Kamil Oktay (Fethiye Müftüsü)

Peygamberimiz ve vefa toplumu 

Kamil Oktay (Fethiye Müftüsü)

  • 3119

Vefa kelimesi en geniş hâliyle “yapılan iyilikleri unutmamak ve buna göre davranmak” anlamlarına gelmektedir. Vefa, pişman olabilmek ve üzüntü duyabilmek demektir.
Vefa, hakkı ve doğruyu tavsiye etmektir. Hatasında ve isyanında ısrar edene dahi hakikati ifade etmekten vazgeçmemek, hep ümitvar olabilmek demektir. Kur’an-ı Kerim’deki kıssaların birçoğunda; ailelerini, yakınlarını ve yaşadıkları toplumu inkâr bataklığından kurtarmaya gayret eden, onları Yüce Allah’ın gazabından lütfuna ulaştırmaya çalışan peygamberlerin örnekleri bulunmaktadır. Vefa, bütün uyarılarına rağmen kendilerini dinlemeyen topluluklara artık Allah’ın azabı indiğinde dahi el uzatmaktan vazgeçmeyen peygamberlerin tavrıdır.
Vefa güvenmektir. Karşılaşılan bütün üzüntü, keder ve sıkıntıya sabretmek, bunların birer imtihan olduğunu unutmamak demektir. Derdi verenin Yüce Allah olduğunu bilerek ona sığınmak ve yalnız ondan yardım istemektir. Maddi durumu oldukça iyi, ailesi geniş ve sağlığı yerinde olan Hz. Eyyûb’un yaşadığı büyük imtihanlardan sonra Kur’an-ı Kerim’de de yer alan şu güzel duası o büyük peygamberin Rabbine karşı vefasını göstermektedir: “Eyyûb’u da an! Hani Rabbine, ‘Başıma bu dert geldi. Ama sen merhametlilerin en üstünüsün.’ diye niyaz etmişti.” (Enbiyâ, 21/83.)
Vefa hürmettir, saygıdır, gönül incitmemektir. Doğru olandan vazgeçmemek ama hakikati en güzel şekliyle ifade etmektir. Yüce Allah’a şirk koşan ve putlara tapan babasının “Ey İbrahim! Sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, and olsun seni taşlatırım. Uzun bir süre gözüme görünme!” (Meryem, 19/46) şeklinde cevap verecek olmasına rağmen onu doğru yola ulaştırmak için art arda “Babacığım…” ifadesiyle uyarılarda bulunması (Meryem, 19/42-45.)  ve babasına hürmetten taviz vermemesi her zaman dikkat etmemiz gereken güzel bir vefa örneği değil midir?
Vefa teslimiyettir, güven duymaktır, zarar gelmeyeceğinden, bir kötülüğün dokunmayacağından emin olabilmektir. İsmail Peygamber’in Kur’an-ı Kerim’de zikrolunan öyküsü, bu durumun en güzel örneklerinden birisidir. Hz. İbrahim’in gördüğü rüyanın ardından Hz. İsmail, “Babacığım! Sana buyurulanı yap; inşallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın.” (Sâffât, 37/102.) diyerek Yüce Allah’ın emirlerine karşı tam bir teslimiyet içerisinde olduğunu ifade etmiş, O’ndan gelene razı olduğunu belirtmiş ve bu ağır imtihanda Allah’a güvenmiştir.
Peygamber Efendimizin ailesine vefası. Henüz ufak bir çocukken annesi Hz. Âmine’yi kaybeden Hz. Muhammed (sav), aradan yıllar geçtikten sonra bile onu unutmamış ve Hudeybiye Umresi’ne giderken Ebva’ya uğrayarak annesinin kabrini ziyaret etmiş ve gözyaşları içerisinde kabrin üzerini düzeltmiştir. Niçin ağladığını soran ashabına ise annesinin kendisine göstermiş olduğu şefkat ve merhameti hatırladığını ve bu sebeple ağladığın ıbelirtmiştir. Yine Hz. Âmine’nin vefatından sonra onu kucağına alıp, dedesi Abdulmuttalib’e getiren ve sonrasında da onunla ilgilenen Ümmü Eymen için, “Annemden sonra ikinci annem.” diyerek ona olan hürmetini ve vefasını göstermiştir. 
Peygamber Efendimiz eşlerine karşı da vefalıydı. İlk eşi Hz. Hatice’yi hayırla yâd eden Peygamber Efendimiz, yıllar önce vefat eden bir kadını hâlen niye andığını soran Hz. Aişe’ye, kimsenin kendisine inanmadığı sırada Hz. Hatice’nin inandığını, kimsenin kendisine bir şey vermediği dönemde onun bütün malı ve mülkünün idaresini kendisine bıraktığını ve çocuklarının annesi olduğunu bu sebeple ömrü boyunca hep hayırla yâd etmeye devam edeceğini belirtmiştir. 
Yine Peygamber Efendimiz, kendisini himaye eden ve müşriklere karşı koruyan amcası Ebû Tâlib’in vefat haberini alınca oldukça üzülmüş ve yıkanarak defnedilmesini istemiştir. (Nesâî, Cenâiz, 84.)
Kısaca, gerek Kur’an-ı Kerim’de yer alan kıssalar gerekse Peygamber Efendimizin hayatında ortaya koyduğu tavır ve davranışlar, iman etmiş olan bir kişinin nasıl bir hayat yaşaması gerektiğini en güzel şekilde anlatan örneklerdir. Hz. Âdem’den Hz. Muhammed (sav)’e kadar gelen bütün peygamberlerin tavır ve davranışları arasında dikkat çeken unsurlardan birisi de vefa sahibi olmalarıdır. (Dr. Abdullah ALTUNCU)
Vefalı Peygambere layık vefalı bir ümmet olabilmek ümidiyle. Mevlid Kandiliniz mübarek olsun.
 

Yazarın Diğer Yazıları