Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

Doğal felaketler

Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

  • 1163

Yıllardır küresel ısınmadan ve onun etkilerinden bahsediliyor. Fakat bunu önlemeye yönelik hiç bir girişim yok maalesef. Bu sadece bizim ülkemiz için geçerli bir durum değil. Tüm dünyada aynı. Ve nihayet bu küresel ısınmanın etkilerini bu günlerde, büyük acılarla hissetmeye başladık. Artık bunun için çok sıkı tedbirler almak kaçınılmazdır. Bu tedbirlerin en önemlisi de eğitimdir. Maalesef bu konuda tüm dünya olarak çok cahiliz. En başta böyle devam edersek, sonumuzun ne olacağını bilmiyoruz. Tüm Akdeniz coğrafyasında son günlerde yaşanan orman yangınları iyi bir ders olmalıdır. Şimdilik kaçacak yerlerimiz oldu. Ama yarın bu şansımız da olmayabilir. 
Ne bilim ne teknoloji işe yaramıyor bu tür afetlerde. Sadece acı acı seyretmek geliyor elimizden. Sahip olduklarımızın göz göre göre nasıl yok olduklarını seyrettik son iki-üç haftadır. Yılların emekleri birkaç gün içerisinde yok oldu. Belki yüz yıllık tarihi ağaçlarımız, birçok hatıraları da yanlarına alıp, çok kısa bir zaman içerisinde yok oldular. Biz ise yaşlı gözlerimizle seyrettik onların yok oluşlarını. 
Suçu birilerinin üzerine atmak en kolay yoldur ve en çok tercih edilen. Biz de öyle yaptık. Belki gerçekten suçlu olan hain ve zalimler vardır bu işin içinde. Elbette onları bulup ortaya çıkartmak da devletin görevi. Devlet de bu görevi mutlaka yerine getirecektir. Fakat bu afetler bu kadar basit değil. Kendimizi bu suçtan kolayca sıyırıp atamayız. Herkes kendisine düşen payı araştırmalı ve yanlışlarını düzeltmelidir. Aksi takdirde çok daha kötü ve acımasız afetlerle karşı karşıya geleceğiz. Ve maalesef kaçacak bir yerimiz de olmayacak. 
Adalar büyüklüğünde buzulların erimesini de ancak seyredebildik yine son günlerde. Şu anda mevcut birçok yerin zamanla sular altında kalacağını söylüyor uzmanlar böyle devam ederse. Bir kısım ülkeler yok olacak. Şimdi yemyeşil gördüğümüz birçok yer zamanla çöl olacak. 
Biz ne yapıyoruz peki?
Bunu da seyrediyoruz ah vah çekerek.
İyi de bunun suçlusu kim?
Yıllarca çalışıp didiniyoruz, çocuklarımıza iyi bir gelecek hazırlamak için. Servetimize servet katıyoruz. Ama sorumsuzluklarımızla aslında onların geleceklerini yok ettiğimizin hiç farkında değiliz. Çocuklarımıza bir çam fıstığı yedirirken aldığımız mutluluğun, yere attığımız bir izmaritle, fırlattığımız bir cam şişe ile, aslında ne kadar tezat ve anlamsız olduğunu anlayamıyoruz. Her gün yüzlerde video düşüyor sosyal medyaya; pet şişeleri yiyerek ölmüş balıklar; tel örgülere takılıp, çırpındıkça daha da çıkmaza giren geyikler, ceylanlar, dağ keçileri. 
Üzülerek seyrediyoruz. Acıyoruz o hayvanlara. Ama hiç düşünmüyoruz acaba bizim çevreye verdiğimiz zarardan dolayı kaç canlıyı öldürdüğümüzü. 
Bu gün bir arabanın camından dışarı fırlatılan pet şişeyi gördüm. Arkasından korna çaldım. Muhtemeldir ki, geçmek için yol istediğimi sandı. Eminim o da yapanlara kızıp, küfürler ederek benim izlediğim videoları seyretmiştir. 
Peki yanlış olan ne?
Yanlış olan eğitim. O çok sevdiğimiz çocuklarımızın geleceklerini nasıl yok ettiğimizin bile farkında değiliz. O masumları da sanki yaptığımız bu hareketler normalmiş gibi yetiştiriyoruz.
Sonra afetler, musibetler başımıza geldiğinde de suçlular zaten hazır.
Şunu anladım ki en zalim ve korkulacak canlı insanmış.

Yazarın Diğer Yazıları