DARBELER VE SONRASI
Mesut Koç
- 7330
15 Temmuz 2016 günü yaşadığımız hain darbe girişimini konu alan yazılarımızın üçüncüsünde okumaya başladığınız bu satırlarda birlikteyiz. Yazı yazmanın, kamuoyuna doğru bilgi sunmanın ağır sorumluluğunun farkında devam ediyoruz. Yazılarımızda paylaştığımız bilgilerin ve yer verdiğimiz tespitlerin ne kadar isabetli olduğunu görmek mutluluk verici ancak gereği için dikkate alınmamış olması da bir o kadar üzücü. Küçük insanlar kişileri, orta insanlar olayları, büyük insanlarda fikirleri tartışır diye bir söz var. Darbe girişiminin olduğu günden bugüne maalesef, sosyal medya ağlarından ulusal basına kadar, çoğunlukla kişiler ve olay enine boyuna tartışılıyor. “Kim, kiminle, neci, nerede, ne yapmış?” Umarız bunlar bir an önce nihayet bulur ve ülkemizde asıl konuşulması ve tartışılması gerekenlere sıra gelir. 15 Temmuz günü patlak veren darbe girişimi bir olaydır. Öncesi vardır. Devam ettirilmek istenen sonrası vardır. Olay yaşandıktan sonra ahkâm kesmek marifet değildir. Önceki olayları doğru okuyanlar zaten bu ve benzeri tehditler konusunda sürekli uyarıda bulunmuştur. Bu olayın sonrasında gelişecek bağlı olaylar içinde durum geçerlidir. Millet nezdinde infial oluşturmayı amaçlayan, zihinleri karıştırıp tektipleşmeyi arttıracak siyonizm odaklı yerli işbirlikçi tezgâhlarının devamı gelecektir. Büyük İsrail Projesine iman etmiş fanatik siyonizm işbirlikçilerinden umudu kestiği gün bilfiil bu coğrafyada kendisi taarruza geçecektir. Irkçı Siyonizm elbette başarılı olamayacaktır. Ancak bizler olayları okurken bu gerçeğin ışığında doğru tespitlere ulaşıp buna göre tedbirler almak zorundayız. 2014 yılı başında yazmış olduğum “Arşivlerin Dili Yok mu?” başlıklı yazıda durum özetlenmiş. Oradan aynen devam edelim. “Yazmak istemiyor insan aslında. Gittikçe sığlaşan yaşadığımız tartışmaları. Gazeteler, televizyonlar, internet siteleri, facebook, twitter… Millet bu tartışmalarla mı yatıp kalkıyor bilmem. Geçen haftaki yazımızda; “zincirleme bir etkiye hazır olun” demiştim. Ses kayıtlarının piyasaya sürülmesi ve operasyonların bu kadar polisin yer değişikliğine rağmen devam etmesi ile birlikte işler iyice çığırından çıkmak üzere. Birinin ak dediğine öbürü kara diyor. Birilerinin suçlu ilan ettiği öbür tarafın kahramanı oluyor. Hâlbuki dün ikisinin de kahramanıydı. Öbür tarafın kahramanı bunların yeni haini oluyor. Dün her ikisinin de suçluları ve hainleri olanlar bugün bir tarafın mağdur edilmişleri oluyor. Dünün mağrurları olan bu taraflar bugün mağdur olduklarını iddia ediyor. Kafanız karıştı değil mi? Sakin olun! Bir cümle özetliyor olanları. “Dün dündür, bugün bugündür.” Yakın siyasi tarihimizi uzun süre meşgul etmiş meşhur politikacının sözüdür bugün şahit olduklarımız. 17 Aralık’tan önce ve sonra olarak ayrılan dün ve bugün. Eğer bir gecede olağanüstü şeyler olmadıysa söylenenlerin hangisine itibar edeceğiz? Partiye mi cemaate mi? Çok kısa süre öncesine kadar birbirlerini gece gündüz övenlerin arşivleri bile iflas ettiren bugünkü söylemleri neyin nesi? Ya dün söyledikleri doğru değil ya da bugün söyledikleri! Bakmayın siz taraftarların fanatik söylemlerine. Kaptırmayın kendinizi. Kaptıracak gibi olursanız da sorun yok. “Dün dündür bugün bugündür”ü ters yüz eden bir ‘arşiv’ gerçeği var. Açın internetten fanatizmin doruklarında gezen gazetelerin arşivlerini, şöyle geriye doğru. Bugün en uç sözleri edenlerin cümlelerine bir bakın arşivlerden. Ah, o arşivlerin dili olsa da bir seslense bu fanatiklere. Sorsa “dün ne söylüyordunuz, bugün ne söylüyorsunuz” diye. Dün ve bugün diye hararetli bir şekilde haklı çıkmaya çalışanlar aslında “yarınları” bitirdiklerinin farkında değiller. Neler ile oyalanırken, hangi büyük planların parçası olduklarından ve de aynı oyunlarla aldatıldıklarından haberleri yok. Çok fazla değil üç dört yıl önce bozduk dedikleri büyük oyunun oyuncağı olduklarını anlamadıkları gibi, bugün oynadıkları ama kullanıldıklarını belki yarın da anlayamayacakları oyun gibi. Oyun içinde oyun! Amerikan ve İngiliz istihbaratçılarının, toplum mühendisi bozuntularının staj konusu oyunlar. “Ben kesinlikle siyonizm işbirlikçisi olup ona hizmet etmem” türküsünü söyleye söyleye bir ömür boyu siyonizmin emellerine hizmet etmek gibi. Bitmez ama Allah’ım aklımızı koru diyerek bitirelim.” İki buçuk yıl öncesinden bugüne gelelim. Şahıslara endeksli anlayışın gereği sosyal medyadan atış yapanlara bir not ile sonlandıralım. Geçmişin hatalarından ders almadan yarını sağlıklı oluşturamazsınız. Sosyal medya arşivini silebilirsiniz, kamera kayıtlarını yok edebilirsiniz, hatta zihinlerden bile kaldırabilirsiniz, peki ilahi kayıtları ne yapacaksınız? Yeni yazılarda tekrar buluşuncaya kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın