Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

Analitik düşünce

Prof.Dr.Ercan BALDEMİR

  • 2669

Bu güne kadar yazdığım yazılarda bir bütünlüğü korumaya çalışıyorum. Hep “analitik düşünce” etrafında dönüyorum. Geçen yazılarımı takip eden bir tanıdığım; Peki biz bu anlattıklarınızı hayatımıza nasıl uyarlayacağız, siz kendi yaşantınızdan örnekler verebilir misiniz diye sordu. Çoğumuzun da böyle düşündüğünü tahmin ediyorum. Bunları, yani bundan kasıt “analitik düşünce”dir, hayatımıza nasıl uygulayacağız?
Maalesef bizim asıl sorunumuz eğitim sorunudur. Özellikle sayısal bilimlerde ne yazık ki, itaat kültürü ağır basmakta. Bu da ezberciliği getiriyor. Aslında biz öğrencilerimizi kandırıyoruz. İşin kolayına kaçıyoruz. Onlara işin mantığını anlatmak yerine, ezberletmeyi tercih ediyoruz. Bunun iki nedeni var; ya bu şekil kolayımıza geliyor, ya da aslında işin aslını biz de bilmiyoruz.
Çoğu zaman okuyucularımı usandırmak istemediğim için matematik detaylarına girmiyorum. Hiç rakam, formül vermeden matematik anlatmaya çalışıyorum. Ama bugün affınıza sığınarak biraz matematik terimlere gireceğim. Ama sizi “korkutmamaya” özen göstereceğim. Çünkü başka türlü anlatmam mümkün değil, ya da ben bilmiyorum o yolu. 
Kuşkusuz hayatımızda toplama, çıkartma, çarpma ve bölmenin çok önemli bir yeri var. Bu işlemlerin olmadığı bir hayat düşünebiliyor musunuz? Peki bu işlemleri neyi kullanarak yapıyoruz? Tabi ki sayıları. Sayılar ne ifade ediyor size? 2’ nin tavşan, 8’ inde gözlük olduğunu zannediyor olsanız, iki ile sekizi toplamanın, çıkartmanın, çarpmanın ya da bölmenin ne anlamı var? Buradan nasıl bir sonuca gidersiniz? 
Niye soruyorum bunu? Bence matematiğin iki temel konusu var. Birisi sayılar diğeri fonksiyonlar. Az çok lise eğitimi almış olan arkadaşlar beni anlayacaktır diye umuyorum. Çünkü fonksiyonlar aynı sayıların toplama, çıkartma, çarpma, bölme, yani aritmetik işlemlerde, önemi kadar matematiğin ileri konuları olan limit, türev integral gibi konularda olmazsa olmazıdır. Peki nedir fonksiyon? Bunun cevabını bu gün vermeyeceğim, düşünmenizi istiyorum. 
Mutlaka fonksiyon konusunu ortaokuldan beri görmüşsünüzdür. 
Matematik öğretmeni sınıfa gelir; “arkadaşlar bu günkü konumuz fonksiyonlar. Her a, b, x elaman R olmak üzere f(x)=ax+b şeklindeki ifadelere birinci dereceden doğrusal fonksiyonlar denir.” Sonra başlar, iki noktası bilinin doğrunun denkleminin nasıl bulanacağı vesaire. Ama asıl soru şu: Nedir bu fonksiyonlar? Günlük yaşantımız içerisinde fonksiyonların yeri nedir? Nasıl sayılar olmadan bir hayat düşünemiyorsak acaba bu fonksiyonlar için de geçerli midir?
Cevap olarak tebessümün, hatta kahkahanın geldiğini görebiliyorum:
 Yaşıyoruz ya. 
Evet sayıları bilmeyen 2’ yi tavşan, 8’ i gözlük sanan çocuklar da yaşıyor. Hiç umurlarında değil toplama, çıkartma.
Dediğim gibi bunun cevabını şimdi vermeyeceğim. Haftaya kadar düşünmenizi istiyorum.
Birkaç hafta daha “analitik düşünce” konusunu işlemek istiyorum. Yazı akışını bozmak istemiyorum. Sonra başka konulara gireceğim. Sizleri sıkmamaya, usandırmamaya gayret ediyorum. Neden böyle bir gayret içerisindeyim, neden matematik insanları sıkıyor, usandırıyor; bu da çok ciddi bir problem değil mi?
Ben de bunun yüküyle yazıyorum. Maalesef bu da bir problem.
Hiç sizin hakkınızda “Allah …. nın Binbir Türlü Belasını Versin Diyenler Grubu” diye bir grup kuruldu mu? Maalesef benim için böyle bir grup kuruldu. Hem de bir şeyler öğretiyim, aldatmayayım onları dediğim bir kısım öğrencilerim tarafından. 
“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözünden geldiğimiz nokta. Neden? Tamam ben hak etmiyorum ama ne var geçiriversen? Senin yüzünden okulum uzuyor noktası. Elde edemeyince de yaşasın sosyal medya.
Evet benim de yüküm bu işte. Tereddüt etme sebebim de bu. Bu yaşadıklarım beni bu hale getirmiş. Çoğu matematik hocasının kaderi de bu maalesef. İstediğiniz kadar kendinizi parçalayın bir şeyler öğreteceğim diye. 
Ama en büyük tesellim, yanlış hatırlamıyorsam, grubun sadece iki ya da üç üyesi olması.
Haftaya fonksiyonları işleyeceğiz. Ama rakamsız, formülsüz. Sonra da sayısalcı hocalarımızın, tabiki hepsi değil, öğrencilerimizi nasıl aldattıkları konusu.
Soruma cevabı düşünmeyi unutmayın. Hangi soru mu? 

Yazarın Diğer Yazıları