Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

ŞİİRDE BEYLİK LAFLARA KANMAYIN!

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 4161

Gerek günlük yaşamda sıradan ilişkilerde gerekse edebiyat alanında tabu edilen “beylik” laflara karşı ihtiyatlı davranmışımdır. Oldum olası böyleyimdir. Özellikle de yapısı gereği tanımlara sığmayan şiir için söylenen “beylik” lafları hep sorgulamışımdır. Şiir anlayışıma uygun gelenleri benimsemiş, diğerlerini önemsememişimdir. Bunlardan bir tanesi şudur: Şaire, “ bu şiirde ne damak istiyorsunuz?” sorusu sorulmaz. Bunu sorarsanız cahil olduğunuz ortaya çıkar. Her okuyan o şiirden kendine göre bir anlam çıkarmalıdır. Şair bile kendi şiirini değişik zamanlarda okuduğunda değişik anlamlara ulaşabilir. Buna inandık ve öyle davrandık. Anladığımız şiirlerde sorun yoktu ama anlamadıklarımızı hatta sıradan ve komik bulduklarımızı bile sorgulayamadık. Çünkü korkuyorduk, çekiniyorduk cahil damgası yememek için. Öyle ya! Ya içinde derin anlamlar varsa ve biz bunları kuş beynimizle göremediysek neden alay konusu olalım ki! Sırf bu yüzden anlamadığımız her yazıyı şiir sandık. “güzelmiş, eline, yüreğine sağlık” dedik. Ama beynimizin içindeki sorular, acabalar yedi bitirdi bizi kımıl kımıl, kımıl da kımıl ve geldik bugünlere. Geçen gün yeni yazdığım çok kısacık bir şiir denemesini bir arkadaşıma okudum. Çok hoş da bir hiciv içeriyordu. Ama arkadaşım benim demek istediği anlamı hiç anlayamadı o kısacık şiirde. Oysa bu şiiri sırf o anlamı vermek için yazmıştım. Baktım arkadaşım vermek istediğim ve çok “çarpıcı” bulduğum anlamı yakalayamıyor, sıradan, basit anlamlara kayıyor. Müdahale edip, “Yani demek istiyorum ki..” diyecek oldum ama sözümü tamamlamaya fırsat vermeden:” Şiir açıklanmaz, ben ne anlarsam odur. Sakın açıklamaya kalkma!” diyerek yine “cahilliğimi” ortaya koydu. Anlayacağınız yazık oldu ona okuduğum o şiire. Neyse ki benim demek istediğimi başka anlayanlar çıktı da rahatladım. Şiir okuduğum arkadaşım da iyi kitap okuyan biri ama duymuş bir yerlerden şiir açıklanmaz, “sen anladığını anla “diye ve ona göre bir tutum sergiliyor entellektüel olma adına. Doğrusunu anlamak gerekirse, hiçbir şey anlamıyor ama anlamadığı da belli olmasın diye, “entelektüel ayaklarına yatıyor”. Deyim biraz argo oldu ama işin doğrusu böyle. Ve şimdiye kadar da hepimiz öyle yaparak, doğruları söyleyemeyerek, hep ikiyüzlü davranarak, “şiir olmayan” ne varsa baş tacı edip geldik bugünlere. Bir olaydan, bir durumdan, bir düşünceden, bir sözden etkilenen şair, belli bir yanıt niteliğinde duygu ve düşüncelerini şiirle ifadeye etmeye çalışacaktır elbet. Anlam önceden çok belli ve net olmasa da, belirli bir “atmosfer”, “belli bir hava” olduğu yadsınamaz. Şair girdiği bu “atmosfer” içinde şiirini yazarken, “duygu aktarımı” dediğimiz süreçte de bu içinde bulunduğu “atmosferi” aktarmaya çalışacaktır. Şair o kadar çalışacak didinecek ve size bir şetler aktarmaya çalışacak ama siz kafanızın estiği gibi “ne anladıysanız onun anlayacaksınız.” Bu bir defa şairi hiçe sayan anlayışların bir ürünüdür. O vakit şaire ne gerek var ki? Şairin yıllarını verip ve ancak oluşturduğu “üslup” a ne gerek var ki? Yine başka “beylik” laflardan biri olan: “ Şaire bakmayın şiirine bakın!” anlayışının bir uzantısı bakın nerelere varıyor. Şair huysuz, serseri, hırçın, katil, uğursuz biri olacak ama onun bu durumu bizi ilgilendirmeyecek, biz onun “güzel şiirlerine bakacağız “diyorlar. Şiirdeki yarattığı güzelliğin kendisine bir hayrı dokunmayan birinin güzel şiir yazabileceğine inanıyor musunuz? Ben hiç inanmadım. Çeyrek asırdır edebiyat aleminin içindeyim, çirkin insanların güzel şiir yazdıklarını görmedim. Çirkin derken davranış ve ilişkiler yönünden diyorum elbet. Ama kimseler “sen ne demek istiyorsun?” diye soramadığı için, sormaktan çekindiği için, cahil diye damgalanmaktan korktuğu için, “çirkinler ortalıkta oynar, güzeller köşelerde ağlar” oldu hep. Bir de utanmadan, sıkılmadan, “şimdi şiir okunmuyor” diyorlar. Şiir kitapları satmıyor diyorlar. Doğrudur. Başka ne beklenebilirdi ki bu yanlış yönlendirmeler yüzünden. Bir yanda şiirden haberi olmayan, yazmaktan okumaya fırsat bulamayan sıradan sözümona şairler; diğer yandan kuş dili öğrenip bunu şiir sanan okumuş yazmış, eli kalem tutan ama kendi ne dediğini bile anlamaktan aciz sözümona şairler. Bir de okurdan ilgi bekliyorlar. Sanki yazdıkları şiir de, şiir okuru bekliyorlar. Siz önce bir şiir yazabilin de, bakın okur ilgi gösteriyor mu göstermiyor mu? Kısacası şairin demek istediği şey,”estetik içerik taşıyan yeni bir anlamsa” neden anlamaya çalışmayalım ki! Yeni biçimler, biçemler kadar içerikler de önemlidir ve daha önce dillendirilmemiş “yeni anlamlar sunmak da her babayiğit şairin kârı değildir.

Yazarın Diğer Yazıları