FELAKETİN BİR BOYUTU
Mesut Koç
- 2349
Yazmak istediğimiz belirli plan dâhilinde konular olmasına rağmen bazen gündeme takılıyoruz, bazen de yaşadığımız bir olayın etkisinde kalıp buna ilişkin değerlendirmeler yapıyoruz. Bu yazıda bunlardan birisi olacak. Sabahları haber kanallarına mutlaka bir göz atarım. Ne olup bitmiş diye. Akşam haberlerini takip etmek mümkün olmuyor çoğu zaman. Sabah haberleri bu anlamda yeterli geliyor aslında. Kanallar arasında geçiş yaparken Kanal 7 adlı haber kanalında bir haber dikkatimi çekti. Bu kanalda yayınlanan Hindistan yapımı “Bir Garip Aşk” adlı bir dizi varmış. Bu dizinin de meşhur başrol oyuncusunu bu kanal Türkiye’ye getirmiş. Adı Barun Sobti olan bu genç çok seviliyormuş ülkemizde meğer. Kanal 7’yi ziyaret eden bu genç hayranlarıyla canlı sohbet yapmış ve hayranlarıyla buluşmuş. Türkiye’nin birçok şehrinden hayranı onun için gelmiş ve stüdyoda izdiham yaşanasıymış. Verilen haber bu. Görüntülerde de çoğunluğu başörtülü kızlar bağırıyor. Bir tanesine mikrofon tutuyorlar. Kızcağız; “O kadar çok seviyorum ki, başkalarının onu sevmesine bile tahammül edemiyorum” diyor. Ülkemizin zor günlerden geçtiği bir dönemde bu kanalın böyle bir etkinlik yapmasına takılmış değilim. Şaşırmış da değilim. Çünkü bu, ülkemizde bir zihniyetin sadece medyadaki yansıması. Nasıl kurulduğu ve hangi amaçla kimlerin emek verdiğini biliyorum. Bir zamanlar, bahsettiğim dönüşümün siyasi alandaki temsilcisi muhafazakâr (!) insanların dönüşümü için kendilerinin bir fırsat olduğunu söylemişti. Yazık ki, başarılı olmuşlar. Bu kanal da bu amaca oldukça iyi hizmet etmiş belli. Bir zamanlar Tarkan vb. sanatçıların konserlerinde yaşanan görüntüleri artık burada da bolca görmek mümkün. Geçmişte malum kanallarda boy gösteren ahlak dışı diziler artık burada yer buluyor. Acı neticelerini de üzülerek böyle görmek durumunda kalıyoruz. Televizyonlarımız ahlak dışı ilişkileri yayınlaya yayınlaya artık toplumun bir bölümü bu rezillikleri normal görmeye başladı. Artık kimse bu kanallardan akan pislikleri, rezillikleri özellikle okul dizilerinde özendirilen pespayeliğe eleştiremez hale geldi. Ahlak ve maneviyatın önemine dikkat çekmek hak getire! Ne zaman Özgecan olayı gibi ya da Kayseri’de yaşanan elim olay gibi bir vaka oluyor, gözyaşları ve hamaset nutukları gırla gidiyor. Ateş düştüğü yeri yakıp geçiyor. Sonra unutuluyor. Sağı, solu, muhafazakârı yine ifsat kanalları bildiğine devam ediyor. RTÜK filan yetkisi olan kurumlar ortada yine yok! Okullarda değerler eğitimi verilmeye çalışılıyor. Hâlbuki eğitimin kralı televizyonlarda. Saat fark etmiyor. Bırakın şarkılara çekilmiş klipleri bilmem ne ürünlerinin reklamını izleyen normal bir insanın bile akıl sağlığı bozulur. Şeytan Arkadaşlık İsteği Gönderdi kitabının yazarı Hasan Uzun köşe yazısında “Öğretmenler! Yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” sözüne rağmen 2016 Türkiye’sinde maalesef yeni nesil, ne öğretmenlerin ne ailelerin fakat televizyonların eseri ve esiri olmuştur. İşte bu yüzden akıllı televizyonlardan sonra bir üst model olarak “şuurlu televizyonlar” yapılmalıdır” diyor. Muhafazakar(!) olduğu iddia edilen bir kanalın hali bile ortadayken diğerlerine hiç bakmayalım. Bu muhafazakâr kelimesine neden ünlem işareti koyduğumun açıklamasını başka yazılara bırakıyorum. Durum vahim! Sonucu hepimizi yakar. Yeni yazılarda tekrar buluşuncaya kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.