Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

Denizimizin Son Çığlığı

Mustafa Saatcı / Mavi Köşe

  • 2280

Geçen haftaki üretim ve katma değer yazısından sonra, aynı konuya devam edip bu kez turizmde katma değer konusuna değinmek istiyordum. Fakat bu sabah uyandığımda denizde gördüğüm manzara birden bire fikrimi değiştirdi. Deniz resmen bağırıyordu “boğuluyorum kurtarın beni” diye. Dünyada yarım asırlık yaşamışlığımın yarısından daha azı memleketimde geçti, son bir yıldır da buradayım çok şükür. Bütün bu süre zarfında denizin bu derece kirli olduğuna ilk defa şahit oluyorum. Sabah komşularla da konuştum, onlar da böyle bir kirliliği bu zamana kadar görmediklerini söylediler.

Bahsettiğim içler acısı manzaraya Fethiye Limanının Karagözler tarafında şahit oldum. Deniz ölüydü sanki kıpırdamıyor, daha doğrusu taşıdığı yoğun kirden dolayı kıpırdayamıyordu. Sanki elleri ayakları kelepçeli vaziyete betona gömülmüş gibi duruyordu sadece. Rengi sarımtırak bir yeşillikten kahverengiye kayıyordu. O güzelim mavi nerelerde boğulmuştu acaba. Etrafa baktım, sağımda ve solumda çift sıra halinde kıyı ile irtibat kurmaya çalışan küçüklü büyüklü bir sürü tekne. Biraz daha ileride “çakma” bir tersane. Çakma diyorum, çünkü böyle vasıfsız ve alt yapısız bir tersaneye dünyanın herhangi bir yerinde rastlayamazsınız. Çakma tersane boyunca da, yarı beline kadar karaya çıkmış sıra bekleyen onlarca tekne. Tersanenin iki yanında hınça hınç dolmuş marinamsı iskeleler. Yani Karagözler koyunda deniz suyu sirkülasyonu sıfır. Bu kadar yoğun teknenin olduğu bir avuç koyda sirkülasyon olmaması çok normal. Bir de bu teknelerin günlerce burada kalmaları ve her türlü bakımlarından oluşan atıklarını denize bırakmaları da cabası. Bazen düşünüyorum, turizm için harcadıklarımızla, turizmden kazandıklarımızın muhasebesini yapsak bakiyemiz ne olurdu?

Evet, turist gelsin, evet turizm sektörü büyüsün ama büyürken üzerinde yükseldiği değerleri ezmesin. Hep daha fazla turist, hep daha büyük otel, hep daha büyük tekne, büyük, büyük, daha büyük…Nereye varacak bu işin sonu, çevresel değerlerimize bu kadar hoyrat davranmadan olmuyor mu bu turizm. Bir kere düşünelim, denizi kirli bir Fethiye ve onun turizmi nasıl olur. Kısaca söyleyeyim, deniz yoksa Fethiye de yok. Turizm zaten yok.

Ne mi yaptım? Denizimizin o kirli halini videoya çektim Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Fethiye Kaymakamlığına ve Fethiye Belediyesine gönderdim. Sosyal medya hesabımdan da paylaştım. Önce ciddi bir farkındalık oluşturmamız lazım ve kirliliğin ana nedenini ortaya çıkarmamız lazım. Kirlilikten bir örnek alıp Üniversitemizin laboratuvarlarında analiz ettirip hangi etkenin ağırlıkta olduğunu belirlememiz lazım. Analiz sonucuna göre de temizlik seferberliği için bir kamuoyu oluşturmamız gerekecek.

Denizimize ve Fethiye’mize sahip çıkalım, başka Fethiye yok. Deniz yoksa Fethiye de yok.

Fethiye Limanının temiz denizinde yüzmek özlemiyle…    

[email protected]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları