Kamil Oktay (Fethiye Müftüsü)

Yerden çöp almak ibadet, yere çöp atmak kul hakkıdır

Kamil Oktay (Fethiye Müftüsü)

  • 4462

İnsan neden ailesiyle güzel zaman geçirdiği, dinlendiği parkta ya da piknik alanında çöplerini bırakarak gider? Anılarıyla birlikte neden çöplerini de götürmez?
İnsan neden uzun yolculuklarda içtiği suyun şişesini, yediği çikolatanın ambalajını arabasındaki poşete koymaz da rahatlıkla camdan dışarı atar?
İnsan neden sadece kendisinde müzik aracı varmış da başkalarında yokmuş gibi yüksek sesle müzik dinler? 

İnsan neden hayat hakkının sadece kendisine verildiğini düşünür de Yaradan’ın dilsiz kulları olan hayvanlara ve kendi halleriyle Allah’ı anan bitkilere hayat hakkı tanımaz?
Birazcık düşünen her insan bilir ki çevre, Allah’ın bize verdiği en büyük emanet ve nimetlerdendir. 
Vatanını seven çevresini temiz tutmalıdır.
Unutmamalıyız ki bizler, çevrenin asıl sahibi değiliz, sadece emaneten kullanmaktayız. İnsan kendinden sorumlu olduğu kadar çevresindeki varlıkların muhafazasından da sorumludur. Zira insan akıl sahibi tek varlıktır.
Kur’an’ın ifadesiyle insan yeryüzünün halifesidir. Bu inancın gerektirdiği en önemli sorumluluk ise çevreyi imar etmek, yaşanabilir kılmak ve geliştirmedir. Bizlere düşen ve bizi üstün kılacak şey, inancımızın gereği imtihan sürecini çevremize karşı iyi muamele ile başarılı bir şekilde yerine getirebilmektir. Zira ayeti kerimede şöyle buyurulmaktadır: “Verdikleriyle denemek için sizi yeryüzünün halifeleri kılan ve kiminizi kiminize derecelerle üstün yapan O’dur…” (Enam/6: 165)
İlkemiz “Yaradan’a kulluk ve ibadet, yaratılana şefkat ve merhamet.”
Unutmamalıyız ki merhamet tüm canlılar içindir. Çevremizle ilgili uymamız ve dikkat etmemiz gereken en önemli davranışlardan biri de merhamettir. Merhamet; acımaktır, kırmamaktır, acı vermemektir, zulüm etmemektir. Konumuzla ilgili bir hadiste, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurmaktadır: “Siz yeryüzündekilere merhametli olunuz ki, göktekiler de size merhametli olsunlar.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58)
Sevgi ve muhabbet belki de yaratılışın gayesidir. Hayatta esas olan Allah’ın yarattığı bütün varlıklara, Allah’ın sanatının yansımaları olarak muhabbet beslemektir. Çünkü sevgi ve muhabbet yaşatır, kin ve nefret çoraklaştırır ve öldürür. Bizler dağlara ağaçlara ve tüm canlılara şefkat ve muhabbetle bakan ve sadece insanlık âlemine değil, âlemlere rahmet olarak gönderilen yüce bir Peygamberin ümmetiyiz. Nitekim Peygamber Efendimiz Uhud dağı ile ilgili şöyle buyurmuştur: “Uhud öyle bir dağdır ki, o bizi sever, biz de onu severiz.” (Buhari, Cihad 71)
Ve unutulmamalıdır ki, “her varlık âbid’tir/ kuldur.” Dolayısıyla her varlık, yaratanı Allah olması yönüyle saygıya, sevgiye ve korunmaya layıktır. Bu hikmetli bir bakıştır. Hikmet nazarıyla bakıldığında çevremizdeki her şey böyle bir özelliğe sahiptir, şöyle ki; “Göklerde ve yerde olanların, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğunun Allah’a secde ettiklerini görmüyor musun? …” (Hacc/22: 18)
Çevremiz seccademizdir.
Tüm Müslümanlar için mescitler kutsal yerlerdir. Peygamber Efendimiz, bütün yeryüzünün bizler için mescit kılındığını buyurmuşlardır. Buhari ve Müslim de geçen bir hadiste Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “Yeryüzü bana mescit kılındı…” (Buhârî, Salât, 56) dolayısıyla Müslümanlar için bütün yeryüzü mukaddestir. 
Özetle şunu ifade edebiliriz. Arıdan kelebeğe, ağaçtan çiçeğe, dağlardan ovaya, gökyüzünden okyanusa, yıldızlardan galaksilere hepsi düşünen insanlar için hepsi Allah’ın birer ayetidir. 
Yaz aylarına girdiğimiz ve kısıtlamaların kısmen kalktığı şu günlerde, çevremize olan saygımızın kendimize saygı olduğu bilinci ile tabiat emanetini koruyarak yaşayabilme temennisiyle…
Çevremiz bize emanet. Hayırlı cumalar. 

Yazarın Diğer Yazıları