BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK
Prof. Dr. Şule AYCAN
- 175
Büyük Atatürk’ün eğitime verdiği önemin en önemli göstergesi, 16-21 Temmuz 1921 tarihinde Ankara’da bir eğitim kongresinin toplanmasıdır. Mustafa Kemal, bu kongreyi cepheden gelerek açtı ve eğitimin dinsel değil, ulusal ve laik nitelikler taşıması gerektiğini, milletin geri kalmasında eğitim ve öğretimin en önemli unsur olduğunu, millî karakterimize uygun bir eğitim sistemine geçilmesinin zorunluluğunu ifade etti.
Bilindiği gibi, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in kurulmasının ardından Türk toplumunun gelişmesi ve ilerlemesi için birçok yenilik yapıldı. Atatürk’ün gerçekleştirdiği yeniliklerden birisi de harf inkılabı oldu. Ulu önder, 8 Ağustos 1928 tarihinde yeni Türk alfabesinin müjdesini vermesinin ardından, 1 Kasım 1928 tarihinde, yeni Türk harflerine ilişkin kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildi. O dönemde halkın bu yeni alfabeyi bir an önce öğrenmesi için büyük çaba sarf edildi. Amaç okur-yazar sayısını en kısa sürede artırmak olduğundan Millet Mektepleri adı verilen okullar açıldı. Atatürk de bu okullarda yazı tahtasının başına geçerek dersler verdi. 11 Kasım 1928’de Bakanlar Kurulu kararı ile Atatürk’e Başöğretmenlik unvanı verildi. 24 Kasım 1928 tarihinde de Mustafa Kemal Atatürk Başöğretmenlik unvanını kabul etti.
Atatürk’ün 100. Doğum yılı olan 1981 yılında, 24 Kasım gününün Öğretmenler Günü olarak kutlanması kabul edildi.
Başöğretmen Atatürk’ün eğitim anlayışına daha yakından bakalım.
1. Eğitimde Kadın Erkek Eşitliği
Atatürk, kadınlarımızın ve kızlarımızın erkekler gibi eğitimin her kademesinden yararlanmaları için büyük bir çaba sarf etmiştir. Bu konudaki fikirlerini 30 Ağustos 1925 tarihine Kastamonu’daki konuşmasındaki şu sözleri ile ifade etmiştir:
"Bir içtimai topluluk, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara, zincirlere bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?"
2. Eğitimin Yaygınlaştırılması
Atatürk, Milli Eğitimin memleketin en uzak köşelerine kadar yaygınlaştırılmasını, bilgisizliğin yok edilmesini; eğitimin yetişkinleri de kapsamasını istemiş ve uygulamıştır. Yani Yaşam Boyu Öğrenme konusunu Atamız o yıllarda öngörmüştür. O’nun şu sözü durumu özetlemektedir:
"Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız. Çocuklar geleceğimizdir... Anne ve babaları da eğitilmelidir ki, çocuklarını iyi yetiştirsinler."
3. Eğitimde Uygulamaya Önem Verilmesi
Atamız; Yaparak, Yaşayarak Öğrenme yöntemini de yıllar öncesinden toplumumuza önermiştir:
"Eğitim ve öğretim yönetiminin işe ve uygulamaya dayanması ilkelerine uymak şarttır."
4. Milli Eğitim Sistemi Bilime Dayalı Olmalıdır.
Atatürk, eğitim sisteminin, eğitim programlarının bilimsel olmasının önemi üzerinde durmuştur. Bunu da şu sözlerinden anlıyoruz:
"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir, ilim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, delalettir."
"Milletimizin siyasi, içtimai hayatında, milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır."
5. Eğitimde Laiklik İlkesi
Bu ilke 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Öğretim Birliği Kanunu ile kadın ve erkeklere eşit olanak sağlanması ile uygulanmaya başlamıştır. Laiklik ilkesi 1928 Anayasası´nda yer almıştır.
"Laik eğitim, eğitimin milliliğinin ve bilime dayalı olmasının da baş desteğidir."
6. Türkiye Cumhuriyeti´nin Korunması
Atatürk Cumhuriyetimizin korunması gerekliliğini şu sözleriyle belirtmiştir:
"Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsil ne olursa olsun, özellikle ve her şeyden önce, Türkiye´nin istiklaline, kendi benliğine, bütünlüğüne, milli ananelerine düşman olan unsurlarla mücadele etme gereği öğretilmelidir."
7. Milli Eğitimde Disiplin
Atamızın önemli sözlerinden biri de disiplinle ilgilidir:
"Hayatın her çalışma safhasında olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında, sıkı disiplin başarının şartıdır."
8. Öğretmen ve Eğiticilere Önem Verilmesi
Atatürk, iyi eğiticiler olmadan, iyi eğitim olmayacağını iyi biliyordu.
"Sizin başarınız, Cumhuriyet´in başarısı olacaktır".
9. Yüksek Öğretimde Reform
1933: İstanbul Darülfünunu kapatıldı. İstanbul Üniversitesi kuruldu. 1925-1936 yılları arasında Ankara´da yeni fakülte ve yüksekokullar kuruldu.
10. Bilim İnsanlarına Hitaben
Atamız, bilime ve bilim insanlarına ne kadar önem verdiğini kendi sözleri ile her yerde ifade etmiştir.
"Ordunun ve devletin doğru yönetilmesi ile ilgili emirler verebilirim. Ama bilim alanında emir veremem. Bilim adamlarının beni aydınlatmasını isterim. Bana bilimin doğru yolunu gösterin ki onu izleyebileyim."
"Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra, akıl ve ilmin kılavuzluğunu kabul edenler benim manevi mirasçım olurlar."
Büyük Atatürk’ün düşlediği eğitimin gerçekleşebilmesi için gerekli önlemler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
· Öğretmenler nitelikli bir biçimde yetiştirilmelidir,
· Programlar çağdaş bir anlayışla bilimsel temellere uygun olarak düzenlenmeli, öğrencilerin yaparak yaşayarak zevkle öğrenmelerinin sağlanması ve yaşama hazırlayıcı olmalıdır,
· Okullar çağdaş bir biçimde düzenlenmeli ve yaygınlaştırılmalıdır,
· Kütüphane ve kitapların yaygınlaştırılmasını sağlanmalıdır,
Milli Eğitimin çağdaş ilkelerini yaşama geçirecek, uygulayacak kişiler olan öğretmenlerin statüleri, ekonomik durumları düzenlenmelidir.
Tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü kutlu olsun.