Elif Öztürk / ELif'le İçsel Farkındalık

Resim (2)

Elif Öztürk / ELif'le İçsel Farkındalık

  • 56

Bir hışımla kendini dışarıya atıyorsun. Nereye dittiğini umursamadan hırsla yürüyorsun. Duyduklarını anlamaya çalışıyorsun. Aklında dönüp duran bir kelime var. 
“Baban…”
Devamında söylenen hiçbir şeyi duymuyorsun. Kulaklarına çarpıp geri dönüyorlar. Nasıl olabileceğini anlamıyorsun. Bir baba nasıl böyle yapabilir, bilmiyorsun. Tek seçim ortadan kaldırmak mı? Beni masada resim yapmaya teşvik edemez miydi? Bu kadar mı korktu bir şey olacağına?
“Evet babam korktu!”
Dudaklarından dökülen cümleye hayret ediyorsun. Aklına yerleştirmek için içinden birkaç kez tekrarlıyorsun. Ne kadar söylersen söyle inanamıyorsun. Kalbin aklına eşlik edemiyor.
Otuzlu yaşlarında bir erkek iki çocuğunun arasındaki bu kadar basit bir konuyu nasıl çözemez. Hayret ediyorsun. Şaşkınlığın kızgınlığa el veriyor. Yüreğinin odalarında güvensizlik duygusu kol geziyor. Eni konu  babana inanmıyor ve güvenmiyorsun.
Nerede ve ne zaman okuduğunu bilmediğin bir yazı hafıza sarayının odalarından çıkıp geliyor. 
“Annemiz ile ilişkimiz sevgi duygusunu, babamız ile ilişkimiz ise güven duygusunu yaşama şeklimizi gösterir.”
Yazıyı okuduğunda aklında kalanların bu kadar olduğunu hissediyorsun.
Annenden sevgi duygusunu ifade etmeyi öğrenmiş olduğunu düşünüyorsun. İlişkilerini ayak üstü analiz ediyorsun.
“Annem sevdiği kişi için canını bile verir. Yeter ki ondan bir şey istensin. Bazen istemeden bile verir. Sonra da kimse beni önemsemiyor, umursamıyor, takdir etmiyor diye üzülür.”
Zihninde oluşan sonuca dikkat kesiliyorsun. 
Yağmur çiselemeye başlıyor. Montunun başlığını kaldırıp başına geçirmek istiyorsun. Başını sağa çevirdiğinde insanların sana garip baktığını fark ediyorsun ama umursamıyorsun. Zihnindeki düşünceyle uğraşman gerekiyor. Hatırladığın yazı doğruysa peki sen ilişkilerini nasıl yaşıyorsun? Bir anda için titriyor. Yağmurdan mı yoksa ulaşmak üzere olduğun gerçekten mi üşüyorsun? Bilmiyorsun. Ayırımını fark edemiyorsun. Bilmek belki canını acıtacak. Belki de seni rahatlatacak ama emin olamıyorsun.
Eski nişanlın ile olan ilişkine zihnin kayıyor. Aranız nasıldı? Anımsamaya çalışıyorsun.
“Kim daha çok emek harcadı? Ben tabi ki. her istediğini yaptım. Önce kıyafetlerim ve saç rengim değişti, sonra görüştüğüm arkadaşlarım.”
Avuç içlerinin sızladığını fark ediyorsun. Tırnaklarını etinin içine bastırdığını görüyorsun. Derin bir nefes alıp veriyorsun. Çevrene baktığında en sevdiğin kafeye geldiğini fark ediyorsun. Ayakların neden seni buraya getirdi, bilmiyorsun. Nişanlın kıskandığı için yıllardır gelemediğin mekan tam karşında duruyor. Zihninde ise  izin verdiklerin dönüp duruyor. ne yapmalısın bilmiyorsun. Kapıdan içeriye girsen geçmişe dönebilir misin? Tasasız gençliğin koynuna kendini atabilir misin? Öyle olsun istiyorsun ama avuçlarındaki acı seni kendine getiriyor. Sebebi baban mı yoksa eski nişanlın mı bilmiyorsun.
“bilsen ne olacak? Bilsen, bilsen ve neyi değiştirebilsen?”
Öylece olduğun yerde kalıyorsun.

Yazarın Diğer Yazıları