Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

'usta işi bir kitap' ÇIPLAK ÖRTÜ- ŞİİR- SABRİ KUŞKONMAZ -(SON)

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 240

Geçen haftadan devam 
Dil, doğruları söylemek için vardır elbette . Olması gereken budur. Yoksa ne kalpler birbirine ulaşabilir,  şairin dediği gibi " saklar kendini diğerinden,  ne de söz gerçeği ifade edebilir dil paslanır, ifadesini bulamayan gerçek paslanır, şairi " pas nasıl da benziyor aşka..." dedirtecek kadar. 
Dedik ya, yalan üzerine kurulu bir ilişkiler yumağında gerçeğin hükmü ne kadar olabilir ki. Hatta hatta katması şöyle dursun, vakti gelmeden koca bir ömrü bir saatte alıp götürür. Şair de bunun farkındadır, gerçeğe, olması gerekene, çıplak dile özlem duyup methiyeler düzerken, bir yandan da yüzünü olana, günlük dünya haline çevirip uzun yaşamın sırrına da vakıf olduğunu duyurur bize:
"Ne Güzel Yalanlarımız
Bir ara oturup konuşalım
hazır yalanlarımız hep hazır
dil altı hep doludur hepimizin
....
Nasılsa yalan eskitmiyor artık dilimizi 
sözün ışığı yitirmiş eski parlaklığını
ala karanlıkta seçilmez yalanın rengi
serelim boşluğa tutulmayacak sözlerin ipini
... bir ara oturup konuşalım 
varalım kesin sonuca, neyi unutmalı karşılıklı
Karar kılalım güzelliğine yalanlarımızın..." (s.25)
İnsan, toplumsal bir varlık olması nedeniyle, yalnız kalmamak ve yaşamını kazasız belasız sürdürebilmesi için mümkün olduğu kadar toplumla ters düşmemeye bakar. Yoksa toplum ona rahat vermez, üç günlük ömrünü burnundan getirir. Toplumun gerçeğe bakışı yüzyıllar içindeki yaşayışından damıtılarak gelenek görenekleriyle, adetleriyle, deyimleriyle, atasözleriyle, masalı, şiiri, öyküsüyle bireylere dikte ettirilir ve kuşaktan kuşağa aktarılır. "Patavatsız", "  boş boğaz"," baltayı taşa vurmak", "çam devirmek",  " kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" ,"' erken öten horozun kafası kesilir", "gaf yapmak"," yüzyüze bakmak", hepsi bireyleri söyleyecekleri sözleri " çıplak" değil, örterek, süsleyerek ve zaman ayarlı yaparak, Sabri Kuskonmaz' ın vurguladığı gibi " dili evcilleştirerek" söylemelerini salık verir toplum. Ki başlarına bir iş gelmesin, yalnız kalmasınlar, yüzyüze bakabilsinler. Toplum da da konu yüzyıllarca yaşanılmış, düşünülmüş ve varlığını devam ettirebilmek için de, kendisini oluşturan bireylere reçetesini, raporunu vermiştir : Sözün doğrusunu söyle söylemesine ama dikkatli ol, yerini, zamanını, biçimini iyi ayarla. 
Yani çıplak dile, sözün gerçeğine elbette sonuna kadar eyvallah da, iş gelip üsluba dayanıyor sonunda. Gerçek de olsa; yerinde, zamanında ve usulünce sözü söylemek gerekiyor ki hem gerceğin ifadesi olmaya daha yakın dursun hem de muhatabını incitmesin, ateş topuna çevirmesin. 
Çıplak sözü çok dikkatli kullanmak gerekir. İnsan olmak doğruyu söylemekten geçer. Ama ne yazık ki, yalan söz de toplumun bir gerceği ve yalnız kalmayı önler, ömrü uzatır. Kazasız belasız ömrü tamamlamaya olanak verir. 
Sabri Kuşkonmaz da bugün konuyu önümüze getirirken, bizim de, okurun da içindeki sönmüş volkana bir kıvılcım çakıyor ve harekete geçiriyor. İyi şiirin de göstergelerinden en önemli olanı budur. Okuru düşüncelere daldırmak, derinliğine sorgulatmak ve şiire onun da katkısını sokmaktır. Şair şiirini yazar ama şiiri okur tamamlar. Şair Sabri Kuşkonmaz da tam böyle yapıyor ve okur olarak bu güzel şiirlerin altına bizim de imzamızı attırarak onurlandırıyor. 
Elbette kitabı her okuyan kendine göre sonuçlara varacaktır. Biz de bizim payımıza düşen kadarını sizlerle paylaşıyoruz. 
Söz denilince her zaman Yunus gelir aklıma . Zaten bu kitabın ilk şiirinde de Yunus' u anarak başlıyor şair. Biz de Yunus' la tamamlayalım. Bu kadar sözün de özeti: 
"'Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz." 
Gerçekten okunulası bir kitap. Keyifle okudum. Düşüncelere daldım. Paylaşmaktan ve tavsiye etmekten onur duyuyorum, mutluluk duyuyorum. Kutluyorum değerli dostum şair Sabri Kuşkonmaz ' ı bir kez daha kutluyorum ve daha nice böyle güzel kitaplara diyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları