Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

Söylem ve Eylem

Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

  • 4014

Söylem mi, eylem mi? Hangisi önemlidir, hangisi etkilidir, hangisinin insanlık tarihindeki ve kültüründeki yeri daha değerlidir. Bu tartışma hep vardı ve hep var olacaktır. Hatta bu tartışmadan dolayı, “konuşanlar” ve “yapanlar” diye kavramlar bile oluşmuştur. Biz de konuya bir köşesinden girip bir yerlere taşıyalım. 
Atasözlerimizden biri derki; lafla peynir gemisi yürümez. Lafı bırak işe giriş demenin en kestirme yoludur aslında. Ne kadar konuşursan konuş kolları sıvayıp da işe başlamadıkça bir şey elde edilemeyeceğini bildirir. Edebiyatımıza ve devlet işleyişine yaptığı katkılarla hafızalarda yer eden Ziya Paşa da bu konuda “Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz” diyerek kendi adına konuyu kapatıp, “asgari söylem, azami eylem” vurgusunu yapanlara ciddi bir destek vermiştir. Gazali ise neredeyse hareketi yani eylemi kutsamış ve akılla bağlantısını kurmuştur: “Akıl susunca düşünce durur, düşünce durunca hareket durur, hareketsizlik çürümenin eşiğidir.”   
Diğer taraftan yine çok bilinen bir atasözümüz “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” diyerek, sözün önemine dikkat çeker. Söylem en büyük desteği ise Yunus Emre’den alır:
“Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı, Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz”. Büyük ozanımız da kendi adına noktayı koymuştur. 
Aslında her ikisi de değerli her ikisi de önemlidir, sadece sözü uygun yer ve zamanda söyleyip, gerektiği anda da eyleme geçmek en iyisidir diye bir çıkarım yapabiliriz. Yola bakmakla ve yol üzerine güzel sözler söylemekle hedefe varılmaz, mutlaka yola çıkmak, yürümek gereklidir. Fakat yola çıkarken söylenmiş güzel sözlere muhatap olmak hem eyleme iyi başlamak hem de iyi bitirmek için ciddi bir motivasyondur. Bir de eyleme geçmek için her bir şartın uygun olmasını beklemek, o eyleme hiç başlanmayacağının göstergesidir. Hiçbir eylem, şartların hepsinin istenildiği duruma gelmesiyle gerçekleşmemiştir. Bu konuyu balıkçı hemşehrilerim “Çalışa bakarsan, balığa çıkamazsın” diye özetlerler. Çünkü çalış sahili hep dalgalıdır. Bu konuya Ata’mızın Gençliğe Hitabesindeki bir cümle ile son verelim:
“Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!”
Bu konulara değinip de söylem ve eylem birlikteliğini vurgulamadan geçmek olmaz. Bazı insanlar için yapılan eleştirilerin en ağırı, söylediği ile uyguladığının aynı olmamasıdır. Yani söylemle eylemin örtüşmemesidir. Mevlana’nın “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” sözü tam da bu durumu vurgulamaktadır. Bu duruma örnek olarak ömrünü ortaya koymuş olan milli şairimiz Mehmet Akif, söylediği ile eylediği bir olanlar için sembolleşmiş bir karakterdir. 
Yazıma başlarken bunlara değinmeyi hiç planlamıyordum, sadece söylem ve eylem ilişkisine vurgu yapıp ilçemizde gerçekleşen bir olaydan bahsedecektim ama hem değindik hem de hızımızı alamayarak epeyce ileriye gittik. 
Malumunuz şehrimize oldukça fazla sayıda Çinli turist geliyor ve turizmin her paydaşıyla temas halindeler. Fakat ne halk olarak bizler ne de turizm sektöründekiler, Çinli turistlerin özellikleri, onların kültür ve istekleri, Çin turizmindeki algılar, bu turizmin geliştirilebilme noktaları hakkında bilgi sahibiyiz. Bu eksiklik şehrimizde sektörle ilgili olarak yapılan her konuşmada dile getiriliyor. Çoğu zaman da eksik hatta yanlış bilgiler yayılıyor. Çinli turistlerle ilgili farklı mecralardaki, çeşitli söylemler devam ederken, ihtiyacı hissedilen bir eylem bu hafta Fethiye’mizde gerçekleşti. FETAV ve BEYTEK’in organizasyonu, FETSO’nun da katkılarıyla bir söylem eyleme dönüştü. Konusunda uzman yabancı bir üst yönetici (CEO – Kevin Martin), yukarıda eksikliğinden bahsettiğimiz konularla ilgili seminer verip, sektör paydaşlarını bilgilendirdi. Böylece, profesyonel bir bakış açısıyla açılan pencereden hem konuyla ilgili eksikliklerimiz görüldü hem de turizm sektöründeki hemşehrilerimizin kafasındaki birçok konu aydınlandı. Doğru kaynaktan alınan uygulamaya yönelik bilgiler, Çin ile geliştirilebilecek turizm potansiyelinin de alt yapısını oluşturdu. Çin ve turizmi hakkında hemen hemen bir şey bilmediğimiz ortaya çıktı. Çinli turistleri şehrimize çekmek için olmazsa olmazlar sıralandı, yollar gösterildi, örnekler verildi. Böylece söylemle başlayıp eylemle tamamlanan bir uygulamaya daha şehrimizin ev sahipliği yapması sağlandı.
Bir kez daha gördük ki Fethiye ortak paydasıyla çıkılan yolda, yalnız kalınmıyor ve hedefe ulaşılıyor.
Birlikte ulaşacağımız nice hedeflere… 

Not: Bu yazıyla beraber 52 haftayı tamamlamış olduk. Böylece, siz kıymetli okurlarımla olan beraberliğimizde bir yılımız geride kaldı. İlgi ve desteğiniz için çok teşekkürler. Allah okuyan gözlerinize, yorumlayan beyninize ve söyleyen dilinize sağlık versin.
 

Yazarın Diğer Yazıları