Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

Şiir anlayişim-5 esere yönelmek okurun işi değildir

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 1164


Eserin yapısını incelemek, okurun işi değildir. Eleştirmenler, tahlil yapanlar, merak edenler şiirin üzerine eğilir ve yapısını incelerler. Ama okur bunu isterse yapar. Eleştirmenin görevi olan bu durum okur için bir tercih sorunudur sadece. Şiirin okurda uyandırdığı çağrışımlar yeterlidir. Şiir, okuru bir yerlere götürür. Ne şairinin ne de kendinin üzerine yoğunlaştırmaz. Bir şarkıyı, türküyü dinlediğimiz zaman bizde bıraktığı etkiye bakarız. Bizde uyandırdığı duygular ilgilendirir bizi. Nereye götürdüğü önemlidir. Bazı estetik kuramcıları, sanat eserinin bizde uyandırdığı duygular önemli değildir derler zira uyuşturucu içenlerin de hayal görüp kendilerinden geçtiğini söylerler. Bence itiraf gibidir bu sözler. Madem ikisi de çağrışım yaptırıyorsa, insanlar kendilerini öldüren uyuşturucudan kaçıp can veren şiire sığınmalıdırlar.Esere yoğunlaşmak okurun işi değildir. eleştirmenler, uzmanlar eserin yapısını incelesinler. Bu güzelliklerin neler yapılarak ortaya çıkarıldığını bulsunlar. Okurun bunlarla ilgilenecek zamanı da yoktur, gereği de yoktur. Okur, şiirin kendisinde uyandırdığı duygu ve düşünceler denizinde yüzecek; eleştirmenler ise bu güzelliklerin nasıl yaratıldığını araştırıp ortaya çıkaracaklardır
.Günümüzde şiir okurunun azalmasının bir nedeni de, okura eleştirmenlik görevi verilmiş olmasıdır. Eleştirmenin yükü okura verilerek okur yorulmuştur. Okuduğundan haz almak, düşünmek, duygulanıp coşmak yerine şairi, şiiri, imgeyi incelemesi istenmiştir.Edebiyatçıların işini okura yüklerseniz, okur sayısı giderek azalır ve şiiri sadece uzmanlardan oluşan elit bir kesim ilgi gösterir. Onların da şiirden nasıl bir haz aldığını bilemeyiz artık!


BU ŞİİRDE ŞAİR AYNAYI KENDİ YÜZÜNE DEĞİL YÜREĞİNE TUTAR
Her okuyanın “ böyle şiirleri ben de yazabilirim” dedirttiği için, Garip şiiri eleştirilmişti. Oysa ne güzeldi okuru böyle bir düşünceye yöneltmek. “Hayır Ey okur! Sadece ben yazarım, sen ise okursun!” dedirten şairleri hiç sevmem. Kendini beğenmiş, ukala şairleri. Firavun gibi dikilirler karşımıza. Onlardan üstünü yoktur. Herkes onları beğenecek, onlara saygı gösterecek. Onların kitaplarını satın alacaklar kapış kapış. Ama onlar kimseyi beğenmeyecek, alay edecek, küçümseyecek. Yok öyle şey! Her şey yazılan şiirden belli. Şiir derin, anlaşılır ve yalın, gösterişsiz. Şairin bakışı ve duruşu da öyledir. Sıcaktır, güzeldir. Bencil değildir. Ama kuş dili ile yazanlar bencil, soğuk, kendini beğenmiş, geçimsiz, ukala kişilerdir. Onlardan uzak durmaya çalışmışımdır hep.Bu şairler ellerindeki aynayı sadece kendi yüzlerine tutarak, kimsenin kendilerinden başka bir şey görmemesini isterler. Her yerde kendileri olsun isterler.Oysa bizim şiirimizde ayna yüreğe tutulur. Gönülden gönüle bir bağ kurulur ve hakikatin gizlendiği yüreğin derinliklerindeki bir yerde şairi, okuru hep birlikte buluşarak hakikatin sırlarını görüp hayretler içinde kalırlar. Nesne ile öznenin bir olduğu yerdir burası. Ancak samimi şiir bu mertebeye ulaştırır insanları. Net görüntü alabilmesi için de yüreğin pırıl pırıl olması gerekmektedir kirden pastan arınmış olarak.

Yazarın Diğer Yazıları