Kamil Oktay (Fethiye Müftüsü)

Peygamber Efendimizin Güzel Ahlakından Örnekler.

Kamil Oktay (Fethiye Müftüsü)

  • 2094

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Güler yüzlü idi.
Peygamberimiz, kendisi güler yüzlü olduğu gibi, Müslümanlara da güler yüzlü olmayı tavsiye etmiştir. Bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur: “Mümin kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.” (Tirmizî, Birr, 36)
İnsanların arasını ıslah eder, bozgunculuğu asla sevmezdi.
Hz. Peygamber (s.a.s.) bir taraftan Müslümanlara, arabuluculuk yapmalarını tavsiye ederken, kendisi de bizzat gidip dargın ve birbiri ile anlaşamayan Müslümanları barıştırmıştır. Nitekim bir gün Rasûlullah ashabına: “Size, namaz, oruç ve sadakadan daha üstün bir şeyi haber vereyim mi?” buyurdu. Onlar: “Evet, ya Rasûlallah” dediler. Peygamberimiz de sözüne devamla: “Arabulmak, barıştırmaktır; Çünkü aranın bozulması kökünden kazımaktır. Saçı kökünden kazımak demiyorum, dini kazımaktır” buyurdu. (Tirmizî, Sıfatu’l-Kıyâme, 56.)
Merhametliydi.
Gönderiliş amaçlarından biri olarak Kur’an-ı Kerim’de ‘(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.’ (Enbiya Süresi 21/107. Ayet) şeklindedir. Bu da kendisi merhametin en güzel örneklerini vermiş, ayrıca Müslümanlara da bütün canlılara merhamet ile muamele etmelerini emretmiştir. Onun merhameti sadece insana şamil değildi. İnsanların yanında hayvanlara ve bitkilere bile şefkatle muamele edilmesini isterdi. Kuşun ve karıncanın yuvasını bozanları en yüksek düzeyde ikaz etmiş ve bunun yanlış olduğunu ifade etmişlerdir. Hz. Peygamberin ahlakından örnekler.
Tevazu sahibiydi.
Tevazu insanı yüceltir, kibir ise alçaltır. Abdullah bin Mes’ud’un anlattığına göre, bir gün Hz. Peygamber (sav), ‘Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez’ buyurdu. Bunu duyan bir adam, ‘Ama insan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasından hoşlanır! Deyince, Allah Rasulu; ‘Allah güzeldir, güzelliği sever, Kibir ise hakikati inkar etmek ve insanları küçük görmektir’ buyurdular. (Müslim, İman, 147)
Hataları affederdi. 
Abdullah bin Ömer’in anlattığına göre bir adam Hz. Peygamber’e (sav) gelerek, ‘Ey Allah’ın Resulü! Hizmetçiyi (işlediği hatadan dolayı) kaç kez affedeyim?’ diye sordu. Hz. Peygamber (sav) sustu. Ardından adam ikinci defa; ‘Ey Allah’ın Rasulü! Hizmetçiyi (işlediği hatadan dolayı) kaç kez affedeyim?’ diye sordu. Rasulullah bu sefer şöyle buyurdu; ‘Her gün yetmiş kere’ (Tirmizi, Birr, 31)
Komşuluk haklarına son derece önem verirdi.
Ebu Hureyre (ra) diyor ki: Allah Rasulü (s.a.v.) bir defasında; “Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz.” diye üç defa tekrar etti. buyurdu. “Kim iman etmiş olmaz ya Rasulellah?” diye sordular. “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse.” buyurdu. (Buhari, Edeb 29
Her zaman ve her yerde doğrudan ve doğruluktan yana idi. 
Özellikle adaletin gerçekleşmesi için doğru olmak, görüp bildiklerini söyleyerek, adaletin gerçekleşmesini sağlamak çok önemlidir. “Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Nisa Süresi, 135)
Hz. Peygamber’in hak anlayışında asla haksızlığa ve iltimasa yer yoktur. Adalet ve hakkaniyetin gereği ne ise o yapılacaktır. Bu noktada hiç kimsenin ayrıcalığı, imtiyazı söz konusu değildir. Nitekim Mahzum Kabilesi’nden hırsızlık yapan bir kadına Hz. Peygamber’in verdiği cezayı düşürmesi için, kadının akrabaları Rasulüllah’ın çok sevdiği Üsame’yi (ra) aracılık etmesi için gönderirler. Rasulüllah (s.a.v.) Allah’ın hudutlarından birisi için aracı olduğundan dolayı Üsame’ye sert çıkar ve ardından halka bir hutbe irat eder. Hutbesinde önceki kavimlerin güçlü kimseler çaldıklarında bırakıp ceza vermemeleri, zayıflar çaldıklarında ceza uygulamaları yüzünden helak olduklarını belirttikten sonra “Kızım Fatıma da olsa, mutlaka cezalandırırdım.” (Buhari, Enbiya, 18, Müslim, Hudud, 8-11) buyurur.

Yüce Allah (cc), bizleri ve neslimizi rehberimiz Kur’an-ı Kerim’in, önderimiz son elçi Hz. Muhammed (s.a.v.)’in yolunda ve şühedanın izinde daim eylesin. Vatanımızı ve milletimizi, şer odaklarının tuzaklarından muhafaza eylesin. Amin!
 

Yazarın Diğer Yazıları