Prof. Dr. Osman Genç - Fizyoloji uzmanı

Muhabbetle

Prof. Dr. Osman Genç - Fizyoloji uzmanı

  • 1995

İnsanlar birbirlerini anlıyorlar,  hassasiyetlerini biliyorlar ve o anlayışlarına göre birbirlerine davranıyorlar. Eşler birbirlerini çok iyi anlıyorlar. Hatta bazen öyle iyi anlıyorlar ki, adam “Eşim akşama şu yemeği yapsa” diye düşündüğünde eve geliyor, bir bakıyor gerçekten o yemek yapılmış, hiç konuşmadıkları halde. Sizde de böyle olduğu oldu mu?
Aynı şekilde diğer işlerde de diyaloglarda, gidip gelmelerde, çocuklara karşı tavırlarda, çocukları nasıl yetiştirecekleri konusunda çok iyi anlaşıyorlar. Çocuklar da anne babalarını çok iyi anlıyorlar. Öyle güzel anlıyorlar ki bazı şeyleri idrak edemediklerini düşündüklerinde anne ve/veya babalarına sorup “Annem doğrusunu bilir” ya da “Babam doğrusunu bilir o zaman öyle yapalım”, “Babam öyle istiyor, o zaman öyle yapalım” diye söylüyorlar. Ve bunu gerçekten samimi söylüyorlar.
Bir araya geldiklerinde çok mutlu oluyorlar. Öyle mutlu oluyorlar ki birbirlerini gördüklerinde konuşmasalar bile o mutluluğu derinlemesine hissediyorlar. Çocuk akşam arkadaşlarıyla birlikte olmayı düşünürken, babası “Arkadaşlarınla görüşüyor musun?” diye soruyor ve “Bugün arkadaşlarınla birlikte oolabilirsin. Herkes kendi arkadaşlarıyla görüşse iyi olur.” diye ifade ediyor ve çocuk çok mutlu oluyor. Babası da çok mutlu oluyor çocuğumun istediğini karşılayabildim diye. 
Yine eşinin bir isteğini, gayet tabii halde, “Esasında şöyle yapsak daha güzel olmaz mı?” deyince eşinin çok hoşuna gidiyor, “Ha tabi, evet, öyle güzel olur” diye ifade ediyor. 
Kardeşler birbirlerini öyle güzel anlıyorlar ki hangi şeyi sever hangi şeyi sevmez neden hoşlanır neden hoşlanmaz, o zaman ben onun hoşuna gidecek şeyi yapayım onun hoşlandığı şekilde davranayım diye tavır davranışlarını geliştiriyorlar. Peki, bu arada kardeşler arasında hır-gür olmuyor mu? Elbette oluyor, ama o hır-gürler onların birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlıyor. Böylece daha mutlu olmalarını sağlıyor. Aile bireyleri birbirlerine saygı ile sevgiyle dostlukla muhabbetle yaklaşıyorlar ve bu yaklaşımların hiçbirisi boşa gitmiyor.  Düşünelim ve bu resmi zihnimizde canlandıralım: Eşinize saygıyla, sevgiyle dostlukla muhabbetle davranıyorsunuz. O şekilde o da  size  muhabbetle, saygıyla, sevgiyle davranıyor ve bu davranışlar katlanarak artıyor ve tüm auranızı, benliğinizi, çevrenizi sarıyor. Huzurdan mutluluktan uçuyor gibi oluyorsunuz.
Çocuklarımızı bu şekilde seviyoruz, onların kendi durumlarını saygıyla anlamaya çalışıyoruz, dost olarak davranıyoruz, onlar için devamlı muhabbet besliyoruz.  Çocuklarımız bizim övünç kaynağımız, onlar için her şeyimizi ortaya koyabiliyoruz. 
Şimdi bir aile resmi çizelim birlikte:
Bayan eş,  akşama eşinin hoşuna giden şeyler hazırlıyor. Çocuklara “Babanız gelince birlikte yemek yiyeceğiz” diyor ve babası için güzel şeyler ssöylüyor Kendisi eşi için güzel şeyler düşünüyor, adam işte çalışırken “Eşim ne kadar fedakar. Kendi işi, ev işi, ev ile uğraşmak, çocuklarla uğraşmak, bir de benimle uğraşmak çok büyük zamanını alıyor ve onu çok yoruyor” diye düşünüyor. Onun için yapabileceği yardımı yapmak istiyor ve yapıyor ve eve eli boş gelmiyor, istedikleri varsa onları alıyor, onların istediği şekilde eve geliyor. Güler yüzle selam verip herkesi öpüyor ve sonra birlikte yemeğe geçiyorlar. Hoşbeş, gündem konuşuluyor, sen ne yaptın, sen ne yaptın, senin nasıl geçti, senin işin nasıl geçti, sen nelerle uğraştın, ben işte şöyle uğraştım, çocuk okulda şunlarla uğraştığını ifade ediyor ve çok güzel bir zaman geçiyor. 
Sevgi saygı dostluk muhabbet katlanarak artıyor.
Selamlar Saygılar Sevgiler
 

Yazarın Diğer Yazıları