Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

Fethiye ve Birkaç Özelliği

Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

  • 2450

Şehirler sahip oldukları fark edilebilen özellikleriyle tanınırlar. Bu da onların özgün taraflarıdır. Bu özgünlük coğrafya, iklim, kültür, mimari ve yaşam şekli olarak kendini gösterebilir. Fethiye’miz için bunlardan birkaçına değinelim.
Fethiye şehir merkezindeki araç yolları genellikle parke taşı döşelidir. Bu hissedilir bir özgünlük katar şehrimize. Başka şehirlerin asfaltla kaplı yollarının bayağılığından kurtarır bizi bu durum. Fethiye’ye yeni gelen biri arabasının lastikleriyle parke taşlarının teması sonucu çıkan ritmik titreşimi hemen hisseder ve farklı bir şehre geldiğini daha o on anlamaya başlar. Bu istisnai detay için, 1957 depreminden sonra şehrimizi yeniden inşa eden İncekara kardeşlere minnetimizi sunalım. Aslında şehrimizdeki taban suyunun yüksekliği parke döşemenin avantajını ortaya çıkarmıştır da diyebiliriz. 
Parkeler bir kenarda dursun, dikkatinizi başka bir yola çekmek istiyorum. Eski Sahil Sıhhiye binasından liman başkanlığına giden kordon yolu da çok özgün bir beton yoldu. Yazın sıcak havada genleşmeyi bertaraf edecek şekilde verilen aralıklar ve yüksek beton kalitesiyle yıllara meydan okuyan bu yol, gerçekten bir sahil şehrinin denizle temas noktasındaki bir farklılıktı. Ama ne yazık ki üzeri, hiç anlam veremediğim bir şekilde, banal bir asfaltla kaplandı. Yani özgünlüğün üstü sıradanlıkla kapatıldı.
Gelelim Paspatura. Paspatur suyu şimdi içilmiyor ama önceden içiliyormuş ve Fethiye’ye yerleşmek için bir bahaneymiş Paspatur suyu. İçen kalırmış bu güzel memlekette. Şimdi ise böyle bir bahaneye gerek duymadan gelip yerleşiyor insanlar. Paspatur suyunun denizle birleştiği yerde ise başka bir güzelliği vardır bu şehrin. Balık ağları. Kordonun o küçük parçası üzerinde yıllardan beri deniz, balık ve iyot kokusunu yayarlar çevreye. O mis koku, işte Akdeniz’in bir kıyıcığındayım dedirtir insana. Misafir odasındaki en değerli aksesuardır o ağlar. Eski tüfek balıkçılar tamir eder bu ağları oturdukları tahta sandalye üzerinde; yanlarında demli çay, dudaklarda külü uzamış cigara alametifarikasıdır bu enstantanenin. Fethiye’mizin gerdanlığı olan kordon buradan itibaren bir taraftan iskeleye, diğer taraftan da Beşkaza Meydanı’na doğru devam eder. İskelemiz bizim için çok değerli bir o kadar da anlamlıdır. O sadece denize uzanmış bir beton kütle değildir. Şimdi kontrolle girilen iskele, eski Fethiye hayatının en önemli sembollerinden biridir, binlerce anı taşır üzerinde. Beşkaza Meydanından sonra devam eden sahil bandında yıllardan beri önlem alınmadan akıp limanımızı dolduran, onlarca dere ve dereciklerimiz vardır. Susamurları dâhil birçok canlıya yuvadır bu dereler. 
Elli yedi depreminden sonra yapılan evlerin o muhteşem ve birbirine saygılı mimarisini şimdi ancak eski kartpostallarda görebiliriz. Kalan az sayıda örnek, yapılan işin nasıl detaylı düşünüldüğünü ve insana verilen değerin bu planlamadaki önemli rolünü çok güzel anlatmaktadır. Bu planın iki nadide unsuru olan I. ve II. Karagözler mahallerini birbirine bağlayan yol da özgün özelliklerimizden biridir. Bu yolun üst kısmındaki kaldırım taşları hâlâ ilk yapıldığı orijinal halindedir. Yolun kenarındaki beton korkuluklar ise çok ilginçtir. Korkuluklar uzayan bir kare prizma şeklindedir. Prizmanın düz tarafı değil köşeli tarafı yola dönüktür. Bunun sebebini yeni öğrendim. Yoldan geçen araçların farlarının yansıma açılarına göre ayarlanmıştır bu prizmaların köşeleri. Böylece akşam saatlerinde far ışıklarının yansıması sonucu sürücülerin rahatsız olmaları önlenmiştir. İnsan odaklı bu ince detay, şehir planına verilen önemin bir göstergesidir.  Bu çok özel şehir planı içinde uzun yıllar yaşamış olmaktan dolayı İncekara kardeşlere bir teşekkür daha yollayalım. 
Bu şehrin çok hoş bir özelliği daha vardı. Hemen hemen her köyün aynı isimle anılan iki mevkii vardı. Biri sahilde diğeri de yayladaydı. Mesela Dont ve Yayla Dont diye anılırdı (Boduçlar şimdi Esenköy diye anılan Sahil Dont’ta yapılırdı). Kemer, Seydikemer olarak tuhaf bir şekilde Fethiye’den koparıldıktan sonra bu güzel özellik de son buldu. Genelde sahil köyleri Fethiye’de kaldı, Seydimer’de kalanların başına da yayla ibaresi eklendi. Hem sahili hem de yaylası Fethiye’de kalan tek köy ise Koru oldu ve bu güzel detayı yaşatmaya devam ediyor Koru. 
Fethiye mavi, yeşil ve beyazın aynı anda görülebileceği nadir bir coğrafyaya sahiptir. Bu renklerin ne anlama geldiğini herkes bilir ama bir de turuncu, kırmızı ve gri vardır. Bunları da siz eşleştirin.
Evet, şehrimizin kavrayabildiğimiz “birkaç” özelliğine değindik. İyi ki “birkaç” dedik yoksa haftalarca yazardık. Kalın sağlıcakla.   


 

Yazarın Diğer Yazıları