Elif Öztürk / ELif'le İçsel Farkındalık

Erkekler Ağlamaz

Elif Öztürk / ELif'le İçsel Farkındalık

  • 244

“Erkekler ağlamaz” diyor bir kadın. Kim bu kadın? Hem çok tanıdık hem çok yabancı. Hücrelerimin yarısı ona ait yarısı duygularıma, düşündüklerime,. Huyumu, davranışlarıma şekil veren hangi yarım söylesene anne. Ağlayamazsın diyen sen misin yoksa senin de hücrelerine taşınanlar mı? öyle mi gerçekten? Ağlamaz mı, ağlayamaz mı?  Hangisi sence?  Ne olur ki göz yaşım akarsa. Taşıdıklarının altında mı kalırsın?
Şimdi tam karşımda hayatım dediğim kadın duruyor. Ağzı oynuyor. Bir şeyler söylüyor. Dudaklarının hareketlerini görüyorum ama söylediklerini anlamıyorum. Sözcükleri kulaklarıma çarpıp gidiyor. Beynime ulaşmıyor. Benim için dondu zaman bir yerde. “bitti” dediği an ne zamandı. Gerçek mi, düş mü?  Dün, bugün, yarın? Hangisi şimdiye dair çatlakları tamir eder? Bir şimdi var mı ki  yarın olsun diyorsun ama biliyorum olsun istiyorsun. Olmuyor, olmayacak. Olamayacak. Şaşkınlıkla açılan gözler senin üstüne dikilmiş, beklentiyle bakıyorlar. Bir soru mu var havada asılı kalmış, bilmiyorsun. Bir cevap vermen gerekiyor, istemiyorsun. Öylece orada kalmak, mümkünse ilk defa görüyormuş gibi durmak istiyorsun. Olmuyor, olamıyor. Senin inadına zaman koşarcasına akıp gidiyor. Ağzımdan “istemiyorum” çıkıyor. Gözlerin yanıyor. Karşındaki kadın anlamıyor seni. Şaşkınlığı dehşete dönüşüyor. İnsanlık var oldukça hiç çekinmeden kendi elleriyle yüklediği yükleri tüm yargıları,, yaftaları, kuralları istemediğini söylemek istiyorsun ama söyleyemiyorsun. Miden yanmaya başlıyor. Gözlerinin arkasına sakladığın sular midenden yol bulmuşçasına boğazına yükseliyor. gözlerine yerleşen ifadeden ürküyor. Yüzündeki değişimi fark ediyorsun. Korkuyla karışık bir şeyler var. Gölgelenmiş çehresinde acımak mı şefkat mi var? Bilmiyorsun. İçin bulanıyor. Dişlerini sıkıyorsun. Bir damla yanağına akıyor. 
“Ben bu kadar acırken, gözlerim gördüklerime yanarken erkekler ağlamaz diye saklayacak mıyım yaşlarımı”? “ hırıltı gibi dudaklarının arasından saçılıp ortaya dökülüyor. İki büklüm olmuş kelimelerinin üstüne damlaların yağıyor. 
Artık çok geç anne . Baraj kapakları açıldı. Ağlıyorum işte. Beni böyle görsen ne derdin acaba? Şimdi erkek değil miyim? Sen annenle   didişirken sevdiğin kadın yanına gelmiş, elini sana uzatıyor. Dokunmak ile dokunmamak arasında kalmış, tereddütlü oluşunu anlamıyorsun. Bir cesaretle yüzüne dokunup yaşlarını siliyor. Elini ellerinin arasına alıyorsun. Islak gözlerinde gezdirip dudaklarına getiriyorsun. Sıcak ellerine öpücükler yerleştiriyorsun. Gözlerine bakmaya çekiniyorsun. Bulabileceklerin hoşuna gitmeyebilir,. Eliyle çeneni tutuyor. Anlıyorsun kendisine doğru çeviriyor. Bu anı geciktiremeyeceğini biliyorsun. Korkuyla gözlerine bakıyorsun. Öfke yok, ıstırap yok ama sevinç de  yok. Göz kenarları kırışmaya mı başlıyor yoksa gözlerin sana oyun mu oynuyor? Dudaklarının kenarı da kıvrılmaya başladı. Hüzünlü bir tebessüm yakalıyorsun. Birden içine dayanılmaz, kontrol edilemez sarılma isteği uyanıyor. Bekleyemezsin ve bekletemezsin. Çenendeki eli alıyor ve ani bir atakla sarılıyorsun. İtmiyor seni fark ediyorsun. Yavaş yavaş gevşiyor kollarında hissediyorsun. İnceden bir ses duyuyorsun. Ağlıyor mu, gülüyor mu? Bilmiyorsun.
 

Yazarın Diğer Yazıları