Kor
Prof. Dr. Osman Genç - Fizyoloji uzmanı
- 458
Arkadaşınla bir sürü şeyler yaşamışsın. İyi günler, kötü günler geçirmişsin. Birbirinizi seviyorsunuz, sayıyorsunuz, değer veriyorsunuz. Sonra bir bakıyorsun didişmeniz, hırgürleriniz başlamış, bitmiyor. Haset, kıskançlık, çelme takma, dedikodu, yüzüne gülmek, arkasından işler çevirmek ve daha neler neler. Sonra bakıyorsun dünya böyle geçmez. Sen durulmaya çalışıyorsun, duruluyorsun. Daha duruluyorsun. Bakıyorsun arkadaşın da durulmaya başlıyor. Duruluyor duruluyor. Tamam diyorsun ya şimdi oldu herhalde. Bundan sonra yaşanmışlıklar, davranışlar, nefes alışların bile o kadar güzel oluyor ki tadından yemiyorsun adeta. Yaşamın tadına varıyorsun. Her yere birlikte gitsek diyorsun. Hep birlikte olalım diyorsun. Ama herkesin işi var. Herkes ayrı işine gidecek.
Her şey yolunda görünürken, her şey çok güzel görülürken, bir bakıyorsun lastik patlamış suçlu aranıyor. Otomatik suçlu sen oluyorsun. Olayı daha anlamadan, ne olduğunu bilmeden suçlu damgasını yemişsin. Ağıza alınmayacak laflar, konuşmalar sanki arkadaşından değil de seni hiç tanımayan yabancı birinden geliyor. Anlam veremiyorsun. “Ne oluyor ya?” diyorsun. O anda içinde bir kıvranma, burkulma hissediyorsun. Sanki içinde kor var, usul usul yanıyor. “Ha demek böyleymiş, arkadaşlığı bu kadarmış. Seni bu kadar anlıyormuş veya daha doğru ifade ile seni hiç anlamamış ve anlamaya çalışmamış” diyorsun. İletişimini hemen kesemiyorsun ama artık iletişimin derinliği kalmıyor. Belki bazı arkadaşlıklarda ve yaşanan şeylerde iletişimimiz sıfırlanabilir, öyle durumlar da olabiliyor.
İlişkilerinde çıkar gözetmeksizin, evrensel değerlere bağlı olarak davran, konuş.
Selamlar Sevgiler Saygılar