Elif Öztürk / ELif'le İçsel Farkındalık

Anlaşılmak

Elif Öztürk / ELif'le İçsel Farkındalık

  • 118

Elinde  sevdiğin bir dergiyi tutuyorsun. Bazı sayfaları koparılmış, çok kullanılmaktan bazı yerleri yırtılmış ve yıpranmış. Uç kısımları sararıp solmuş. Ne zaman nereden aldın hatırlamıyorsun. Parmaklarını satırların üzerinde gezdiriyorsun. Bir şiir yer alıyor. Hemen yanında yarısı kalmış bir yazı var. Dikkatini ona yöneltiyorsun.
“Bir de hatalarımızı asla kabul etmiyoruz. Doğru bildiğimizden şaşmayız! Her ne hikmetse, düşündüklerimizin hep doğru olduğunu savunuruz.”
 

İçerdiği duyguyu ağır buluyorsun. Barındırdığı eleştirinin yerinde olduğunu düşünsen de kelimeler  seni rahatsız ediyor.
“Aslında zihnimizin derinlerinde biliriz yanlışlığı. Yine de kabul etmeyiz hiçbir zaman. “Yanlış yaptım” demek ağrımıza gider.”
En son ne zaman yanlışlarını kabul ettiğini düşünüyorsun. Kabul etmek için fark etmek gerekmez mi?
“Özür dilemek de zordur ve hatta dilediğimizde güceniriz.”
Bu benim için geçerli mi? Hayır, değil elbette. Daha sabah Pamuk’tan özür dilemedim mi? Peki kedimden özür dilemek sayılır mı? 
 

“Çocukluğumuzda özür dilemenin erdem olduğunu öğrenmiştik. affetmenin de büyüklük olduğunu.”
Ah şu çocukluk. Ne uzak şimdi, ne ulaşılmaz.
“Hataları affetmediğimiz için bizim de affedilmeyeceğimizi düşünürüz.”
Beni affetmeyenler var mı? Kimlere hata yaptım?  Kimleri bile isteye acıttım, incittim? Annem, babam, sevdiğim insan… Sorularına cevap bulamıyorsun. 
 

“Oysa hata yaparak öğreniyoruz. Hatalardan ders alarak büyüyoruz.”
Peki ben dersler aldım mı? Belki evet, belki hayır.
“Bazen de sevdiklerimizle anlaşamayız. Onları sevmediğimizden değildir. Kendimizin anlaşılmadığından yakınır anlatmak için de çaba harcamayız.”
 

Burada bir an durup derin bir nefes alıyorsun. Hep yakındığın şey değil miydi anlaşılmamak? Peki ben anlatma çabasına girmiş miydim? Evet kızgınlıkla anlatmaya çalıştım. Peki anlata bildim mi? Pek sanmıyorum. İçimdekileri anlatabilseydim geçmişteki mutlu anları yaşayabilmek için eski dergileri karıştırır mıydım? Elbette hayır. 
Hatalar, özürler affetmeler geçmişi kurtarır mı? Sorularınla hırpani anı kırıntıları başına üşüşüyor. Şu andan sonra ne yapacaksın bilmiyorsun. Kabul etmenin zamanı geldi mi? Kayıplarını telafi edebilir misin? Bilmiyorsun ama denemeden bilemeyeceğini biliyorsun. Telefonu eline alıp sesini duymak istediğin insanı arıyorsun.
 

Yazarın Diğer Yazıları