Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

SEVGİ, SAYGI , RAHATLIK VE VAZGEÇMELER

Coşkun Karabulut / Kültür Sanat

  • 1033

Hem sosyoloji hem de felsefe öğrenimi gördüğüm için, 
toplumda yer etmiş örf adet, gelenek, tutum ve davranışlar
ile bunlarla ilgili düşüncelerin, kavramların binlerce yılda
 oluştuğunu,  yerleşmesi için binlerce yıllık deneyim gerektiğini 
bilsem de, sosyoloji okumanın yönlendirmesiyle, bunların
 çağdan cağa, toplumdan topluma değiştiğini bilirim .Yine
 uygulama biçimlerinin de her toplumda ve kültürde
farklı olduğunu bilirim. Yani bugüne kadar değisegelmistir
bundan sonra da değisebilme olasılığı çok yüksektir.

Felsefe okumusluğum tarafıyla da  bu değişmeler sürüp
giderken, değismeyen, mutlak olan var mıdır, varsa nedir, 
nelerdir? diye sorgulamadan edemem .

Sevgi ve saygıyı örnek alırsak, çağdan çağa, toplumdan
topluma, kültürden kültüre şekil olarak değiştiğini görürüz.
Değişmeyen ise, sevgi ve saygının bir şekilde her dônem ve 
her kültürde olduğu ve özünün aynı oluşu. Hepsinde bir " vazgeçme" 
var . Bu vazgeçme davranış olabilir, maddi olabilir, manevi olabilir ama
mutlaka bir " verme" var. Sahibi olduğu bir şeyden az ya da çok verme
var, vazgeçme var.
Örneğin otobüste gidiyorsunuz ve koltukta oturuyorsunuz. Bir yaşlı
ya da hamile bir kadın bindiğinde saygı olarak ona yer veriyorsunuz.
Bu bir saygı örneğidir. O oturuyor, siz ayakta gidiyorsunuz. Burada saygı
için rahat bir durumdan rahat olmayan bir duruma geçiyorsunuz. Yani,
rahatınızdan " vazgeçiyorsunuz." Babanız ya da bir büyüğünüz içeri
girdiğinde eğer ayak ayak üstüne atmışsanız, saygı olarak hemen
indiriyorsunuz, ya da ayağa kalkıyorsunuz.Burada da daha rahat bir pozisyondan, daha
az rahat bir pozisyona geçiş var. Yani vazgeçme var, verme var.
Bazı toplumlarda bazı rahat oturuşlara tolerans daha
az ya da çok olabilir ama saygı için tersi olmaz.

Yine sevgide de ya sevdiğiniz birisi hasta ise ziyaret edip, hal hatır soruyor
yalnızlığını paylaşıyorsunuz. Yaşlı birini ziyarette de aynı şekilde bir 
yalnızlığı paylaşma var. Yani , tatil, gezme tozma gibi daha keyifli biçimde
harcayacağınız zamanınızı, bu keyiften vazgeçerek,  sevginin bir göstergesi
olarak sevdiğiniz birine veriyorsunuz.

Ya da çok zorda olan bir dostunuza, ameliyat olsun diye para veriyorsunuz.Sırf 
sevdiğiniz için. Araba almak yerine, dostunuz yaşasın diye, iyi olsun diye
paranızdan vazgeçiyorsunuz.

Sevgide de, saygıda da bir vazgeçme var, bir verme var. Ya bizzat bedeninizle
ya da para pul gibi nesneleri kullanarak, vazgeçerek, vererek bunu yapıyorsunuz.

Yani demem o ki kuru kuruya sevgi saygı yok. Seviyorum, saygı,  duyuyorum
demekle olmuyor. Mutlaka bunu göstermek zorundasınız .
İnanmak da öyle. Yok öyle yan gelip yatarak inanıyorum demek.

Ne durarak, vurarak , kırarak saygı sevgi olur, ne de çalarak, çırparak inanmak!
Çarpılmadan önceki son dönüşte, oturup iyi bir düşünmekte fayda var.

Yazarın Diğer Yazıları