SÖZÜN GÜCÜ VE KONUŞMA ADABI
Kamil Oktay (Fethiye Müftüsü)
- 1392
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi ya hayırlı konuşsun ya da sussun.” [Buhârî, Edeb, 31]
Allah Resûlu bu hadis-i şerifte; konuştuklarımıza dikkat etmemiz ve dilin hakkını vermemiz gerektiğine işaret ediyordu.
Güzel konuşma neyi, nerede, ne zaman, kime, nasıl söyleyeceğini bilerek yapılan konuşmadır. Güzel konuşma “Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi ya hayırlı konuşsun ya da sussun.” (Buhârî, Edeb, 31) nebevî öğretisi gereği dile sahip olmaktır. Çünkü çoğu kimsenin hiç sakıncası yok zannettiği nice sözler vardır ki, sahibini zor durumda bırakır. Peygamber Efendimiz’in sıklıkla dile getirdiği “Allahım! Dilimin sebep olduğu kötülüklerden sana sığınırım” (Ebû Dâvûd, “Vitir”, 32) şeklindeki duası bu hususu vurgular.
Hiç şüphesiz insanı insan yapan özelliklerin başında dil gelir. Dil vardır, tatlıdır; yılanı deliğinden çıkarır; gülümsetir yüzleri.
Dil vardır, yumuşacıktır; kalbi sevgi ile doldurur.
Dil vardır, acımasızdır; gözyaşlarına boğar.
Dil vardır, yılan gibi sokar; gönülde kapanmaz yaralar açar. İnsanı insana düşürüp nefrete büründürür.
Dil vardır, yalancıdır; olmayanı ballandırır. Sır tutmayı bilmez. Kimi zaman bıçak gibi saplanır yüreğe.
Görüşler farklı olsa da âdâbına uygun konuşmak, olumlu etki bırakır, dostluğa zemin hazırlar. Âdâbına riayet etmeden konuşmak ise dinleyenler açısından tam bir eziyettir. Yerinde, güzel, anlamlı cümleler sarf etmek varken yalan yanlış, akla her geleni konuşmak çoğu zaman onulmaz yaralar açar. Ecdadımızın, “Bıçak yarası geçer; dil yarası geçmez.” sözü bu konuda ne kadar da mânidardır.
Konuşma âdâbına riayet edenlerin güzel neticeler elde edecekleri Yüce Kitabımızda şöyle haber verilir: “Görmedin mi Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? Güzel bir söz kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir. Bu ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah, insanlara misaller getirir.” (İbrâhîm, 14/24-25) Şu âyette de dilini kontrol altında tutmayanların karşılaşacakları olumsuz akıbete işaret edilir: “Kötü bir sözün durumu da yerden koparılmış, ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir.” (İbrâhîm, 14/26)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de, konuşmalarını sevgi, şefkat ve merhamet dolu bir gönül, mütebessim bir çehre ile yapmıştır. Sürekli kendisi konuşmamış, muhataplarının da konuşmasına fırsat tanımıştır. Onun bu tavrı nice kasvetli kalpleri yumuşatmış, nice gönüllerde sevgi tomurcuğu açtırmıştır.
Yunus Emre’nin, sözün gücünü anlatan şu veciz ifadeleri ve bir ayet mealiyle yazımıza son verelim:
“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola ağılı aşı, bal ile yağ ede bir söz.”
“Görmedin mi Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? Güzel bir söz kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir. Bu ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah, insanlara misaller getirir.” (İbrâhîm sûresi, 24-25)