Mesut Koç

AFRİKA ÜZERİNE KONUŞMALAR (5)

Mesut Koç

  • 2411

Bu beş yazıda; Afrika üzerine çok önemli bilgilere yer veren ve Anadolu Gençlik Dergisi internet sitesinde geniş şekliyle bulunabilecek bilgiler yer alacaktır. Bu yazı beşinci ve dizinin son yazısıdır. Konuşmacılar hakkında bilgi birinci yazıdadır. “Moderatör: Misyonerlik ve sömürgeciliğin bölgesel sonuçları ve güncel etkileri nelerdir? İ.M.Ö: Sömürgecilik mezaliminin en büyük sonucu olan yoksulluk, güvensizlik, açlık, siyasi istikrarsızlık, sert sınıflı toplumsal yapılar, epidemik ve yayılan hastalıklar, halklar arasında soykırıma varan savaşlar bugün de devam edegelmektedir. Kilise manipülasyonları ile Afrika’nın bazı bölgelerinde dinsel savaş özellikle tahrik edilmektedir. Bu dinsel savaşın mağduru genelde Müslümanlar olmaktadır. Müslümanlar içinden küçük bir azınlık grup tahrik ya da manipülasyon yoluyla saldırganlaştırılarak İslam’ın imajı zedelenmekte ya da uluslararası müdahalelere fırsat oluşturularak yeni sömürge hareketlerine meşruiyet zemini oluşturulmaktadır. M.EFE: Afrika'da misyonerlik ve sömürgecilik, kıtadaki can yakıcı konulardan biri. Afrika’daki misyonerliğin temellerini anlamak için misyoner faaliyetlerle sömürgecilik ilişkisini anlamak gerekir. Yani sömürgecilik ayrı bir faaliyet misyonerlik ayrı bir faaliyet değildir. Misyonerlik, sömürgeciliğin yolunu açar, ona kılavuzluk eder, sömürgeci güçlerin karşısına çıkan toplumları uysallaştırma, baş eğdirme ve onların dirençlerini kırma misyonunu üstlenir. Coğrafi keşiflerle -ki coğrafi keşif kavramsallaştırması da Batı medeniyetinin bir ürünüdür- başlayan sürecin dinî temelleri misyonerliği de teşvik etmiştir. Sömürge yönetimleri ve misyonerler tarihin en büyük işbirliklerinden birine imza atarak kara kıtanın en ücra köşelerine bile ulaştılar. Üniversitenin hazırladığı sosyolojik, psikolojik, arkeolojik ve antropolojik çalışmanın sonuçlarını kullanarak sömürge yönetimlerini meşrulaştırdılar. Bugün kıtada devam eden birçok iç çatışma ve etnik mücadelenin altında yatan sebep sömürgecilerin inşa ettikleri toplumsal ve zihinsel hafızadan kaynaklanmaktadır. Müslümanlar da bu misyonerlik faaliyetlerinden etkilenmişlerdir. Bir Müslüman’ın doğrudan Hristiyan olması gibi bir şey söz konusu değilken misyoner okullarına gitmek zorunda kalan Müslüman çocukları belli bir zaman sonra Hristiyanlık-İslâm arası bir din anlayışına sahip hâle gelmektedirler. Üçüncü nesil ise tamamen Hristiyanlaşmaktadır. M.BİTEN: Kabilelerin doğal yaşam alanlarına göre belirlenmemiş suni sınırlarla şekillendirilen pek çok Afrika devleti, sömürgeci güçlerin kışkırtmaları ve açık yönlendirmesi ile devam eden iç savaşlarla boğuşmaktadır. Burada misyonerlik çalışmaları, bu parçalı yapıyı oldukça iyi kullanmakta ve Afrika uluslarının, kabilelerinin birleşmesine, ortak bir yaşam alanı oluşturmasına mani olmaktadır. Bununla birlikte birçok etkiye açık hâle gelinmesine sebep olmaktadır. Bugün yaşanılan açlık, yokluk ve yoksulluğun yegâne sebebi Batı’nın sömürgeci iştahıdır. Büyük bir satranç tahtasına benzeyen Afrika coğrafyasında Batılı ülkeler, Afrika halkları üzerinden yıkıcı bir oyun sahnelemekteler. Bunun naif yüzünü de misyonerler vasıtası ile oluşturmaktalar. Böyle bakınca bugün yaşanan çatışmalardaki temel saikin arka plandaki bu bilek güreşi olduğunu görüyoruz. M.UZUN: Misyonerlik, sömürgeciliğin mızrak ucudur. Ucunda misyonerlerin bulunduğu uzun mızraklarla yüreğine darbe üstüne darbe alan Afrika çok yorgun… Önceleri sadece sömürgeciliğin bir alt kolu olarak faaliyet gösteren misyonerlik bugün çok çok daha ciddi bir şekilde gündemdedir. 2. Vatikan Konsülünde Afrika’nın Hıristiyanlaştırılmasını hedef olarak belirleyen papalığın ve normalde birbirinin kuyusunu kazarken Afrika’da zerre-i miskal birbirleri ile uğraşmayan Hıristiyan mezheplerinin girişimleri ile Afrika’da Hıristiyanlık %400 arttı. Dinler arası diyalog taraftarı Müslümanlar duymasın ama yüz binlerce Müslüman Afrikalı bu süreçte Hıristiyanlaştırıldı. Bazı Afrika ülkelerinde Müslümanların oranı hızla düşüyor. Bu iş beylik cümleleri ile geçiştirilebilecek bir şey değil, biline.” Bu değerli bilgilerin paylaşılmasına vesile olan Anadolu Gençlik Dergisi’ne teşekkür ederim.

Yazarın Diğer Yazıları