CUMHURİYET'İN KURULUŞUNDA ÖNCÜ BİLİM KADINLARI
Prof. Dr. Şule AYCAN
- 3971
Tarih boyunca insanlık, bilimin ışığında yolunu görebilmiş, eğitim ve bilimle ilerleyebilmiş ve bu sayede medeniyetler kurabilmiştir. Eğitim ve bilim, aklın gösterdiği yoldur. Bilim ve teknolojiye önem veren uluslar her alanda ilerlemiş ve yükselmişlerdir. Bu uluslar; ekonomide, sanayide ve millî gelirde üst düzeylere ulaşmışlar, diğerleri ise geri kalmaya mahkûm olmuşlardır. Bu nedenle Atatürk, ülkesini ve milletini üst düzeylere çıkarmak için bilime, sanata ve teknolojik gelişmeye önem vermiştir.
1924 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde 3 Mart tarihinde kabul edilip, 6 Mart tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 430 No'lu Tevhid-i Tedrisat Kanununun 1. Maddesi " Türkiye’deki bütün bilim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlıdır" şeklindedir.
29 Ekim 1924'de Maarif Vekâleti, Avrupa'ya öğrenci gönderme sınavı açtı ve 22 kişi Almanya ve Fransa'da öğrenim görme hakkı kazandı. Atatürk de yurtdışına gidecek öğrencilere çektiği telgrafta, "Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum. Volkan olup dönmelisiniz" ifadesini kullanmıştır. İlk grubun ardından Maarif Vekâleti ile birlikte birçok devlet kuruluşu, yetenekli öğrencileri Avrupa'nın çeşitli ülkelerine gönderdiler. Bu grubun yola çıktığı 1925 ile İkinci Dünya Savaşının sona erdiği 1945 yılları arasında pek çok öğrenci Batı ülkelerine gitti.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Avrupa'ya gönderilen öğrencilerin beş tanesi de Türk kadınıdır.
Atatürk inkılâplarıyla, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kadınlara verilen haklarla kadınlar, Avrupalı pek çok hemcinsine göre çok daha ileri bir konuma getirilmiştir. Bu, bir bakıma, Milli Mücadele esnasında, erkeğin yanında fedakârca savaşan, mermi taşıyan kahraman kadının, savaş sonrasında ödüllendirilmesidir. Ancak, kadının statüsünde yaşanan değişim kadar önemli olan bir başka değişim de, kadın sorununun tamamıyla kadınların elinden alınması ve kadınlardan daha geniş politik amaçlar için istifade edilmesidir. Kadın sorunu, Osmanlı son döneminde yetişen varlıklı ailelerden gelen az sayıdaki kadının dışında, çoğunlukla erkekler tarafından savunulmuştur. Osmanlıdan kalma, dine ve geleneğe dayalı devlet ve toplum yapısının tasfiye edilmesinde, kadının statüsünün değiştirilmesi önemli bir süreci oluşturmuştur. Yeni devletin modern kimliğinin en etkin biçimde tanıtılması kadın imgeleri yoluyla yapılmıştır. Yurt dışına gönderilen bu beş Türk kadını aşağıda açıklanmıştır.
Afet İnan (1908-1985)
Afet İnan, Cumhuriyet’in ilk döneminde yetişmiş önemli bir tarihçi ve Cumhuriyet aydınıdır. İnan, erken dönem Cumhuriyet’in misyoner sosyal bilimcilerinin tipik örneğidir. Dönemin milliyetçi tarih yazımının baş eseri olan Türk Tarihinin Ana Hatlarını kaleme alan İnan, 1930 yılında yayınladığı Medeni Bilgiler isimli eseriyle de resmi ideolojinin aydını olduğunu açık açık belirtmiştir. Medeni Bilgilerde en çok önem verdiği kavram devlettir. İnan’a göre genel irade toplumdaki tek tek bireylerin toplamından daha başka ve yüksek bir kavramdır ve Devlet milli çıkar peşinde şefkatli ve çok yoksul olanı çok zengin karşısında koruyan bir aygıt olarak milli dayanışma duygularını güçlendirir.
Afet İnan, Atatürk’ün kafasında tasarladığı uygulamaları hayata geçirirken hep başrolde olmuş, Atatürk’ün kendisine verdiği ödevleri eksiksiz yerine getirerek Türk kadınlarının siyasi haklarının alınmasında özverili bir çalışma sergileyerek Atatürk’ün güvenini kazanmayı başarmıştır.
Remziye Hisar (1902-1992)
Remziye Hisar Türkiye Cumhuriyetinin ilk kadın kimyacısı olmasının yanı sıra, Fransa'nın Sorbonne Üniversitesinden mezun olan ilk Türk kadınıdır. Sorbonne’da o yıllarda Langevin ve Madam Curie gibi çok tanınmış isimler ders vermekteydi. Remziye Hisar’a göre onları tanımak ve derslerini izleyebilmek, çektiği bütün zahmetleri unutturuyordu. Biyokimya sertifikası alan Hisar, Paris’te Maarif Vekâletinin verdiği bursla öğrenim gördü. Doktorasına başlayacağı dönemde bursu kesilen Hisar, yurda dönmek zorunda kaldı ve Erenköy Lisesi’ne kimya öğretmeni olarak atandı. Remziye Hisar, zorlu bir çaba sonucunda doktorasını yapmak üzere 1930 yılında yeniden Paris’e gitti. Eşinden boşanan ve Paris’e kızı ve kardeşiyle giden Remziye Hisar, kendisini çalışmaya verdi. Doktorasının bitmesine üç ay kala bursu yine kesildi, ama yılmadı, bu konuda da mücadele ederek bursunun tekrar bağlanmasını sağladı ve Sorbon'dan doktora derecesiyle mezun olan ilk Türk kadını oldu.
Tipik bir Cumhuriyet kadını olan Remziye Hisar, dünyaca ünlü fizikçi Feza Gürsey ve psikiyatrist Deha Gürsey’in annesidir. 1955 yılında Fransa’nın “Officiel d’Academie” nişanını, 1991 yılında TÜBİTAK Hizmet Ödülünü alan Remziye Hisar, 1992 yılında oğlu Feza Gürsey’in ölüm haberini aldıktan kısa bir süre sonra aynı yıl vefat etmiştir.
Remziye Hisar, dönemindeki arkadaşlarıyla birlikte Türk Üniversiteli Kadınlar Derneğini (TÜKD) kurdu.
Nüzhet Gökdoğan (1910-2003)
Nüzhet Toydemir Gökdoğan, 1928 yılında devlet bursu kazanarak, matematik fen lisansı yapmak üzere Atatürk'ün emriyle Fransa'ya gönderildi. 1932 yılında Lyon Üniversitesinde matematik lisansını tamamlayan Gökdoğan, 1933 üniversite reformu ile birlikte 29 Eylül 1934'de bir yabancı profesör ve iki yabancı asistan ile İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde kurulan Astronomi Enstitüsüne ilk Türk doçent olarak atandı. Cumhuriyet Türkiye'sinde astronomi çalışmalarının Nüzhet Gökdoğan ile başladığı ifade edilmektedir. İlk kadın astronomumuz olan Nüzhet Gökdoğan, İstanbul Üniversitesinde Bölüm Başkanlığı ve Dekanlık yaparak başka üniversitelerdeki kadınlara örnek oldu. Astronom kadınlarımızın durumunun Cumhuriyetin ilk yıllarında dünyanın birçok ülkesinden ileri olduğu söylenebilir.
Nüzhet Gökdoğan, 1948 yılında Prof. Dr. Cahit Arf, Prof. Dr. Mustafa İnan ve Prof. Dr. Nazım Terzioğlu ile birlikte Türk Matematik Derneği’ni kurmuştur. 1954 yılında kurulan Türk Astronomi Derneği’nin de kurucularından olup, yirmi yıl bu derneğin başkanlığını yürüten Nüzhet Gökdoğan, Yüksek Mühendis Mektebi olarak açılmış olan İstanbul Teknik Üniversitesi’nde çalışmıştır. Piyano dersleri aldığı, opera ve konserleri kaçırmamaya gayret etmiş olduğu bilinen Gökdoğan, bilimsel makalelerinin yanında Lise Edebiyat Şubesi İçin Astronomi, Lise Fen Şubesi İçin Astronomi, Spektroskopiye Giriş adlı ders kitapları yazmıştır.
Jale İnan (1914-2001)
Atatürk, yurt gezileri sırasında yer üstü arkeolojik eserleri karşısında gördükçe dönemin Başbakanı İsmet İnönü'ye, mevcut eserlerin korunması ve araştırılması hususunda yurtdışına öğrenciler gönderilmesini istemiştir.
Jale inan, Osman Hamdi Bey'in teşvikiyle Arkeoloji Müzesi'nde görev yapmış olan Türkiye'nin ilk arkeologlarından Aziz Oğan'ın (1888-1956) kızıdır. Bu yüzden, kazı alanlarına gitmeye çocukluğunda başlamıştır. Jale inan, Türkiye'de henüz arkeoloji kürsüsünün olmadığı 1935 yılında, babasının teşvikiyle Almanya'ya gitti, Berlin ve Münih Üniversitesi'nde arkeoloji eğitimi aldı. Jale İnan 1943'te yurda döndüğünde, ülkede hâlâ klasik arkeoloji kürsüsü yoktu. 1946'da İstanbul Üniversitesi'nin Klasik Arkeoloji kürsüsü kuruldu. Jale İnan, Side ve Perge kazılarından başka Kremna ve Pamphylia Seleukeiası'nda da kurtarma kazıları yapıp kaçak kazılara son verdi. 1943'ten emekli olduğu 1983 yılına kadar mucizevi çözümler yaratarak çalıştı Jale İnan. Buluntuların çıkarılması, sergilenmesi ve akademik uğraşlarla yetinmeyip yurtdışına kaçırılan yapıtların akıbeti konusunda da araştırmalar yaptı. Dünyanın öbür ucunda gördüğü bir heykelin daha önce gördüklerini bütünlediğini fark edecek kadar parçaları birleştirme yeteneği vardır Jale İnan'ın.
Kamile Şevki Mutlu (1906-1987)
Kamile Şevki Mutlu, okulda biyoloji dersine olan merakının meslek seçiminde kendisini tıp fakültesine yönelttiğini, fotoğraf makinesi olmadığı için incelediği dokuların resmini çizdiğini ve öğrenciyken yaptığı çalışmaların makale olarak dergilerde yayınlandığını, geliştirdiği ve kendi adını verdiği bir yöntemin tıp biliminde kullanıldığını anlatmaktadır.
Türkiye’nin ilk kadın patoloğu ve ilk kadın tıp profesörü olup, 1934'de Almanya'da, böbreküstü bezi medulla bölgesindeki kromaffin hücrelerinin sitoplâzmalarındaki özel kromaffin granüllerini ortaya çıkaran yeni bir teknik geliştirerek, söz konusu hücrelerin ayırıcı tanımında kullanılmak üzere geliştirdiği bu metoda halen “Şevki Metodu” denilmektedir.
1938 yılı Türk siyasi tarihi için trajik bir yıl oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 günü hayatını kaybetti. İstanbul ve Ankara’da düzenlenen törenlerin ardından Atatürk’ün naaşı, 21 Kasım 1938 günü Etnografya Müzesine konuldu. 11 Kasım 1938’de cenaze töreninden önce Atatürk’ün naaşı, tahnit edildi. Doktorlar, Atatürk’ün “tedfin” (gömme) töreni yapılıncaya kadar naaşının muhafaza edilebilmesi için tahnit yapılmasına karar verdiler. Tahniti, Gülhane Tıp Akademisi Patoloji kürsüsünden Prof. Dr. Lütfi Aksu yaptı.
9 Kasım 1953 günü Anıt Kabir'e nakilden önce Ulu Önderin tabutunun açılmasını izleyen grupta Kamile Şevki Mutlu da yer almış ve bu unutulmaz anın aşamalarından anılarında söz etmiştir.
Öğrencileri ve beraber çalıştığı bilim insanları, Kâmile Şevki ile ilgili hep aynı tespiti yapıyor: “Yorulmak bilmez bir biçimde, herkesi kendine hayran bırakarak ve müthiş bir heyecanla çalışıyordu.” Kadınların mezun olduktan sonra, hekimlik yapmakta zorlandığı bir dönemde, inatçı ve aydın kişiliği sonucunda, ilk kadın tıp profesörü olmayı başarıyor ve tüm öğrencilerine şu nasihati veriyordu: “Öğrenecek şeyimiz çok, vaktimiz az!”.
Sonuç olarak, Atatürk inkılâplarıyla, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kadınlara verilen haklarla kadınlar, Avrupalı pek çok hemcinsine göre çok daha ileri bir konuma getirilmiştir. Bu, bir bakıma, Milli Mücadele esnasında, erkeğin yanında fedakârca savaşan, mermi taşıyan kahraman kadının, savaş sonrasında ödüllendirilmesidir. Ulu önder Atatürk’ün teşvikiyle yurt dışına gönderilen kadınlar, Türk bilim tarihinin öncüleri olmuşlardır. Böylece, yeni devletin modern kimliğinin en etkin biçimde tanıtılması kadın imgeleri yoluyla yapılmıştır.
Kaynaklar
Acun, F. (2007). Görsel Verilerde Kadın İmajı (1923-1960). SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 16, 91-112.
Altınkaş, E. (2011). Cumhuriyetin İlk Yıllarında Aydınlar: Kurucu İdeolojinin Seçkinleri. Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, 7 (14), 114-132.
Arı, A. (2002). Tevhid-i Tedrisat ve Laik Eğitim. G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22 (2), 181-192.
Aycan Ş., Aycan N. ve Arslan, Z: K. (2013). To volcano from spark. 5. World Conference on Educational Sciences, Rome-İtalya.
Başgelen, N. (1998). Arkeoloji dünyasının dedektifi: Jale İnan, Küçük dev kadın (http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/43239/001641560010.pdf?sequence=1).
