Mesut Koç

ÜLKEMİZDE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYECİLİĞİ

Mesut Koç

  • 7406

Ülkemizin idari yapısı merkezi yönetim birimlerinin yanı sıra köy, il özel idaresi ve belediyelerden oluşmaktadır. Belediyeler; gerek sayıları gerekse de hizmet verdikleri nüfusun büyüklüğü sebebiyle zaman içerisinde en önemli idari yapılanmalardan birisi olmuştur. Cumhuriyetin kurulması ile devam eden Osmanlı belediyecilik uygulamaları zaman içinde günümüze kadar değişerek ve gelişerek devam etmiştir. Belediyelerin yapısı dünyadaki gelişmelerin de etkisiyle 1960’lı yıllardan itibaren büyükşehirleşme sürecine girmiş ve 1984 yılında 3030 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu çıkarılmıştır. Zaman zaman yapılan ilave ve değişikliklerle bu kanunun yürürlüğü devam etmiş ve 2004 yılında 5216 sayılı kanun çıkarılmıştır. Bu kanun da 2012 yılı sonunda yapılan değişikliklerle, bugün geçerli olan halini almıştır. Son kanun değişikliği ile birlikte düzenlenen yeni büyükşehirlerin kurulması süreci 2014 yılında yapılacak yerel seçimlerle tamamlanmış olacak. Büyükşehir belediyelerinin tarih içindeki konumu belediyeciliğin belli bir yapıya ulaşmasından sonra başlar. Bu anlamda önce belediyeciliğin tarihi seyrine bakmak yerinde olacaktır. Belediyecilik ülkemizin gelişme ve kentleşme süreci ile doğru orantılı olarak var olagelmiştir. TBMM’nin çalışmaya başlaması ile birlikte Ankara’nın başkent olması, İstanbul’un aksine Ankara’nın belediye yapılanmasını ön plana çıkarmıştır. Zaman içinde bu anlayışa göre diğer belediyeler yapılandırılmıştır. 1980’li yıllar yeni bir belediyecilik anlayışının da başlangıcı olmuştur. Bu dönemde büyük şehirlerin yakın çevresindeki yerleşim yerlerinin ana belediyelere bağlanmasına ilişkin düzenlemeler ile büyük kentlerin etrafında oluşmuş olan çok sayıda belediye tek bir belediye haline getirilmiştir. 1984 yılında büyükşehir belediye kavramı resmen mevzuatımıza girmiştir. İlk büyükşehir belediyeleri; 1984 yılı Ocak ayında çıkarılan 2972 sayılı yasa ve Mart ayında çıkarılan 195 sayılı kanun hükmünde kararname uyarınca üç büyük kentte kuruldu. Bu tarih itibarıyla, bu üç kentten, İstanbul’un on beş, Ankara’nın beş ve İzmir’in de üç bağlı ilçesi vardı. 1984 Temmuz ayında çıkarılan 3030 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ile büyükşehir ve belediye başkanlarının görevleri tanımlandı. 1986-1988 yılları arasında beş büyükşehir belediyesi daha kuruldu. 1986 yılında 3306 sayılı yasa ile Adana, 1987 yılında 3391 sayılı yasa ile Bursa, 3398 sayılı yasa ile Gaziantep ve 3399 sayılı yasa ile Konya, 1988 yılında ise 3508 sayılı yasa ile Kayseri büyükşehir statüsüne geçirildi. Adana, Bursa, Konya ve Kayseri’nin üç, Gaziantep’in iki anakent ilçesi vardı. 1993 yılına gelindiğinde sekiz büyük şehir belediyesi daha kuruldu. Bu sekiz büyükşehir; Antalya, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Mersin, İzmit, Sakarya ve Samsun'du. Ancak bu defa farklı bir uygulama ile 505 sayılı kanun hükmünde kararname ile kurulan büyükşehirlerde, ilçe belediyesi yerine birinci kademe belediyesi kurularak, ilçe kuruluşu 2008 yılına kadar ertelendi. Bu şekilde kurulan büyükşehir içi ilk kademe belediyelerinin sayısı, Antalya, Diyarbakır, Mersin, İzmit'te üç; Eskişehir, Erzurum ve Samsun’da ise ikiydi. 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı yasayla, büyükşehir belediye sınırları için nüfus gibi yeni ölçütler getirildi. 2012 yılında yapılan son düzenleme ile de, büyükşehir sınırları tüm il sınırları olarak kabul edildi ve büyükşehir sayısı 29’a çıkmış oldu. Büyükşehir belediyelerinin ülkemizdeki uygulaması ve gelişimine bakıldığında büyükşehir yapılış şekli dikkat çekicidir. Her dönem eleştiri konusu olmuştur. Bu; büyükşehir olma kriterlerinin belirlenmesinde bilimsel veriler ve akademik görüşler yerine siyasi tercihlerin ön planda olmasıdır. Siyasi tercihlerin belirleyici olduğu anlayışta genelde hangi iller büyükşehir yapılacaksa kriterler de ona göre belirlenmiştir. Özellikle nüfus kıstası buna çok müsaittir. Sonuç olarak, il sınırlarını kapsayan bir büyükşehir uygulaması 2014 yılından itibaren başlayacak. Bu sistemin artı ve eksileri de bundan sonra ortaya çıkacaktır. Adı, şekli ve diğer unsurları ne olursa olsun, içinde yaşayanların mutlu ve huzurlu olduğu bir yapı aslolandır ve de temennimizdir. Haftaya tekrar buluşuncaya kadar, sağlıklı, mutlu ve huzurlu kalın, hoşcakalın.

Yazarın Diğer Yazıları