Prof. Dr. Osman Genç - Fizyoloji uzmanı

Soyut Temizlik

Prof. Dr. Osman Genç - Fizyoloji uzmanı

  • 2156

Ateş yakmak istiyorum. Temizlik için. Odunları, çalı çırpıyı hepsini topluyorum güzelce. Dikkatlice tehlikesiz bir şekilde odunları yerleştirdim. Aralarına çırpıları (incecik odun parçaları) yerleştirdim. Kuru yapraklardan attım üstüne, yaprakların üstüne de tekrar çırpıları yerleştirdim. Kibrit ile kuru yaprakları tutuşturdum ve üstüne çırpılardan tekrar tekrar koydum ve onlar da tutuştu. Onlar odunları tutuşturdular. Ateş önce harlandı, sonra makul bir şekilde yanmaya başladı. Hava soğukça. Biraz ısındım. Tekrar odun koydum üzerlerine, ateş güzelce yanıyordu. Hava karanlık. Ateş etrafa çok güzel ışık saçıyor aynı zamanda çok güzel ısı veriyordu.
Ben de artık atmaya başladım. Yanacak pislikleri attım, pislikler odunlardan daha çok ışık ve ısı yayıyorlardı neredeyse. Beni rahatsız eden pisliği attım, yanıyor ha yanıyor, sonra dedim ki “Beni huzursuz eden şeyleri de atayım yansınlar” Başladım atmaya. “Sen pisliğin başta gelenisin herhalde” dedim  “Ne olacak, nasıl olacak, şöyle mi, böyle mi” diye düşünen düşünce pisliğini attım. Hemen yanmadı. Sanki ıslak odun gibi önce epey bir duman çıkardı sonra yavaş yavaş yanmaya başladı. O yandıkça sanki ben daha bir rahat ediyordum. Yandı ha yandı, attım, attım. Yanmak istemedi, attım, bir daha attım, ama o kolay yanmıyordu. Ben attım attım attım “Amma da varmış bu pislikten” dedim. Hem dedim hem attım. Attıkça attım, o da yandıkça yandı. Bir ara ateşe şöyle bir baktım, bu ateşi kontrol etmek çok zor olur hele bir yavaşla ateş bir rahatlasın. Ateş bir ara öyle bir oldu ki sanki izci kampında yaktığımız ateşe benziyordu. Sonra biraz duruldu, sanki yeni yakıt istiyordu. Sonra “kendince kaçış yolu” diye düşündüğüm davranış düşüncesini atmaya başladım. Ateş öyle bir yanmaya başladı ki sanki attığım odun kendisi zaten yanan bir parçaydı. Attım da attım, attım da attım, ateş yandıkça yandı, yandıkça yandı, çatır çutur sesler çıkıyordu ateşten, çıkan sesler mi daha fazlaydı yoksa benim içimden kopardıkça çıkan kopma sesleri mi daha fazlaydı onu bilemedim. Ama benden koptukça içimin rahatladığını hissettim. Sanki o ana kadar böyle bir rahatlık hissetmemiştim. Kendi davranışım diye düşündüğüm (bir zamanlar) düşüncelerin bile bir kaçış yolu düşüncesi olduğunu gördükçe atmaya devam ettim. Ateş sanki bana diyordu ki “Sen at, ben onları etkisiz hale getiririm, onları kül ederim, en azından bitkiler için faydalı şeylere dönüşebilirler”. Ben de ateşe dedim ki “bu kadar pislik, bu kadar zehirli pisliğin külü bitkilere zarar vermez mi?” Ateş benim bu dediğime güldü. “Sen de haklısın.” dedi ve devam etti “Ben öyle zehirli şeyleri, -varlığı zehir olan şeyleri- yaktım kül ettim ki seninkiler onun yanında zehirli sayılmazlar ama şunu da unutma bunlar zehirli olmasalar da gerçekten yakılacak şeyler sen atmaya devam et” dedi.
Ateşi bir süre seyrettim. Alevler sanki düğün varmış gibi dans ediyorlar el ele tutuşmuş halay çekiyorlardı. Onların raks edişine öyle kaptırmışım ki ateşten ses geldi “Hadi at, at bak sonra halay biter”. 
Ben kendime geldim veya kendimden geçtim, tekrar atmaya başladım, attıkça artık kopardığım pisliklerin kolay kopmadığını, kopmak istemediğini hissediyordum. 
Görüyordum ki, bunlar temizlenmezse sen sen olmayacaksın veya sen senden çıkmadıkça sen değişimi yakalayamayacaksın.
Ben kopardıkça kopardım, koparıp koparıp attım, attığım pisliklerin bazısı kocaman gibi idi; ama ateşi zayıf alevi az idi. Bazı attığım pislikler ufacık idi; ama ateşi çok alevi sanki göklere yükseliyordu.
Attım yandı, attım yandı, attım yandı, yandı. Bir ara kendime baktım. Bende bir şey kaldı mı diye. Sanki hiçbir şey eksilmemişti, öylece duruyordu.
Ateş epeyce yandı, ben çok yorulmuştum. Öyle yorulmuştum ki “Ateşi kontrol etmek nasıl olacak?” diye düşünürken ateş bana gülümsedi “Sen at, onları ben kontrol ederim, yeter ki sen at” dedi, attım attım, sabaha kadar. Ortalık aydınlandığında ateş sönmüştü, ben de oldukça rahatlamıştım.
Selamlar Saygılar Sevgiler
 

Yazarın Diğer Yazıları