Boran, T. (2011). Atatürk’ün cenaze töreni: Yas ve metanet. Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 47, 487-520.
Can, B. ve Işıklı, M. (2013). “Arkeoloji” ve “sanat tarihi” bilimlerinin kurumsal ve kuramsal birlikteliği üzerine. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 6 (25), 170-177.
Dursun, Y. (2009). Geçmişten bugüne Türkiye’nin bilim ve teknolojide kat ettiği mesafe. Ankyra: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1 (1), 36-69.
Göktepe, G., (Film Yönetmeni), Kıvılcımdan Volkana, Izmir 2011.
Gündüz, H. Ç. ve Tarhan, S. (2017). İlkokul öğrencilerinin meslek seçimlerine yönelik tutumlarında toplumsal cinsiyetin etkisi. İlköğretim Online, 16(3), 1287-1300.
Günergün, F. ve Kadıoğlu, S. (2011). Bilim insanlarının ülkelerarası yolculuğu: İstanbul Üniversitesinde dört yabancı astronom (1933-1958). Osmanlı Bilimi Araştırmaları, 13 (1), 43-79.
Kandemir, G. E. (2012). Uygarlık göstergesi olarak kadın astronom sayısı. 18. Ulusal Astronomi ve Uzay Bilimleri Kongresi, Malatya.
Kayadibi, F. (2006). Atatürk döneminde eğitim ve bilim alanında gelişmeler. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 13, 1-21.
Kurt, E. (2013). Prof. Dr. Hamdi Suat Aknar ve bilim tarihindeki yeri. Lokman Hekim Journal, 3(1), 62-66
Mutlu, M. B. ve Başaran, M. (2018). Anadolu’da arkeolojinin kurumsallaşma süreci ve gelişimi. Academic Knowledge 1 (1), 64-76
Naymansoy, G. (2009). Gölgeden gerçeğe Osmanlı’dan bugüne aydın kadınlarımız. Erdem, 54, 137-148.
Naymansoy, G. (2010). Türk Bilim Kadınları ve Bilime Katkıları. Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9 (1), 203-232.
Seven, M. A. ve Engin, A. O. (2007). Türkiye’de kadın eğitimi alanındaki eşitsizlikler. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1 (9), 177-188.
Seyhan, B. Ç. (2017). Biyolojide kadın bilim insanları. Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi Kadın Özel Sayısı, 9, 281-295.
Şarman, K. (2019). Türk Promethe'ler. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları No: 858, 5. Baskı.
Tunca, Z. (2002). Türkiye'de ilk ve orta öğretimde astronomi eğitim öğretiminin dünü, bugünü. V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi kongresi, Ankara.
Unat, Y. ve Kalaycıoğulları, O. (2004). Cumhuriyet Döneminde Astronomi Çalışmaları. XIV: Ulusal Astronomi Kongresi, Kayseri.
Unat, Y. (2017). Bilim tarihinden örneklerle genç bilim insanlarına öneriler. Üstün Zekâlılar Eğitimi ve Yaratıcılık Dergisi, 4 (1), 13-26.
Unat, Y. Atatürk’ün Kızları’ndan Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Kadın Astronomu, İlk Kadın Dekanı ve İlk Kadın Senatörü Nüzhet Toydemir Gökdoğan (1910-¬2003). http://www.bilimtarihi.net/pdfs/gokdogan.pdf
Unluoğlu, İ. , Saatçi, E. ve Akpınar, E. (2015). Women family physicians: A career in academic family medicine–an example from Turkey. Family Medicine & Primary Care Review, 17 (1), 48-53.
Uzun, İ. (2019). Afet İnan'ın sosyo kültürel çalışmaları. Tarih ve Günce Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Dergisi, 2 (4), 103-126.
Ünverdi, Ö. ve Ünverdi, A. (2009). Bilimde ve teknolojide kadının yeri ve performansı. Uluslararası Multidisipliner Kadın Kongresi, Bildiri Kitabı 3, 41-45.
Yeşilyaprak, H. (2012). Kuruluşundan bugüne Kandilli Rasathanesinde astronomi. XIII.. Ulusal Astronomi ve Uzay Bilimleri Kongresi, Malatya.
http://www.kimkimdir.net.tr/kisiler/remziye-hisar
https://www.petrol-is.org.tr/kadindergisi/sayi50/remziyehisar.htm
https://www.timeturk.com/afet-inan/biyografi-811187
https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%A2mile_%C5%9Eevki_Mutlu
https://cahitozen.blogspot.com/p/blog-page.html
https://www.e-kutuphane.com.tr/turkiyenin-ilk-kadin-patologu-kamile-sevki-mutlu-kimdir/