SANAL-SOSYAL MEDYADAN DÖKÜLENLER
Mesut Koç
- 2456
! Ya da kim inanırdı böyle bir şeyin mümkün olacağına. Gazete ve televizyon sahibi olmanın maliyeti oldukça yüksek. Hadi oldunuz diyelim geniş kitlelere ulaşmak sahip olmaktan daha zor. Şimdilerde ise ceplerde taşınıyor mesajları geniş kitlelere ulaştıracak aygıtlar. İnternet bağlantısı olan bir cep telefonu ile onlarca sosyal ağ sitesi elinizin altında. Facebook, Twitter, Instagram, Linkedin, Google+ filan liste uzayıp gidiyor. Kısa sürecek bir çalışma ile binlerce kişiye ulaşmak mümkün oluyor. Şahsen Sanal-sosyal medya olarak adlandırdığım bu ortamlar faydalı mıdır değil midir derseniz, o ayrı bir tartışma konusu olur. Bu anlamda geleneksel medyadan farkı yoktur. Yazımızın konusu da bu değildir zaten. Ama burada amacın sadece doğruya, güzele, adile ve faydalıya katkı sağlamak olması gerektiğini söylemeden geçmeyelim. Sanal-sosyal medya siteleri aracılığıyla her gün milyonlarca paylaşım takipçilerinin ekranlarından akıp gidiyor. Paylaşımların birçoğu takipçiler de sanal ise farkına bile varılmıyor. Birçoğu da paylaşıla paylaşıla alıp başını gidiyor. Uzun süre gündemde kalabiliyor. Twitter sanal-sosyal medya içinde ‘ciddiyet’ açısından bir adım önde. Her bir paylaşım 140 karakter ile sınırlı. Sanal-sosyal medya kullanmayanlar için, Twitter’da yazdığım eski paylaşımlar arasından seçtiklerim ile bitireyim. Yazma gerekçelerim daha iyi anlaşılması için parantez içinde:)) Bir nevi özet “twitname” diyebilirsiniz. Daha iyisini siz bilirsiniz! * * * Nice fikirler gördüm sahiplenen yok, Nice insanlar gördüm hiçbir fikri yok! (Sık sık karşılaştığımız durumlar üzerine) * * * “Çözüm” kelimesinin başına gelenler, herhalde yakın zamana kadar başka bir kelimenin başına gelmemiştir. (Malum zararı faydasından fazla olan süreç ile ilgili) * * * A, B, C, D, ve E. Seçenekler sadece 5 tane gibi görünse de; kendini yetiştiren, iyi ve güzel ahlaklı gençlere her zaman bir seçenek daha olacaktır. YGS’de başarılar. (YGS, YDS, KPSS vb. türevleri için) * * * “….. düşmanımın çokluğuyla değil niteliğiyle övünürüm” dedi adam ve sonra vazgeçti, vazgeçtim yani!!! (“Ya keşke sesini çıkarmasaydın filan diyenlere) * * * Biten bu günün yapmacıklığından, yarının gerçekliğini tercih ederim. (Öğretmenler günü, babalar günü, vb. günlerden birisinde) * * * Milletin akıl sağlığını bozacak düzeyde dizileri allayıp pullayıp sunan TV’lere diyecek söz bulamıyorum. Yazıklar olsun! (Her türlü entrika, hile vb. ahlaksızlıkları konu alan diziler için) * * * Dün dostlukta aşırıya gidenlerin bugün düşmanlıkta da sınır tanımadıklarını görüyoruz. Dostuna sır verme yarın düşmanın, düşmanına aşırı… (Paralel ve meridyen savaşlarına ilişkin) * * * İşte bu ülkede tiyatro bunun için salona itibar etmez. Memleket sathı sahne olmuş, oyuncular desen şahane. Ne oynanıyor be! :)) (Meşhur ülke gündemimizi özetlemek için) * * * Bütün insanlar eşittir. Ama Fransa’dakiler biraz daha eşit galiba ki, kopartılan fırtına bizim topraklardakilerden baya farklı! (Fransa’da yaşanan saldırılar sonrası) * * * Birileri savaşlar, kan ve gözyaşlarıyla, mülteci akınlarıyla Fırat ve Nil arasını boşaltıyor. Neden acaba? (Ortadoğu ve BOP için) * * * Kızsaydım muhtemelen şöyle derdim: "-Pazar pazar olsa ipliği çıkarılacak o kadar çok adam var ki!" Neyse ki kızgın değilim. İplikçi hiç değilim. Şimdilik rahat olun yani... ! (Yerel konulara ilişkin tepkim!) * * * İnsanlar ölürken, yurtlarından koparken, sularda boğulurken İnsan Haklarını konuşmak ahlaksızlıktır. Samimiyetsizliktir. İnsanlık dışıdır. (12 Aralık) * * * Önem veren olmak "önem verilen birisi" olmaktan daha muteberdir. (İlgisizlik ve vefasızlıktan yakınanlara) * * * Facebook vb. sosyal medya aracılığıyla gelen beğeni ve tebrikler nasıl hoşumuza gidiyor ve mutlu oluyorsak, eleştirileri de dikkate alıp bir (daha iyiye, daha doğruya ve daha güzele ulaşmak için) fırsat olarak görmemiz gerekmez mi? (Yanlış giden işler kendisine söylenince yargısız infaza başlayanlara) Şimdilik bu kadar. Yeni yazılarla tekrar buluşuncaya kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın. Hoşcakalın.