadar sıradanlaştı ki, sahte doktorları bile ayırt edemez olduk gerçeklerinden.
11 yıl sahte diploma ile çalışmış bir sağlık çalışanı haberleri, daha birkaç hafta önce duyuruldu haber sitelerinden. 
Güzellik merkezlerinde ilkokul mezunları botoks, dolgu yapıyorlar oluşabilecek komplikasyonlardan habersiz.
Kartvizit basar gibi diploma basıyor artık matbaalar.
Aklıma da gelmedi değil.
Acaba matbaayı almamakta direnmemizin gerçek sebebi bu öngörü olabilir mi?

Yazarın Diğer Yazıları