Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

Bayramımız kutlu olsun

Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

  • 2443

Bu hafta Kurban Bayramı dolayısıyla matematiğe ara veriyorum. Haftaya yine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 
Bu haftaki yazım tam da bayramın ilk gününe denk geliyor. Onun için biraz bayram konuşalım istedim.
Klasik bayram deyişidir: “Nerede o eski bayramlar?”. 
Bu yazıyı yazmadan önce biraz istatistik yapmak istedim. Yaşlılara, gençlere ve çocuklara bayram ile ilgili düşüncelerini sordum.
Yaklaşık tüm kesimlerde bir umursamazlık, bir rutinlik var. Yani bayramın diğer günlerden çok farkı yok. Belki burası turistik bir yer olduğu için olabilir. Buraya insanlar tatile geliyor. Hafta sonu tatili ile bayram tatili arasında fark yok. Yapılanlar yine rutin işler. Sabah kalkar, kahvaltı yapar ve büyük kısmı denize gidip akşama kadar plajda güneşlenir ve yüzer. Arefe günü de böyle bayram günü de. Bayram tatilini hafta sonu tatilinden ayıran tek fark uzun olmasıdır. Çocuklar ve gençler, bayramı denize girmek, güneşlenmek ve gezmek olduğu için seviyorlar. Çalışan kesimde uzun bir istirahat edeceği için. Buraların manzarası bu. Diğer bölgelerdeki durumunda bundan çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Belki köy yerlerinde bayram biraz daha anlamlı geçiyor. Akraba ziyaretleri, komşu ziyaretleri, eş dost gezmeleri. Şehirlerde neredeyse bu da kalmadı.
Artık bayramlık ayakkabısına sarılıp uyuyan çocuklar, alacağı harçlıklarla, lunaparka, sinemaya, tiyatroya gitme hesapları yapan gençler kalmadı gibi. Çocuklara dağıtacağı paraları günler öncesinden bozdurup hazırlayan yetişkinlerimiz de yok sanki.
Bayramda kapıları çalıp, şeker ve harçlık toplayacağım hayali kuran kaç çocuk kaldı? Evinizin kapısını bunun için kaç defa çalan oluyor? Ya da çocuklarınızın böyle rastgele evlere gidip şeker ve harçlık toplamasına kaçımız müsaade ediyoruz?
 Peki neden?
Nedenini hepimiz biliyoruz. Maalesef güven kalmadı. Şahsen ben küçük çocuklarımın rastgele evlere gidip şeker ve harçlık toplamalarına, insanlarla bu şekilde bayramlaşmalarına müsaade etmem. 
İnsanlar yıllardır oturdukları apartmandaki komşularını tanımıyorlar. Komşuluk ilişkileri, akrabalık ilişkileri çok zayıflamış. Her geçen gün yalnızlaşıyoruz. 
Şimdi sıkı sıkıya sarıldığımız çocuklarımız, onların da ebeveynleri var. Ama sanki yakın gelecekte o da kalmayacak gibi.
Çocukken köyde sigara içtiğim için dayak yediğim kişiyle hiçbir akrabalığım yoktu. Yakın komşu bile değildik. Babama söylemediği için minnet duyardım.
Telefonunuzda kayıtlı kaç numara var? Aradığınızda “hiçbir şey sorma hemen gel” dediğinizde hemen gelecek kaç arkadaşınız ya da yakınınız çıkar?
İşte yalnızlığımız bu sorunun cevabı kadardır.
Bayramlar hiç değişmedi. Aynı duruyor. Ama biz çok yorgunuz, gençlerimizin gelecekleri için hiç planları ve ümitleri yok. Çocuklarımızın örnek alacağı kimse, onları heyecanlandıracak bir faaliyet kalmadı. Ne kadar ve nasıl hayaller kuruyorlar bilmiyorum.
Nerede o eski dostluklar, komşuluklar, akrabalıklar?
Evet, doğrusu bu.
Kültürel değişimler ve yozlaşmalar yavaş yavaş oluyor. Hissettirmeden. Her kuşak bu değişimi yaşıyor.
Her geçen gün daha da yalnız, daha da değersiz oluyoruz. 
Farkındayız ama düzeltme yönünde hiçbir çabamız yok.
Allah sonumuzu hayr etsin.
Hayırlı bayramlarımız olsun inşallah.

Yazarın Diğer Yazıları