Gelişiyorum

Kedilerle köpeklerle hayvanlarla, ağaçlarla çiçeklerle bitkilerle, insan gibilerle, insana benzeyenlerle, benzemeye çalışanlarla, insanlarla doğru bir iletişimde ol ki dünyayı tanıyasın, dünyanın ne olduğunu kendince anlayıp çözebilesin.
Tanımaya çalışırken her şeyi olduğu gibi tanımla, vasıflandır. Olduğu gibi derken doğru tanımlandırmayı kastediyorum. Kuzu ile oğlağı karıştırma aynı kalıba koyma, inek ile öküze aynı deme, tere ile rokaya aynı işte canım deme. 
İşin içine insan girince değerlendirme ve tanımanın boyutu birden değişiverir. Çünkü insan, biyopsikososyal bir varlık. İnsanın biyolojik yapısı, psikolojik durumu ve sosyal yapısı ve statüsü, kişinin tavır, davranış ve hareketlerini etkiler. İnsanları doğru tanıyabilmek, keşke, hayvanları, bitkileri ve cansız varlıkları tanımak kadar kolay olabilseydi.
Kendim gelişiyorum, değişiyorum, olgunlaşıyorum, hayata bakış açımda değişiklikler oluyor. Bunun bir kısmını dile getirsem de pek çoğu dile getirilemeyen şeyler oluyor. Ama şunu biliyorum ki ben değişiyorum.
Ben değişirken, iletişimde olduğum kişilerin gelişebileceğini, değişebileceğini, olgunlaşacağını, hayat felsefesinde değişim oluşturabileceğini göz ardı ediyorum herhalde, onları bir kalıba sokuyorum ve “o öyledir” “şu şöyledir” “bu böyledir” deyip devam ediyorum. Hâlbuki ben, değişim yaşarken, onların ( pek çok kişinin) değişebildiğini, gelişebildiğini görüp doğru tanımlayabilsem, kişilere karşı tavrım, halim, davranışlarım, onlarla iletişimim değişecek daha iyi bir hal alacak. Bu davranış değişikliği neyi getirecek? Kişilerin, iletişimde olduğu insanlarla olan tavır ve davranışlarında değişimi getirecek. Benim onları anlıyor olan tavır ve davranışlarım kişilerde “anlaşılıyorum” düşüncesini doğuracak, onların bana olan davranışları da değişecek.
Böylece gelişimi, değişimi görebilen, her şeyi olduğu gibi vasıflandırabilen tanımlandırabilen, birbirlerini anlayan, anlamaya gayret eden bireylerin sayısının günbegün arttığı bir toplum haline geleceğiz.
Selamlar Saygılar Sevgiler