Mesut Koç

DÜNYANIN ÇİVİSİ ÇIKTI MI?

Mesut Koç

  • 4995

Eskiden, alışık olmadık, insanlara garip gelebilecek bir olay cereyan ettiği zaman dünyanın çivisi çıkmış denirdi. Kedilerin köpekleri kovalaması, ya da iri farelerin kedilerin olduğu yerde korkusuzca dolaşması gibi. Hayvanlar âleminden örnekler ile başladık ama günümüzde yaşanan birçok olay bu sözü defalarca hatırlatıyor. Yerel dâhil ulusal ve uluslararası haberlere dikkatlice bir bakın, ne demek istediğimi fark edeceksiniz. Dünya değişiyor, alışmak lazım diye düşünebilirsiniz. Lakin insana ait temel değerler, toplumsal hak ve sorumluluklar değişmez. Durulan yere, taşınılan etiketlere göre fikirler belirlenmez. Dünyanın elbette çivilik bir işi yok, ama “iş nereye gelmiş” dedirtecek küçük bir hikâye var. Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş. İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa, yağmurlu günde şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu bina yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler, ancak genelevi yaptıran adam, cami imamının ve cemaatin doğrudan veya dolaylı olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış. Cami imamı ve cemaat ise savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da hiçbir şekilde kabul etmemişler. Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde hâkim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp; "Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum" demiş. “Ancak dosyadaki bilgilere ve tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var. Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati! Sonuçta bu bir hikâye, yaşanmış mıdır yaşanmamış mıdır bilinmez. Ancak etrafımıza baktığımızda, dudak uçuklatacak cinsten hadiselere şahit olmuyor muyuz? Güzel konularla tekrar buluşabilmek temennileriyle sağlık ve mutlulukla kalın, hoşcakalın.

Yazarın Diğer Yazıları