Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

Farkınız olsun

Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

  • 2361

İlkyazımı gelecek yazılarıma giriş şeklinde yazmıştım. Çok güzel geri dönüşler aldım. Benim için en güzeli yazılarımın okunuyor olması. Eleştirinin, vicdanlı ve yapıcı olduğu sürece, faydalı olacağı inancındayım. Onun için de eleştiriden kaçmayalım. Beni haksız gördüğünüz durumlarda bana yazın. Bu da sizin sorumluluğunuz olsun. Biraz hatırım var ise bunu rica ediyorum sizden. Bir tartışmada kazanan taraf olmak iyi değildir biliyor musunuz? Eğer kaybetseydiniz hem bilmediğiniz bir şeyi öğrenmiş, hem de yanlış düşünceden kurtulmuş olacaktınız. Peki kazandığınızda elinize ne geçti? Hiçbir şey. Demek ki tartışmada kazanmak aslında kaybetmekmiş.
Bu gün ki konumuz bu değil. Bu gün ki konumuz “Analitik Düşünce”. Başlık olarak bunu yazacaktım, ama matematiği çağrıştırdığı için okunmaz diye düşünüp değiştirdim. Bu konuyu çok işleyeceğim. Hem benim alanım, hem de tüm dertlerimizin en temeli. İşte farkındalık oluşturmak istediğim tam da bu. Ne demek istediğimi bir örnekle anlatacağım. Cevabını vermeyeceğim. Sonraki yazıya kadar düşünün istiyorum. Siz bu konuda nasılsınız görün istiyorum.
2008 yılı idi. Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN başbakan. Bir haber kanalında 2012 yılında Kişi Başı gayri Safi Milli Hasılamızın Onbin dolar olacağını söyledi. O aralar tam da buna uygun bir konu anlatıyorum. Ertesi gün sınıfa geldim ve çocuklara sordum. Sayın Başbakan’ın söylediklerini duydunuz mu dedim. Duyduk hocam dediler. Peki kimler inandı dedim. Beş on kişi el kaldırdı. Peki niye inandınız dedim. Hocam dediler, Başbakan söylüyorsa doğru söylüyordur. Peki inanmayanlar kimler dedim. Yine beş on kişi el kaldırdı. Peki neden inanmadınız dedim. Hocam bunlar neyi doğru düzgün yaptılar ki bunu yapsınlar dediler. 
Evet maalesef aldığım cevaplar aynen bunlardı. Tam iki saat bunlara kızdım, fırçaladım. Siz memleketinize gittiğinizde size sorsalar; ya sen ekonomi, matematik, siyaset okuyorsun. Sayın Başbakan böyle söyledi. Ne dersin inanalım mı dediklerinde böyle mi cevap vereceksiniz, ne olacak o zaman farkınız, utanmayacak mısınız, dedim. Bakın burada mesele, Sayın ERDOĞAN’ı sevme ya da sevmeme meselesi değil. Mesele bu sözün doğru olabileceği, ya da olamayacağıdır. Peki buna nasıl karar vereceksiniz? İşte bu analitik düşüncedir. Eğer bunu geliştiremezsek, ülke olarak bir adım ileri gidemeyiz. Hep birilerinin ağzına bakar ve papağan gibi söylenenleri tekrar ederiz. Ve aydın, bilgili olduğumuzu zannederiz.
Evet benzer bir haber bu gün olsaydı, ben çocuklara sorduğum soruyu size sorsa idim, cevabınız ne olurdu? Lütfen kendi kendinize sesli cevap verin ve verdiğiniz cevap sizi tatmin ediyor mu, bunun kararını siz verin. İlla bu sözü söyleyenin Sayın ERDOĞAN’ olması da önemli değil. Çok sevdiğiniz ya da çok nefret ettiğiniz birini de koyabilirsiniz yerine.
Bu soru benim 2015 baskılı Genel Matematik isimli kitabımda bir örnektir. Hangi konuya bir örnektir bunu söylemeyeceğim. Kopya çekmenizi istemiyorum. Önce soruyu kendinize sorup cevaplayın, sonra isterseniz bakarsınız. Cevabını da bana yorum yazanlara özel söyleyeceğim. Ben de bir şeyler öğreneyim değil mi?
 

Yazarın Diğer Yazıları