Teşekkür Ederim
KONUK YAZAR
- 3145
Bana gazetemizdeki köşemizde bir yazı yazar mısın dediklerinde öncelikle onur duydum; layık görülmek şahane teşekkür ederim. Yıllarca işimi severek ve gönülden yaptığımı biliyordum ama asla oldum diyenlerden olamadım; her zaman öğrenecek çok şeyim var öğrenmenin ucu bucağı yok ki; teklif ruhumu okşamadı değil tabiki, demek ki doğru yoldayım dedim kendi kendime; ama yine de kafamda bin deli soru; doğru olur mu? Bu kadar bilirkişi varken, senin ne haddine kızım; git sen kendi işini yap demezler mi adama.... İnsancıklar haklılar belki ama ne olursa olsun yazmalıydım diye düşündüm; rica edenler mühim, varsın beğenmeyen okumasın, umarım bir nebze sempatik görünebilirim, hatam olursa af fola; sonra aklıma ilk gelen kadına dair bir yazı yazmam gerektiydi diye düşündüm ve herkesin bildiği bir hikâyeyi hatırlatmak geldi aklıma, gerçekten bu hikaye beni derinden etkiler; kadın denilen varlığın gücünü, her defasında gururla kabullenip hem cinslerim önünde hürmetle eğilirim...
Ve Tanrı kadını yarattı
Altıncı gün dolmak üzereydi
Ve Tanrı hala kadını yaratıyordu.
Bir melek çıkageldi.
Tanrı’ya;
– Ötekini, erkeği çok daha çabuk yaratmıştın, buna niye bunca zaman ayırıyorsun?
diye sordu.
Tanrı yanıt verdi:
– Çünkü buna çok değerli, çok farklı özellikler katıyorum.
dedi.
– Örneğin yüzlerce parçadan oluşturuyorum.
Ama yine bir bütün olmasını sağlıyorum.
Bu yarattığım birçok çocuğa aynı anda sarılabilmeli,
Dünyanın her yerindeki çocukları kucaklayabilmeli.
Düşen bir çocuğun kanayan dizini de,
Yaralı bir yüreği de iyileştirebilmeli…
Melek sordu:
– Kaç eli, kaç kolu olacak?
– Sadece iki.
– İki el, iki kolla mı yapacak bu dediklerini…
– Hepsi bu değil…
Kendi yaralarını da kendi sarabilecek.
Ayrıca günde 18 saat çalışabilir durumda olacak…
Melek yaklaşıp kadına dokundu…
– Onu çok yumuşak yapmışsın.
– Yumuşak ama aynı zamanda çok güçlü.
Gücünü ve kaldırabileceklerini hayal bile edemezsin…
– Düşünmeyi de bilecek mi?
– Yalnızca düşünmeyi değil.
hem sağduyusunu kullanmayı,
Aklıyla ve yüreğiyle muhakeme etmeyi,
Hem de mücadele etmeyi,
Düşüncelerini savunmayı,
Sorun çözmeyi de biliyor…
Bunların yanı sıra, uzlaşmayı da biliyor…
Melek, kadının yanağına dokundu.
Eli ıslanınca bu nedir diye sordu.
Tanrı yanıtladı:
– Buna gözyaşı denir.
– Neye yarar?
– Kendini ifade etmeye yarar.
Acıyı, kuşkuyu, aşkı, yalnızlığı, onuru,
Ama aynı zamanda sevinci ifade etmesine yarar.
-Kadının kendini ifade biçimleri sonsuzdur:
o, sevinci, mutluluğu ve aşkı yakalayıp,
Sımsıkı sarılmayı bilir…
Haykırmak istediği vakit susabilir;
Sustuğunda çığlığını duyurabilir;
Öfkelendiği vakit gülümseyebilir,
Ağlamak isteyince şarkı söyleyebilir,
Mutlu olunca ağlayabilir,
Korktuğu vakit gülebilir…
O inandığı doğrular için sonuna dek mücadele eder;
Haksızlığa karşı savaşır,
Çözüm yolunu biliyorsa,
‘Hayır’ yanıtını asla kabullenmez.
– Amma çok marifeti varmış!
– Arkadaşı doktora yalnız gitmesin diye ona refakat edendir.
Korkan birini gördüğünde,
‘Tut elimi korkma’ deyip,
Elini uzatandır
Her düğün her doğum haberine mutlu olandır.
Tanıdığı ya da tanımadığı amma kendine yakın bildiği her ölüm haberine kalbi kırılandır.
Ama yine de yaşamı sürdürme gücünü kendinde bulandır…
Çocukları daha çok yesin diye ‘ben zaten toktum’ diyendir…
-Bir öpüş, bir sarılış, bir kucak açışla kırık,
Ya da yaralı bir yüreğin onarılacağını bilendir
– Peki, bunun hiç mi eksiği ya da yanlışı yok?
– Hiç olmaz olur mu?
Var bir hatası Ne kadar değerli olduğunu unutur
Ne özeldir kadın ne güzeldir ne zariftir iştesin elde edemeyeceği şey yoktur ne güçtür o,ona rağmen nasıl naiftir, gerçekten birtek kendini düşünmez, ertelerde erteler ,yazık eder; kendine bahşedilen hayatı, gözü kapalı en sevdiklerine hediye eder; görmek istediği tek şey gülen gözlerdir sadece, ama hep unutur ,aslında o mutluysa dünya mutludur...
Hadi kızlar şimdi kalkın!!! toplayın o süpürge ettiğiniz saçlarınızı,silin o yorgun gözlerinizdeki ýaşlarinizi bugünü sadece kendiniz için yaşayın korkmayın bugün yemek yapmazsanız kimse açlıktan ölmez önce ruhunuz doysun gönlünüzce geçen güzel günleriniz olsun