*Özgür seçimlerimiz sayesinde hayatımızın kontrolü kendi elimizdedir...
*Önemli olan bugün ne olduğumuz değil, yarın neye başlayacağımızdır...
*Kişi şimdiki bir davranışı kendisi açısından mevcut en iyi seçeneği yansıtır...
*Esnek olan kişi, sisteme hakimdir...
*Hayatınızı değiştirebilecek bütün kaynaklara sahipsiniz...
*Dünyada mümkün olan her şeyi siz de yapabilirsiniz...
Sadece nasıl yapılacağını bilmek gerekir. Eğer bir insan belli bir davranış sergileyebiliyorsa, o zaman benim için de bunu yapmak mümkündür. Bunun “NASIL” yapıldığını saptama işlemine “modelleme” denir. İşte NLP (Nöro Linguistik Program) ilk olarak bu işleme dayanarak ortaya çıkmıştır.
Anthony Robbins, 26 yaşında, lise mezunu, 14 kilo fazlası olan, çevresiyle ilişkileri zayıf, gelecekten beklentisi çok az bir gençti. 37 metrekarelik bekar dairesinde yaşıyordu ve bulaşıklarını küvette yıkamak zorundaydı. Bunlara rağmen bütün sorunları fırsata dönüştürerek ve mükemmellik için stratejiler geliştirerek birden müthiş başarılara imza attı.
Anthony Robbins, yazdığı, “Sınırsız Güç” kitabıyla tüm dünyada büyük yankılar uyandırdı ve seminerleriyle ABD’nin en ünlü kişisel gelişim uzmanı oldu. Kendi çabalarıyla zengin olan Robbins, ailesiyle birlikte deniz kenarında şatoda yaşamakta, konferanslarına her yıl binlerce kişi katılmaktadır.
Hayallerimizin peşinde olmalıyız... Başarılı insanları başarılı yapan, kurdukları cümleler, hayaller ve düşüncelerdir. Her zaman bir çözüm var ama, siz isterseniz...
Başarısızlık diye bir şey yoktur, sadece geri bildirim vardır...
Henry Ford’un 40 yaşına kadar gözle görünen hiçbir başarısı yoktu, beş parasızdı ve ilk arabasına da bir geri vites koymayı unutmuştu.
Coca Cola ilk kurulduğu yıl dört yüz şişe sattı.
Peki Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in, dünyanın en zengin insanlarından biri olmasına rağmen Harward Üniversitesi’nden terk olduğunu biliyor muydunuz?
Şu bir gerçek “Başarı son başarısızlığınızın ardından gelir” Bu insanların hiçbiri son başarısızlıklarının ne zaman olacağını bilmiyorlardı; fakat yine de vazgeçmediler.
Sonuç olarak diyebiliriz ki: Başarmanın %90’ı vazgeçmemektir! Deneyimleri “başarısızlık” çerçevesi yerine “öğrenme” çerçevesi açısından değerlendirmek daha doğru olur.